Hafta Sonu Ne İzlesek Diye Düşünenlere 9 Muhteşem Film Önerisi
Geçtiğimiz hafta onu aşkın şehrimizi yıkıma sürükleyen ve on binlerce canı aramızdan alan bir yıkım yaşadık. Dayanışmanın çok önemli olduğu ve halkın kendi kendisine elinden geldiğince sahip çıkmaya çalıştığı bu süreçte haftanın film önerileri listemize de ara vermiştik.
Elbette ki yaşadığımız acı tarifsiz ve bu acı her şeyden önce bir sorgulamayı da bununla beraber getirmeli… İnsanların bir deprem bölgesi olduğu açıkça malum coğrafyamızda, yaşanmış olan depremden ortalama 300 km uzakta olsalar dahi bir yaşam boyunca ancak kendilerine ilişkin bir yuvaya sahip olabilme kaygısı ile bir yaşam emek vermesi ve en sonucunda de bu “yuva”ların uğruna bir ömür harcayanların mezarı olması, yaşanan bütün bu yıkım elbette ki kahredici. Kendi yaralarımızı sardığımız şu günlerde, camia olma bilinci ile bir defa daha bu yıkıma maruz kalmayacağımız koşulları kendi ellerimizle yaratma sorumluluğumuz var.
Film önerileri yazılarımızda, daha doğrusu derleyeceğimiz film önerilerinde; toplumsal bir endişe taşımayan veya hicvi bir yönü olmayan eğlence ve güldürü unsurları bulunmamasına özen göstereceğiz. Yine de, bu biçim sosyal olay ve durumlarda yaşanmış olan yıkımın ancak fiziki olmadığını, böyle süreçlerde mental sağlığımızı korumanın da büyük bir önemi bulunduğunu söylememiz gerekiyor.
Dostunu, yakınını hatta en yakınını bu felakette yitiren herkesin başı sağ olsun. Bütün depremzede ve depremzede yakınlarına geçmiş olsun.
Haftanın film önerileri yazımızın yanı sıra bu yazımızı da incelemek isteyebilirsiniz: Uzmanlar Anlatıyor: Depremzedeler Hangi Psikolojik Hastalıkları Yaşayabilir?
1. Guy and Madeleine on a Park Bench (2009) – IMDB: 6.0

Modern bir imal bulunmasına rağmen siyah beyaz bir film olması tercih edilen, 2009 yılında yapılmış bağımsız romantik müzikal filmi Guy and Madeline on a Park Bench; ilk yönetmenlik denemesini yapan Damien Chazelle’in senaristliğini, yapımcılığını, çekimini ve film kurgusunu üstlendiği etkileyici bir eserdir. Tribeca Film Festivali’nde ilk gösterimini meydana getiren film, 60.000 dolarlık düşük bütçesine rağmen Torino Film Festivali’nde Özel Jüri Ödülü’ne layık gösterilecek bir başarıya ulaşabilmiştir.
Utangaç bir insan olan Madeline ile duygusal bir rabıta kuran bir caz müzik sanatçısı, zamanla daha girişken bir sevgili arayışına girer; sadece her aşamasına müziğin eşlik etmiş olduğu bir takım sürpriz, iki aşığın kaderinin yan yana yazılmış olabileceği ihtimalini akıllara düşürür.
2. Lamb – Kuzu (2021) – IMDB: 6.3

Valdimar Jóhannsson’un yönetmenliğin yanı sıra ortak senaryosunu de üstlendiği 2021 yapımı korku filminin başrollerinde Noomi Rapace, Hilmir Snær Guðnason ve Björn Hlynur Haraldsson oynamaktadır. İlk gösterimini Belirli Bir Bakış – Özgünlük branşında armağan kazanılmış olduğu Cannes Film Festivali’nde meydana getiren Lamb, ayrıca Oscar Akademi Ödülleri için İzlanda’nın aday adayı olmuştur. Film, gişede toplamda 3 milyon dolarlık hasılata erişmiştir.
Yüzünde silinmeyen dramatik bir bakış ile yaşayan María’nın ve suskun kocası Ingvar’ın hayatlarına dair tesellileri, dağlık İzlanda’nın ücra, sert, rüzgarlı arazilerindeki koyun çiftliğindeki işleridir. Pamuk ipliğine bağlı olan ilişkileri, açıklanamayan bir vaziyet ile yerini tarifsiz bir mutluluğa bırakır. Bu yeni başlangıcın ortasında, sorunlu bir insan olan Ingvar’ın kardeşi Pétur çiftlik evine gelir ve María ile Ingvar’ın mutluluğuna gölge düşürür. María ve Ingvar, bu tehdit karşısında aşk adına neleri göze alabilecekler?
3. Nina Wu (2019) – IMDB: 6.5

