”Devletler arasında diyalog yada diplomasi kesip atılamaz”



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Soruları yanıtlamadan önce Ukrayna ziyareti ile ilgili değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenski’nin davetine icabetle Lviv’e yaptığım emek verme ziyaretini tamamladık. Bu, savaşın başlamasının arkasından Ukrayna’ya gerçekleştirdiğim ilk seyahat oldu. Sayın Zelenski ile yaptığımız görüşmelerde ikili ilişkilerimizi bütün veçheleriyle ele aldık. Tabii yaklaşık altı aydır devam eden cenk, görüşmelerimizin ana konusunu teşkil etti. Dayanışmamızın, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine desteğimizin süreceğini kendisiyle bir kere daha paylaştım. Savaşın diplomasi ve müzakereler yöntemiyle çözümü için elimizden gelen katkıyı sağlamaya devam edeceğimizi de anlatım ettim. Aynen Soçi ziyaretimde Sayın Putin’e dediğim gibi Sayın Zelenski’ye de aralarındaki görüşmeye ev sahipliği yapabileceğimizi hatırlattım. Ayrıca ziyaretimiz esnasında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Guterres’in de katılımıyla üçlü bir toplantı yaptık.

Üçlü görüşmede Ukrayna tahılının ihracı amacıyla kurulan mekanizmanın faaliyetlerinin artırılarak sürdürülmesi için atılabilecek adımlar üzerinde durduk. Diplomatik sürecin canlandırılması için internasyonal topluluğun daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğine işaret ettim. Ziyaretim aracılığıyla savaşın Ukrayna’da niçin olduğu fiziki yıkımın boyutlarını ve Ukrayna’ya yardımlarımızı da masaya yatırdık. Bugüne kadar olduğu gibi Ukrayna’nın tekrar imarı sürecinde de Türkiye’nin yanlarında olacağını ifade ettim. Sayın Zelenski de gerek ülkemizin güçlü desteği gerekse diplomatik çabaları karşısında memnuniyetini dile getirdi. Ziyaretimiz aracılığıyla Ticaret Bakanlığımız ile Ukrayna Altyapı Bakanlığı içinde bir iş birliği muhtırası imzalandı. Muhtıra, Ukrayna’nın yine imarı çalışmalarında bize rehberlik edecektir. Stratejik ortağımız Ukrayna ile iş birliğimizin daha da güçlendirilmesi için her düzeyde temaslarımızı sürdürmek hususunda mutabık kaldık. Görüşmelerimizin, bölgemiz için, küresel sulh ve istikrar için hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.

“Bu BM Genel Kurulunu biraz değişik yaşayacağımızı zannediyorum”

Putin, Zelenski ve BM Genel Sekreteri içinde ikili ve üçlü şekilde süren görüşmelere ve bundan sonra savaşın seyri noktasında iyi mi bir sonuç beklendiğine dair sual üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir savaş süreciyle karşı karşıyayız. Bu savaş sürecinde bir matematik olayı yok. Yani iki kez iki dört diyemezsiniz, şu zaman bu bitecek diyemezsiniz. Çünkü süreç fazlaca acımasız ilerliyor. Bizim bugün Lviv’e gelmemiz ve Lviv’de özellikle bu görüşmeyi yapmak isteyişimizin tabii ki bir sebebi var. Aynı görüşmeyi Soçi’de, Rusya’da Sayın Putin’le yaptık. Burada da bu halde gerçekleştirmiş olduk. İyi de oldu. Guterres de buraya geldi. Guterres bizlerden sonrasında Kiev’e geçti. Kiev’de ayrıca çalışmalarına devam ettiler. Tabii bu seneki BM Genel Kurulu birazcık farklı olacak. Bu konuda ilgili arkadaşlardan aldığımız bilgiler katılımın daha üst düzeyde olacağı istikametinde. Tabii bunu BM Genel Kurulu’nda göreceğiz. Orada verilecek mesajlar çok oldukca anlamlı. Gerek Türkiye olarak bizim vereceğimiz gerek diğer ülkelerin vereceği mesajlar çok çok önemli. Onun için hazırlıklarımızı buna göre yapmak, adımlarımızı da buna nazaran atmak durumundayız. Tabii sahada yaşanmış olan gelişmelere bakıldığında, birçok noktada adeta bir kesinti mekanizması olmuş durumda. Ummadığımız, beklemediğimiz kesintiler oldu. Onun için ben bu BM Genel Kurulunu biraz değişik yaşayacağımızı zannediyorum” diye konuştu.

