Deprem Bölgesinde Ortaya Çıkabilecek Salgın Hastalıkları Önlemek İçin Neler Yapılabilir?
6 Şubat Pazartesi günü Kahramanmaraş’ta art arda meydana gelen iki büyük deprem, tüm ülkede büyük bir yıkıma neden oldu. Depremden etkilenen 10 şehrimizde ne yazık ki binlerce bina yıkıldı, binlerce insanımız yaşamını kaybetti. Bununla beraber zelzele anından bu yana bölgeden milyonları sevince boğan kurtulma haberleri de geliyor. Ancak büyük felaket sebebiyle, enkazdan kurtulan vatandaşlarımızın ömür mücadelesi ne yazık ki dışarıda da devam ediyor. Çünkü büyük felaket sebebiyle bölgede son derece ciddi sıhhat sorunları yaşanabilir. Bu sorunların başında ise istila hastalıklar geliyor.
Hipotermi, sıvısızlık, toz solunması ve enkaz altında kalmanın sebep olduğu travmalar da ne yazık ki, enkazdan kurtulan insanlarımızın karşılaşabileceği problemler arasında. Peki ne gibi tedbirler alınabilir? Bölgede yaşanması muhtemel salgınların önüne ne geçmek için neler yapmak gerekiyor? Çağla Üren, Independent Türkçe için Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesinden enfeksiyon rahatsızlıkları uzmanı Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol ile kapsamlı bir röportaj gerçekleştirmiş oldu. Detaylara beraber bakalım…
Kahramanmaraş depremleri, depremden etkilenen şehirlerimizin altyapı sistemlerinde de büyük yıkıma neden oldu

Bununla beraber depremzedelerin içinde bulunduğu sıkıntılı şartlar, bölgede Covid ve diğer viral enfeksiyonların yanı sıra, kolera, dizanteri ve humma gibi istila hastalıkların baş göstermesine neden olabilir. Bölgedeki şehirlerin altyapılarında, kanalizasyon ve su sistemlerinde büyük bir hasar meydana geldiğini belirten Davutoğlu Şenol “Gaz sızıntıları, zehirli madde sızıntılarının yanı sıra kanalizasyonun toprağa karışması gibi oldukca sayıda esenlik sorunu oluşturabilecek ikincil hasarlar söz mevzusu” olduğunu anlatım ediyor.
Deprem bölgesinde su yöntemiyle bulaşan kolera ve dizanteri gibi salgınlar meydana gelebilir

Ancak uzmanlara göre bölgede ortaya çıkabilecek salgınlar, kolera ve dizanteri ile sınırlı değil. Uzmanlar, depremden ilkin de vatanımızda etkileri görülen RSV, Kovid ve grip şeklinde hastalıkların da depremzedeler arasında hızla yayılabileceğini ve salgın haline gelebileceğini anlatım ediyor. “Şu anda Kovid yeniden biraz hareketlenmiş durumda,” diyen Davutoğlu Şenol, çocukların aşısız bulunduğunu belirtiyor ve laflarını şöyle sürdürüyor: “Kovid süreçleri, grip, teneffüs yolu virüsleri, bazı bakteriler ve yara enfeksiyonları görülebilir. Çünkü uygun olmayan şartlarda birçok arkadaşımız müdahale etmek zorunda kalıyor.”
Davutoğlu Şenol’a nazaran humma da deprem bölgesi için mühim bir risk teşkil ediyor

