Fuat Oktay, bütçe görüşmelerinde açıklamalarda bulundu



Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 2023 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2021 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı.

Oktay, Türkiye’yi Türkiye Yüzyılı’na hazırlarken, bugüne dek yaptıklarının üstüne koyarak hedefleri aşmakta kararlı olduklarını belirterek, “Türkiye için yeniden büyük düşünüyor, bir kere daha devrim durumunda adımlar atacak olmanın heyecanını taşıyoruz. 2023 bütçemizle; ülkemize ve milletimize saygınlık, huzur ve güç kazandıran politikalarımızla, önümüzdeki yıl milletten aldığımız gücü yeniden milletimize sunmaya hazırlanıyoruz. 2023 bütçe kanunu teklifimizin temel misyonu; insanımızı küresel belirsizliklerden ve risklerden koruyacak, her kesimden vatandaşımızı kollayacak bir mali altyapı oluşturmaktır. Bütçe teklifimiz, milletimizin gereksinimlerine odaklanan bir bütçe olarak, adil ve sosyal bir anlayışa haizdir. Bu çerçevede toplumun bütün kesimlerine hitap eden, sahip çıkan programlar, destek sunar ve ödenekler içermektedir. Yüzüncü yılın bütçesi; yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve büyüme odaklı bir yapıdadır. Bütçemiz kalem kalem işçisinden işverenine, çiftçiden esnafa emekliye, öğretmenlerimizden güvenlik güçlerimize, KOBİlerimizden sanatçılarımıza, genci, yaşlısı dezavantajlı bütün bireyleriyle 85 milyonun bütçesidir” ifadelerini kullandı.

Küresel ekonomi

Oktay, korona virüs periyodu daha sonra 2021 senesinde tutumsal faaliyetlerde toparlanma görüldüğünü kaydederek, 2022 yılının başından itibaren gelişmiş ekonomilerin öncülüğünde para politikasında sıkılaşma eğilimi görüldüğünü aktardı. Oktay, “Son gelişmelerle uyumlu olarak merkez bankalarının sıkılaşma adımlarını yavaşlatmaya başladıkları gözlenmektedir. Amerika Merkez Bankası Başkanı, ürem artırımında yavaşlamanın bu ay içerisinde başlayabileceğini açıklamıştır. Muhtemel bir durgunluğu dizginlemeye yönelik benzer politikaların 2023 senesinde yaygınlaşması beklenmektedir. Bununla birlikte, petrol ve öteki emtia fiyatlarındaki gerilemenin tesiri başta olmak üzere öncü veriler, küresel enflasyon görünümünde iyileşmeye işaret etmektedir. Talepteki kilo vermenin da önümüzdeki dönemde küresel enflasyonu düşürücü etkisinin olacağı değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, finansal koşullardaki sıkılaşma, Rusya-Ukrayna savaşı, tedarik sorunları ve jeopolitik gerilimler küresel büyümeye ilişik tahminleri aşağıya çekmiş, başta gelişmiş ekonomiler olmak suretiyle resesyon endişelerini tetiklemiştir. Uluslararası Para Fonu’nun 2022 Yılı Ekim Ayı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, 2021 yılındaki yüzde 6’lık genişlemenin peşinden, dünya ekonomisinin 2022 yılında yüzde 3,2 ve 2023 senesinde yüzde 2,7 ile daha düşük miktarda büyümesi öngörülmektedir. 2021 yılında yüzde 5,2 büyüyen gelişmiş ülkelerin, ivme kaybederek 2022 senesinde yüzde 2,4 oranında; 2023 senesinde ise yüzde 1,1 oranında hasıla artışı kaydetmesi beklenmektedir” benzer biçimde konuştu.

Oktay, şu şekilde devam etti:

“Önümüzdeki dönemde, küresel risklerin başlangıcında Avrupa’nın enerji problemi yer almaktadır. İçinde bulunduğumuz kış mevsiminde Avrupa’nın enerji açığının, küresel gelişme açısından kaygı deposu olmaya devam edeceği anlaşılmaktadır. Bu durum, gelişmiş ekonomilerde hane halklarının ve şirketlerin enerji giderlerinin bir süre daha yüksek seyretmesini bununla beraber getirebilecektir. Yükselen faizler neticesinde değişken faizli konut kredilerinin yaygın olduğu gelişmiş ekonomilerde, hane halklarının borç yükü artmaktadır. Firmalar ise artan borç servisi maliyeti ile karşı karşıyadır. Küresel enflasyon dinamiklerini olumsuz etkileyen ve son dönemde bir miktar düşse de halen geçmiş yılların üzerinde seyreden emtia ve enerji fiyatlarının 2023 yılında makul seviyelere inmemesi ve jeopolitik gerilimlerin devam etmesi halinde küresel ekonomideki kırılganlığın sürmesi muhtemeldir.”