“Zaporijya’da Ukrayna’nın hem kendi teknik elemanları hem kendi askerleri var”

Nükleer enerji santrali Zaporijya ile ilgili son konum ile alakalı soruyu cevaplayan Erdoğan, “Zaporijya mevzusu gerçekten rastgele bir mevzu değil. Ama birinci derecede Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun bu işin yakın takibinde olması ve neler yapılması gerektiği hususunda belli bir yükü üstlenmesi lazım. Burada şu an itibarıyla içeride Ukrayna’nın bu alanda etkin ve kanaatkar elemanları bulunuyor. Zelenski bizden şunu bilhassa istedi; Rusya’nın buradaki tüm mayın ve benzeri döşemeleri söküp alması ve bu hususun hızlıca ürkütücü olmaktan çıkması. Çünkü bir tehdit unsuru. ‘Çernobil’i yaşamak istemiyoruz’ derken biraz da onu kastettim. Bu mevzuyu Sayın Putin’le de görüşüp, dünya barışı için önemli bir adım olarak bu mevzuda Rusya da üzerine düşeni yapmalıdır diye bunu kendisinden bilhassa isteyeceğiz. Bu adımı atmaları gerekiyor. Zaporijya’da Ukrayna’nın hem kendi teknik elemanları hem kendi askerleri var. Bu teknik elemanlar ve askerlerle orayı koruma dibine almış vaziyetteler” şeklinde konuştu.

“Bizim Esed’i yenmek, yenmemek şeklinde bir derdimiz yok”

Suriye konusundaki son durumun sorulması üzerine Erdoğan şunları söyledi:

“Bizim Esed’i yenmek, yenmemek gibi bir derdimiz yok ki. Eğer Türkiye’de karşıcılık olayı bu şekilde bir noktaya taşıyorsa bu muhalefetin hem standardını aynı zamanda gramını ortaya koyar. Bizim şu anda Suriye’de attığımız tüm adımlarla, özellikle Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusu ve batısından Akdeniz’e kadar olan o bölgede Ruslarla yürüttüğümüz çalışmalarda terörle bir savaşım vardı. Terörle olan mücadelemizi de burada beraber sürdürüyoruz. Bunların belli bölümünü Ruslarla birlikte yaparken belli bölümünü de kendi askerimizle, güvenlik güçlerimizle yürütüyoruz. Hep söylüyorum, demokraside en önemli hasletlerden bir tanesi kuvvetli muhalefettir. Tabii bizim güçlü bir muhalefetimiz yok. Sıkıntı burada. Yani Suriye’de ne oluyor ne sona eriyor haberleri yok. Biz ise ta Obama döneminden alalım, orada verdiğimiz mücadeleyi şu anda da aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz. Bizim ‘bir gece aniden gelebiliriz’ ifademiz beyhude değil. Vakti saati geldiğinde bu yapılır.

Ama şunu da söyleyeyim; bir kez Türkiye’ye kimse böyle bir şeye hazır mısın sorusunu sormasın. Biz tüm bu işlere hazırlıklıyız. Hazırlıklı olduğumuz gibi de an be an ne gerekiyorsa bunu yapacak güçteyiz. Şu anda doğal özellikle Amerika maalesef binlerce tır tabanca, cephane, vasıta, gereç, aklınıza ne gelirse, buraya yığma yapıyor. Bu yığmayı da kimlere yapıyor? Tamamen terör örgütlerine. Amerika şunu söylemesi imkansız; ‘Ben terörü beslemedim’ diyemez. Terörü Suriye’de birinci derecede besleyen ABD ve koalisyon güçleridir; bunu acımasız yapmışlardır ve hala da yapıyorlar. Oradan bıkmadılar, bir de Irak’ta aynı beslemeyi yaptılar. Kime? Yine terör örgütlerine. Eğer bugün Irak’ta bir huzursuzluk varsa altında maalesef tekrar ABD yatıyor. Ve bu terör örgütlerinin ileri gelenleriyle Beyaz Saray’da müzakere meydana getirecek kadar ileri gidiyorlar. Biz bunların hepsini biliyoruz. Bunlar var. Aynı şekilde Rusya rejimle bir dayanışma içinde. Kendileriyle bu yaptığım ziyarette bu konuları da görüştük. Bunu artık bir yere oturtmamız lazım dedim. Rusya ile o şekilde bir dayanışma yapalım ki Suriye’de, özellikle Suriye’nin kuzeyinde, doğusu batısı fark etmez, buralarda terörle bir savaşım gerçekleştirelim. Şimdi hep soruyoruz; bu teröristler kaynağı nereden buluyor?