Midi Z olarak da bilinen Zhao Te-yin tarafından yönetilen 2019 yapımı psikolojik drama filmi Nina Wu, Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış bölümünde ilk gösterimini meydana getiren bir eserdir.
Nina Wu, meşhur bir aktris olma hayalinin peşinden gitmek için ülkesindeki minik tiyatro şirketinden ayrılarak büyük şehre giden bir kızdır. Hedeflerine doğru adım atarkenki bekleyişi ve yalnızlığı kendisini hafifçe bir depresyona sürüklemiştir. 70’lerde geçen bir casusluk filminin hanım kahramanı olma rolünü karar veren Nina, kendisini tamamen karaktere adar. Sonunda uzun süredir beklediği şöhrete yaklaştığı bu evrede bir dizi talihsiz vakayla karşılaşır. Toplumsal cinsiyet rollerinin dayattığı kimi ayrımcılıklarla savaşım etmek zorunda kalan Nina, hayatındaki zorluklara karşı tutunabilecek mi?
4. The Village – Köy (2004) – IMDB: 6.6

Ünlü yönetmen M. Night Shyamalan’ın yazdığı ve yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği The Village, 2004 yılında yapılmış bir gerilim filmidir. James Newton Howard’ın bestelediği film müzikleri ile En İyi Orijinal Müzik branşında Oscar adaylığı kazanan imal, bununla birlikte Cahiers du Cinéma’nın düzenlemiş olduğu 2004 yılı Top 10 Film Ödülleri listesinde 2. Sıraya layık görülmüştür. Orijinal adının en başta The Wood olması planlanan film, 60 milyon dolarlık dev bütçesine rağmen 260 milyon dolara yakın hasılat elde ederek mühim bir gişe başarısı elde etmiştir.
Çok ötelerde, bilinmeyen ve tenha bir kasabanın sakinleri oldukca katı kurallara nazaran yaşamaktadırlar. Kasabayı terk etmemek zorundadırlar, aksi takdirde kasaba sınırlarının ötesinde bekleyen canavarlar onları avlayacaklardır. Bu kasabanın sakinleri olan Lucius ve Ivy’nin içinde kuvvetli bir duygusal çekim vardır. Ancak zihinsel engelli bir birey olan ve bununla birlikte Ivy’ye karşı hisleri bulunan Noah, ikisinin aşık bulunduğunu öğrendiğinde Lucius’a saldırır. Cesur bir görme engelli hanım olan Ivy sınırları aşmaz ve Lucius’u kurtarmak için yardım bulamazsa Lucius ölebilir.
5. Rosewater – Gül Suyu (2014) – IMDB: 6.6

Jon Stewart tarafından yazılan, yönetilen ve yapımcılığını üstlenen 2014 yılında yapılmış siyasal drama filmi Rosewater; 3 milyon dolar civarıyla sınırlı kalan kazancı nedeniyle başarısız bir gişe performansı gösterse de, genel anlamda olumlu eleştiriler almıştır. İran hükûmeti tarafınca filmin Siyonistlerce finanse edilmiş olduğu ve filmin yönetmeninin CIA’e çalıştığı gibi suçlamalar yöneltilen yapımın ilk vizyonu Telluride Film Festivali’nde yapılma, ardından ise Toronto Uluslararası Film Festivali’nde gösterilmiştir.
Gözaltına alınan ve 118 gün süresince hapishanede acımasızca sorguya çekilen bir gazeteci hakkındaki reel bir hikayeye dayanmaktadır. Gazeteci Maziar Bahari, İran’daki, insan hakkı ihlal davalarıyla ünlü Evîn Cezaevi’nde gözleri bağlı bir halde 4 ay süresince sorguya çekilmiştir. Onu esir alan işkencecisi ile ilgili ayırt edilebilir tek hususiyet ise örneksiz bir gülsuyu kokusudur. Maziar’a dönük casusluk suçlamalarının ve CIA ile iletişim halinde bulunduğunun kanıtı olarak ise İran istihbaratının elinde sadece ABD’de piyasaya sürülen bir tv programında bir gazeteciyle yaptığı röportaj ve bir kağıt parçası vardır.
6. Tetro (2009) – IMDB: 6.8

The Godfather’ın efsanevi yönetmeni Francis Ford Coppola tarafından yazılan, yönetilen ve yapımcılığı üstlenilen Tetro; başrollerinde Vincent Gallo, Alden Ehrenreich ve Maribel Verdú’nun bulunduğu 2009 yılında yapılmış film noir türündeki bir dram konulu bir filmdir. 2,5 milyon dolarlık düşük bir hasılata haiz olan Tetro; ABD, İspanya, İtalya ve Arjantin’in ortak yapımıdır. Cannes Film Festivali’nde C.I.C.A.E. ödülüne aday yayınlanan yapım, Cahiers du Cinéma’nın 2009 yılı Top 10 listesindedir.
Bir yolcu gemisinde garsonluk yapan Bennie, 18. Yaş gününün kutlanacağı haftada, Buenos Aires’te bir mola verir. Bu esnada senelerdir görmediği ağabeyi Tetro’yu arar. Miranda isminde biriyle beraber yaşayan Tetro, tükenmiş bir insandır; adam kardeşine karşı yer yer sıcak, yer yer ise soğuk davranır. Onu bir “arkadaş” olarak tanıtır, aileleri hakkındaki konuşmayı reddeder, Miranda’yahut bu konuda kırılgan olmasını tembihler. Yine de babaları ile ilgili sorular ve düşünceler iki kardeşi de sorgulamalara iter. Bennie, hem kendi geçmişini öğrenmeye hem de ağabeyinin hayatının tekrardan bir parçası olmaya çalışacaktır. Peki her şey bu kadar rahat mi?
7. Polytechnique – Politeknik (2009) – IMDB: 7.2