Deprem nedeniyle evcil hayvanların da sokakta kaldığını dile getiren Davutoğlu Şenol bu durumun da bölgede çeşitli sıhhat sorunlarına niçin olabileceği görüşünde. Bu sebeple ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarının başlangıcında ise humma geliyor. Davutoğlu Şenol, bu mevzu hakkında görüşlerini “Onların dışkıları ve insan dışkılarının tamamı birden sisteme karışıyor ve bizim leptospira dediğimiz bir humma türüyle alakalı bir salgın riski de var.” sözleriyle açıklıyor.
Leptospira yada leptospiroz zaman zaman “tufan sonrası humma” olarak da adlandırılıyor. Hastalıkla aynı ismi taşıyan, spiral şeklindeki bakterilerin neden olduğu enfeksiyon baş ağrısı, kas ağrıları ve ateş gibi hafifçe şikayetlere neden olabiliyor. Ancak akciğerlerde kanama veya menenjit şeklinde ciddi sıhhat problemlerine da sebebiyet verebiliyor. Hem yabani bununla beraber evcil hayvanlar vesilesiyle yayılabiliyor. Enfeksiyon, hayvan idrarıyla direkt münasebet edildiğinde bulaşabildiği gibi hayvan idrarı içeren su yahut toprağa temas edildiğinde bulaşabiliyor.
Deprem bölgesinde görülmesi muhtemel salgın hastalıklardan biri de kolera

Kahramanmaraş merkezli depremlerin Suriye’yi de ciddi şekilde etkilediği, şimdiye kadar 3 binden fazla adamın hayatını kaybetmiş olduğu biliniyor. Öte taraftan depremlerin hâlihazırda pek oldukca istila hastalığın ve silahlı çatışmaların devam etmiş olduğu bölgedeki krizi daha da derinleştirdiği ifade ediliyor.
Bununla birlikte geçtiğimiz ağustos ayında Kahramanmaraş depremlerinden de ciddi halde etkilenen Kuzey Suriye’de çatışmalardan ötürü altyapı sistemi çökmüş, akut ishal olaylarında artış yaşanmış ve Suriye hükûmeti, eylül ayında bölgede bir kolera salgını yaşandığını duyuru etmişti. 16 Ocak itibarıyla Suriye genelinde 77.561 kolera vakası kaydedilmiş, vakaların yarısından çoğunun ülkenin kuzeydoğu bölümünde ortaya çıktığı ifade edilmişti. Amerika Birleşik Devletleri merkezli sivil topluluk kuruluşu “Uluslararası Kurtarma Komitesi” bölgede yaşanmış olan durumu “kriz arasında kriz” şeklinde nitelemişti. Bütün bu üzücü faktörler göz önünde bulundurulduğunda, ne yazık depremden etkilenen şehirlerimizde de bir kolera salgını meydan gelebilir.
Uzmanlar, bölgedeki su kirliliğinin kolera salgınına niçin olabileceğini anlatım ediyor

Kolera, Latince ismi Vibrio cholerae olan bir bakterinin sebep olduğu, bağırsak enfeksiyonuna bağlı şiddetli ishal ile karakterize edilen bir rahatsızlık. Savaş, naturel afet ve fakirlik gibi durumlardan etkilenen kalabalık toplumlarda kolaylıkla yayılarak can yitirilmesine niçin olabiliyor. Zaman zaman ölümcül olabilen hastalığın temel nedenleri ise su kirliliği ve hijyen yetersizliği.
Hastalığın, yerleşik düzenin olmadığı ve kamp yaşamının devam ettiği yıkım bölgelerinde görülme riski ise normalden oldukca daha yüksek. Kanalizasyon sisteminin içme ve kullanma sularına karışmasına neden olan zelzele ve sel şeklinde afetler de hastalığın yayılma riskini ciddi halde artırıyor. Hastalık, pis suların direkt içilmesi veya tesir etmiş olduğu yiyeceklerin tüketilmesiyle bulaşıyor. Bununla beraber hastalığı taşıyan insanlarla temas edilmesi de hastalığın bulaşmasına neden olabiliyor. Hastalığın ağır seyrettiği olaylarda ise ishal, kusma, devamlı susama hissi, hızlı kg kaybı, kol ve bacaklarda kramplar görülüyor.
Peki, depremden etkilenen bölgelerde muhtemel salgınların önüne geçebilmek için ne yapmak gerekiyor?