İşte şu anda Kamışlı’daki kalitesiz petrolü çıkartan teröristler. Peki kim alıyor bunu? Rejim alıyor. Para kaynağı rejimde. Bunlar alıyor. Bütün bu gerçekler ortada. Bir öteki taraftan da devamlı olarak buralarda İran’ın hesapları var. Bu hesaplar da önümüzde. Biz istiyoruz ki buradaki periyodu daha fazla uzatmayalım. Bizim Suriye’nin topraklarında gözümüz yok. Çünkü Suriye’nin halkı bizim kardeşlerimiz. Orada bizim öyleki bir derdimiz yok. Onların topraklarının bütünlüğü bizim için önem arz ediyor. Rejim bunun idraki arasında olmalı. Bunları da yeniden aynı şekilde Sayın Putin’le Soçi ziyaretimizde görüştük. Temennim odur ki inşallah önümüzdeki dönemle ilgili Suriye’de hem anayasa bir an önce yapılır, bu iş sağlama bağlanır aynı zamanda halkın bütün bu noktadaki sıkıntılarını giderecek adımlar atılır. Şu anda oradan hicret edenler, sığınma edenlerin ağırlığı bizlere geldi. 4 milyon insanı hepimiz vatanımızda ağırlıyoruz. Bütün bu tarz şeyleri ağırlarken rejimle devamlı savaş halinde olalım diye mi bunu yapıyoruz? Hayır. Suriye halkıyla bilhassa iman değerleri noktasındaki bağlarımız sebebiyle bunu yapıyoruz. Bundan sonraki süreç bir ihtimal fazlaca daha hayırlı olacaktır.”

“Diplomasiyi tamamen devre dışı bırakamazsınız”

Suriye ile temasın siyasal diyalog mertebesine çıkarılıp çıkarılmaması mevzusunun sorulması üstüne de Erdoğan, “Şunu bir kez bilmemiz, kabullenmemiz gerekir. Devletler içinde hiçbir zaman siyasi diyalog yada diplomasi kesip atılamaz. Her vakit her an bu tür diyaloglar olur, olmalıdır. Hatta bir laf var; ‘İplikle de olsa bağları koparmayın, o bağ devam etsin. Gün olur lazım olur.’ Şimdi biz örneğin bölgede Mısır’la alt düzeyde, bakanlarımız seviyesinde temaslarımızı devam ettiriyoruz. Bu ilişkiler durup dururken olmuyor. Diplomasiyi tamamen dönem dışı bırakamazsınız. Diplomasiye ne denli ihtiyacımız bulunduğunu bütün dünya gördü. Biz her zaman çözümün parçası olduk. Suriye sorununu çözmekle alakalı elimizi taşın dibine hepimiz koyduk. Hedefimiz, yöresel sulh oldu, ülkemizi bu krizin ağır tehditlerinden risklerinden korumak oldu” açıklamasında bulunmuş oldu.

“Şu anda Suriye’de attığımız her adımda Rusya’yla irtibat halindeyiz”

Rusya’nın terör örgütü PKK/YPG’ye karşı bakışında bir değişim olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Erdoğan, “Şu anda Suriye’de attığımız her adımda bir kere biz emniyet güçlerimiz, istihbaratımız, Milli Savunma Bakanlığımız olarak Rusya’yla irtibat halindeyiz. Arkadaşlarımız sürekli onlarla müzakere halindeler. Ben de Sayın Putin’le görüşmeler yapmak üzere bu dönemi ‘sağlama bağlayalım’ diyoruz. İşte mesela son Soçi seyahatimde Suriye bizim için mühim bir müzakere konusuydu, gündem maddesiydi. Şu anda yine buradaki terör vakalarıyla alakalı gerek ben Putin’le, gerek Dışişleri Bakanım ve Savunma Bakanım muhataplarıyla görüşmeleri devam ettiriyoruz. Bundan sonraki süreçte de zaten devam ettireceğiz. Mesela gönül istek ederdi ki İran’la da oradaki bu emek harcamaları daha faal yürütelim fakat bu olmadı. Biz de şu anda Rusya’yla olan bu dayanışmamızı, birlikteliğimizi aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz. Bundan sonraki süreçte de tekrar aynı halde devam ettireceğiz” dedi.

“Suriye ile daha ileri seviyede adımları temin etmemiz gerekiyor”

Son zamanlarda Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerle karşılıklı atılan adımların genelde enerji eksenli bir ilişki mi olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan şunları kaydetti:

“Daha oldukça politika eksenli dersek isabetli olur. Yani siyasetin gereği bu. Onun için de siyasette dargınlık olmaz. Her an barış arasında olacaksın. Her an görüşebilme imkânı yakalayacaksın. Mesela Mısır’la şu anda üst düzeyde, istenilen yerde değil fakat bizler şimdi Mısır’la da arkadaşlarla alt düzeyde doğrusu bakanlar seviyesinde bu işi sürdürelim ve arkasından da temenni ederiz ki üst düzeyde de bu adımı en güzel biçimde atalım. Çünkü Mısır halkı bizim kardeşlerimiz. Bizim Mısır halkıyla dargın olmamız olası değil. Onun için de bir an önce orayla da bu barışı bizim temin etmemiz gerekiyor. Suriye ile daha ileri seviyede adımları temin etmemiz gerekiyor. Bu adımları atmak üzere, tüm bölgede doğrusu İslam dünyasının bizim komşularımızla olan bu bölgesinde inşallah birçok oyunu bizler bozarız.”