Denis Villeneuve tarafınca yönetilen ve ortak senaristliği üstlenilen Polytechnique, 2009 yılında yapılmış bir drama filmidir. Maxim Gaudette, Sebastien Huberdeau ve Karine Vanasse tarafından başrolleri paylaşılan film, reel bir olaya dayanmaktadır. Cannes Film Festivali’nde C.I.C.A.E. ödülüne aday gösterilen film, Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yılının En İyi Kanada Filmi ödülünü kazandı. Bütçesinin altında kalan gişe performansına karşın film büyük beğeni topladı.
6 Aralık 1989’da, tepeden tırnağa silahlı ve genç bir hanım düşmanı, cinayet işlemek suretiyle kararlı bir şekilde Montreal’deki École Polytechnique’e girdi. Feministleri hedef alan öfkeli saldırgan dokuz kız öğrenciyi hedef olarak seçti ve üstlerine ateş açtı. Üç değişik bakış açısını bir araya getiren film, Montreal Katliamı’ndaki sarsıcı olayları; olabildiğince çok hanımı öldürmek isteyen acımasız katil, hayatta kalan talihli Kanadalı mühendis Valérie ve sınıf arkadaşı Jean-François’nın bakış açısından konu alıyor.
8. L’argent – Para (1983) – IMDB: 7.4

Robert Bresson’a Cannes Film Festivali’nde Yönetmen Ödülü’nün yanı sıra Altın Palmiye adaylığı kazandıran bu trajedi filmi, aynı zamanda yönetmenin de son filmidir. Tolstoy’un 1911 tarihindeki romanı The Forged Coupon’dan esinlenen film, uluslararası beğeni toplamıştır. Cahiers du Cinéma tarafından 1983 Yılının En İyi Filmi seçilen yapımın başrol koltuğunda Christian Patey oturmaktadır.
Film, 500 franklık bir banknotun bir erkeğin hayatını iyi mi mahvettiğinin hikayesidir. İki genç, sahte bir banknotu bilincinde olmadan kameralı bir sıvıyakıt istasyonunun çalışanına verir. Banknotun düzmece veya reel bulunduğunu çok iyi ayırt edebilen mağaza müdürü, durumu parayı alan sıvıyakıt dağıtım görevlisi olan Yvon Targe’a bildirir. Yvon, mağazanın kaybını karşılamak zorundadır ve paraya olan ihtiyacı onu kısa müddette suça yöneltir. Bunun sonucunda bir banka soygununa yardım etmekten 3 sene hapis cezasına çarptırılan Yvon, eşi tarafınca terk edilir ve yaşamış olduğu travmanın getirmiş olduğu öfkeli davranışlar cevabında hücre cezasına çarptırılır. Serbest bırakıldığında ise Yvon’un artık gözleri dönmüştür.
9. Argentina, 1985 (2022) – IMDB: 7.7

En İyi Uzun Metrajlı Uluslararası Film branşında Oscar, Altın Küre, Altın Aslan ve BAFTA ödülüne aday gösterilen 2022 yapımı zamanı drama filmi “Argentina, 1985”, ilk gösterimini Venedik Uluslararası Film Festivali’nde yapmıştır. Amazon Prime Video’da yayınlanmakta olan filmin yönetmenlik koltuğunda Santiago Mitre otururken, başrollerinde ise Ricardo Darín, Peter Lanzani, Alejandra Flechner ve Norman Briski oynamaktadır.
Gerçek bir hikayeden esinlenen bu film Arjantin Cumhuriyeti’nin 1983’te askeri diktatörlüğün son bulmasının peşinden yeni kurulan hükümetinin gelişmeye başladığı günlerde geçmektedir. Yeni atanan federal başsavcı Julio César Strassera ve yardımcısı, savcı yardımcısı Luis Moreno Ocampo ile beraber Arjantin’i yaklaşık on yıldır kaosa sürükleyen acımasız askeri diktatörlüğe karşı açılan soruşturmayı yönetmek üzere görevlendirilmiştir.. Ülkenin en güçlü ve en tehlikeli adamlarını parmaklıklar ardına koyma gibi zorlu bir görevleri bulunan genç avukatların 1976-1983 yıllarındaki pis harp sırasında işlenen suçlar için hakkaniyet arayışları bununla birlikte kendileri için büyük bir tehdit oluşturmaktaydı.
kaynak – sozcu, listelist