Prof. Dr. Davutoğlu Şenol’a gore enfeksiyonlardan ve virüslerin niçin olduğu teneffüs yolu hastalıklardan korunabilmek için hijyen önlemlerine ve daha önemlisi, pak suya gereksinim var. Davutoğlu Şenol zelzele bölgesinde pak su gerekliliğine dikkat çekerek “Klorlanmış suların içilmesini ya da mutlaka şişelenmiş suların kullanılmasını öneriyoruz.” ifadelerini kullanıyor. Davutoğlu Şenol mevzuyla ilgili, “Şimdi enkazdan kurtarılmış ya da enkazdaki yakınlarını bekleyen insanların litrelerce su içmesi lazım. Hipotermiyi önlemenin en mühim yollarından biri de bolca sıvı almak. Bunun için oldukca oranda şişelenmiş su ulaştırılması gerek.” ifadelerini kullanıyor.
Salgın rahatsızlıkların ortaya çıkmasını önleyebilmek için dikkat edilmesi ihtiyaç duyulan unsurlardan bir diğeri ise tuvaletler

Bölgede, sıhhat alanında ciddi bir sıkıntı yaşanmaması için seyyar tuvaletlerin önemini vurgulayan Davutoğlu Şenol, bu tuvaletlerin sadece mahremiyet sağlamadığını, aynı zamanda sıhhat risklerini de azalttığını belirtiyor. Deprem bölgesinden gelen bazı haberlere gore afetzedeler, hela ihtiyaçlarını karşılayabilmek için riskli binalara giriyor yada benzinliklerin tuvaletlerini kullanıyor.
Ancak bu tuvaletlerin de son aşama pis olduğuna dair paylaşımlar var. Tuvaletlerin sağlıklı bir biçimde işleyebilmesinin yaşamsal önem taşıdığını belirten Davutoğlu Şenol, kanalizasyon sistemleri mevzusunda da belediyelere destek olunması gerektiğini ifade ediyor. Şimdiye kadar çeşitli yardım organizasyonları kapsamında bölgeye seyyar tuvaletler gönderildi. Ancak felaketten etkilenen alanın büyüklüğü düşünüldüğünde sayı hiç de yeterli değil…
Enkazdan kurtarılan insanlarımızı hayatta tutabilmek için hastaneler büyük bir önem taşıyor

Deprem nedeniyle birtakım bölgelerdeki hastaneler tamamıyla yıkıldı. Bazı hastaneler ise kullanılamayacak durumda. Çok sayıda insanımız ise enkaz altında kalmanın sebep olduğu türlü esenlik sorunlarıyla boğuşuyor. Bu nedenle Davutoğlu Şenol’a göre bölgede ivedilikle hastaneler kurulmalı. Davutoğlu Şenol, bu önemli mevzuya dair görüşlerini, “Bu kişilerde sağ kalımın sürdürülebilmesi için ilkin birinci basamakta hastaları mümkün olmasıyla birlikte izole edebileceğiniz ve iyi kurulmuş ekiplerle karşılayabileceğiniz, ilkin ısı ve sıvı dengelerini, yaşamsal fonksiyonlarını yerine getireceğiniz acele hastanelerinin kurulması lazım.” sözleriyle ifade ediyor.
Sahra hastaneleri bölgedeki sağlık ihtiyacını karşılayabilir mi?

Kısa cevap, evet. Depremzedelere yada hastalara, yerleşik bir hastaneye taşınmadan önce, yerinde müdahale imkanı tanıdıkları olan donanımlı mobil hastaneler, dünya çapında pek oldukça afet vakasında binlerce adamın hayatını kurtarıyor. Bu nedenle depremden etkilenen şehirlerimizde kısa sürede sahra hastaneleri oluşturmak son aşama mühim.
Ancak bu hastanelerin kurulabilmesi için yeterli oranda kaynak ayrılması gerekiyor. Davutoğlu Şenol’un da aralarında bulunmuş olduğu pek çok uzman isim ise Türkiye’de bu konuda ciddi sıkıntıların yaşandığını anlatım ediyor. Davutoğlu Şenol, konuyla alakalı “Türkiye ekonomik olarak oldukça sıkıntılı bir dönemde. Ve dağılım gördüğünüz benzer biçimde AFAD’a değil, başka kurum ve kuruluşlara aktarılıyor. Tercihler başka yönde kullanılıyor.” cümlelerini kullanıyor.
Kaynak: 1
kaynak – sozcu, listelist