Türkiye ekonomisi

Türkiye ekonomisine ilişik bilgi veren Oktay, “Küresel finansal krizden itibaren kesintisiz büyümeyi başaran Türkiye ekonomisi; 2020 yılının ikinci yarısından itibaren alınan etken önlemler yardımıyla birçok ülkenin keskin daralma yaşadığı istila döneminde de büyüyerek müspet yönde ayrışmayı başarmıştır. Türkiye, 2021 yılında ise kuvvetli esenlik altyapısı yardımıyla aşılamaya hız kazandırarak senenin ikinci yarısından itibaren kontrollü normalleşme dönemine geçmiştir. Sanayide çarkları durdurmadan üretime ve ihracata hızla devam edilmesi ile firmalar ve hane halkına verilen desteklerin etkisiyle ekonomimiz yüzde 11,4 büyüyerek son elli senenin en yüksek büyüme hızına ulaşarak kesintisiz büyümesini sürdürmüştür. Ukrayna’daki savaşın olumsuz tesirleri, istila tarafınca halihazırda zarar görmüş dünya ekonomisinin toparlanmasını engellerken, 2022 yılının ilk dokuz ayında yüzde 6,2 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, masraflar yönüyle değerlendirildiğinde, orta vadeli program hedefleriyle uyumlu hareket etmiştir” değerlendirmesini yapmış oldu.

“Son dönemde gerçekleştirdiğimiz gelişme performansı istihdama da yansımıştır”

Oktay, büyümenin istihdama da müspet yansıdığını vurgulayarak, “Son dönemde gerçekleştirdiğimiz büyüme performansı istihdama da yansımıştır. Salgının etkilerinin en yoğun hissedildiği 2020 yılı ikinci çeyreğinden 2022 yılı üçüncü çeyreğine kadar olan dönemde, mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak 4 milyon 900 bin istihdam artışı sağlanmıştır. 2022 yılı Eylül ayı ile 2020 yılı Nisan ayı mevsimsel etkilerden arındırılmış verileri karşılaştırıldığında, söz konusu artış 5 milyon 540 bin kişiye ulaşmaktadır. Jeopolitik sorunların ve küresel durgunluk endişelerinin gündemi meşgul etmeye başladığı 2022 yılının genelinde Türkiye ekonomisinin Orta Vadeli Program (OVP) tahminlerimizle ahenkli olarak yüzde 5 civarında kuvvetli ve dengeli bir büyüme sergilemesi beklenmektedir. Böylece Türkiye, mevcut dönemdeki sıkıntılı sınamalara rağmen hedeflerine ulaşma kararlılığını sürdürecektir” diye konuştu.

2022 yılı Ocak-Ekim döneminde birikimli TÜFE artış oranının yüzde 57,8 olarak kaydedildiğini hatırlatan Oktay, “Bu eğilimde kur gelişmelerinin birikimli etkileri, Rusya-Ukrayna savaşına bağlı olarak yüksek oranda artan enerji ve besin fiyatlarının yansımaları ve tedarik zincirlerindeki aksaklıklar belirleyici olmuştur. Bununla beraber enflasyonist dinamikler yakından incelendiğinde, senenin ilk çeyreğinde ortalama yüzde 7 civarında olan aylık enflasyonun, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 5 ve senenin üçüncü çeyreğinde yaklaşık yüzde 2,3 seviyesine gerilediği görülmektedir. Diğer bir ifade ile yılın ikinci yarısında aylık enflasyonların senenin ilk yarısına gore bariz halde gerileme eğilimine girmiş olduğu gözlenmektedir. TÜFE yıllık artış oranının sene sonucunda OVP hedeflerimizle uyumlu olarak yüzde 65 civarında gerçekleşeceği, takip eden aylarda senelik enflasyonun peyderpey gerileyeceği öngörülmektedir” ifadelerini kullandı.

Oktay, 2022 yılında küresel ekonomideki resesyon belirtilerine ve beklentilerine karşın ihracatın yıllıklandırılmış olarak 253 milyar dolara ulaşmış olmasının önemine işaret ederek, “İhracatımızdaki güçlü seyre karşın, bütün dünyada yükselen enerji emtia tutarları ülkemiz dış tecim dengesini negatif etkilemiştir. Enerji ithalat ünite kıymet endeksi son açıklanan Eylül ayı verilerine göre Ocak 2021 yılındaki değerinin 3,7 katına çıkmıştır. Yine aynı değer 2022 Ocak-Eylül arası dönemde, 2021 yılının aynı dönemine nazaran 2,6 katı seviyesindedir. 2021 senesinde cari işlemler açığının ulusal gelire payı, ekonomimizdeki yüksek büyümeye rağmen yüzde 0,9 seviyesine kadar inmiştir. Bu gelişmede ihracatımızdaki hızlı artış ve gezi gelirlerimizdeki yükseliş etkili olmuştur. 2022 senesinde da enerji ithalat ünite değerleri tarihsel ortalamaları düzeyinde devam ediyor olsaydı, 2022 yılı Ocak-Eylül döneminde 73,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen enerji ithalat tutarı yarıdan fazla azalarak 31,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşecekti. Diğer bir deyişle, küresel jeopolitik gerilimlerin fiyatlar üstünden dış ticaret ve cari dengemize yılın ilk dokuz ayında yaklaşık 41,2 milyar dolarlık negatif bir yansıması olmuştur. Sonuç itibarıyla küresel enerji fiyatlarındaki bu negatif yansıma olmasaydı cari işlemler dengemiz fazla verecekti” gibi konuştu.

KKM

Oktay, kur korumalı ve katılma hesabının finansal istikrarı güçlendirdiğini söyleyerek, “KKM ile birlikte devreye aldığımız destekleyici enstrümanlar sayesinde döviz kurlarındaki dalgalanma en aza indirilmiş, döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduatlardaki payı önemli ölçüde gerilemiş ve TL mevduatların yaklaşık vadesi uzamıştır. Bu süreçte; katma değerli üretimi, istihdamı, yatırımları ve ihracatı odağa alan politikalarımızı selektif kredi yaklaşımıyla pekiştirdik ve öncelikli sektörlerimizin finansmana erişimini güçlendirdik. Hazine Destekli Kefalet Sistemi ile firmaların işletme giderlerini karşılamak, yatırım, ihracat ve imalatı teşvik etmek üzere yaklaşık 70,4 milyar liralık kredi imkanını işletmelerimizin kullanımına sunduk ve ek olarak ziraat ve inşaat sektörüne 41,8 milyar liralık ilave kredi imkanı sağladık. Kredi garanti kurumlarına aktarılabilecek yasal kaynak tutarını 50 milyar liradan 100 milyar liraya çıkardık. Ayrıca, ihracatçılarımıza ve turizmcilerimize toplamda 150 milyar liraya ulaşan uygun maliyetli ve uzun vadeli kredi imkanı verilmiştir. 2023 yılında Hazine Destekli Kefalet Sistemi çerçevesinde toplam beş tane kefalet paketinin yürürlükte olacağı öngörülmekte olup, işletmelerimizin finansmana erişimini kolaylaştırmak için sistemini etken şekilde kullanmayı sürdüreceğiz. Selektif kredi yaklaşımımızla ihracatçı sektörleri destekleyerek iktisadi faaliyetin sürdürülebilirliğini, yatırım kredileri ile de ekonominin büyüme potansiyelini destekliyoruz. Diğer bir deyişle, üretimi ve istihdamı teşvik edecek, ihracatı artıracak ve katma kıymetli yatırımların önünü açacak kredilerin, enflasyonist baskı oluşturmayacak şekilde, gerçek sektöre yönlendirilmesini sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Oktay, 2021 yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi’ne ilişik detaylar vererek, “2021 yılında; Bütçe giderleri bir trilyon 603,5 milyar lira, bütçe gelirleri bir trilyon 402 milyar lira, bütçe açığı 201,5 milyar lira, ürem dışı açık 20,7 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. 2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe başlangıç tahmini ile yıl sonu gerçekleşmelerine bakılacak olursa, bütçe başlangıç tahminlerinde bütçe giderleri 1 trilyon 346 milyar lir

kaynak – linehaber

Yorum yapın