“Şu anda 4 adet sondaj gemimiz var, 2 tane sismik araştırma gemimiz var”

Abdülhamid Han sondaj gemisine Kıbrıslı şehitler Hakan, Kutsi, Murat İlhan kardeşlerin ismini taşıyan üç geminin refakat etmesinin bir bildiri olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

“Tabii bilhassa bu üç kardeşin ismini alan bu destek gemilerinin Abdülhamid Han’a refakat etmesi harbiden sevindirici, bizleri de sevinçli eden bir hadise. İnşallah buradan beklenen neticeler alınmaya başlarsa doğal bizi fazlaca daha mutlu edecek. Bu sondaj gemimiz şu anda dünyada sayılı gemiler içinde. 12 bin metreye kadar sondaj yapabilme kabiliyetine haiz. Alanında şu anda eşi benzeri yok. Böyle bir özelliği, bu şekilde bir güzelliği var. Beklentimiz inşallah yeni müjdeler olması. Bakalım ne getirecek. Tabii başta ana karşıcılık olmak suretiyle birileri bundan oldukça rahatsız oluyor. Gemiye Abdülhamid Han adını koyduk. Bundan kimlerin rahatsız bulunduğunu gördünüz. Düşünün politika yapıyor ve tarihçi, tarihi fazlaca iyi bildiğini söylüyor. Nasıl biliyorsa zamanı? Abdülhamid Han’a saygısızlık yapacak kadar ileri gidebiliyor. Lafa da geldiği zaman muhafazakâr havalarına giriyor. Öyle yada bu şekilde bizler Abdülhamid Han sondaj gemimizle inşallah o beklenen sonuçları aldığımız anda bunu milletimizle paylaşacağız. Hele hele bir de inşallah doğal gazımız, petrolümüz çıkmaya başladığı andan itibaren oldukça daha farklı olacak. Bu arada Sayın Malezya Kralının ülkemizi ziyaretinde bazı mevzuları görüştük. Bunlardan bir tanesi de PETRONAS ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının ortaklaşa bir yürümesi hususuydu. Bu konuyla ilgili belirlenen bir iki bölgede müşterek emek harcama planlıyoruz. İnşallah bu çalışmada bir yanda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı diğer tarafta PETRONAS ve bir diğer yanda Çinliler, belki 3 ayaklı olarak inşallah bir adımı da hep beraberce atacağız. Tabii sevincimiz şu anda 4 tane sondaj gemimiz var, 2 tane sismik inceleme gemimiz var. Bütün bunlarla birlikte artık bir gücüz. Allah sonucunu da inşallah hayır verir.”

“Yüksek katma değerli üretimi artırmayı bilhassa hedefledik”

Türkiye Ekonomi Modeli ve programın gidişatına dair son durumun sorulması üzerine Erdoğan, “Türkiye Ekonomi Modeli ile makro ekonomik istikrarı sürdürülebilir kılmayı hedefledik. Yüksek katma kıymetli üretimi artırmayı bilhassa hedefledik. Cari dengede kalıcı iyileşmeyi hedefleyen bir politikalar bütünü olarak bunu anlatım ettik. Modeli oluştururken ülkemizin geçmiş tecrübelerini, iç ve dış dinamiklerini, haiz olduğu jeostratejik pozitif yanları, Kovid-19 salgını ve ondan sonra yeni küresel ekonomik düzenin ortaya çıkarmış olduğu fırsatları kapsayan birçok parametreyi dikkate aldık. Tabii modelin tasarımında serbest piyasa ekonomisi ilkelerinden hiç ödün vermiyoruz. Modelin temel siyaset araçlarını, Türk lirası tasarrufların özendirilmesine yönelik adımlar, selektif kredi politikaları, yatırım ortamının iyileştirilmesine dönük tedbirler oluşturuyor. Son dönemde model kapsamında uyguladığımız politikaların olumlu neticelerini da almaya başladık. Bununla birlikte özellikle IMF’nin yaptığı son açıklamalara baktığımız zaman, Türkiye’nin ekonomik olarak dünya ülkelerinden farklı bir konumda olduğunu, fazlaca daha isabetli bir gelişme parametresini yakaladığını IMF kendisi ifade ediyor. Böyle bir konumdayız ve bizler önümüzdeki devre için ülkemizi olumsuz değil, tam aksine müspet gelişmelerin beklediğini görüyoruz” yanıtını verdi.

“Tarım Kredi marketlerindeki vakayla öteki zincir marketler fiyatları hemen indirmeye başladılar”

Tarım Kredi Kooperatiflerinde indirimlerin başlamasına ilişik sual üstüne Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Öncelikle Tarım Kredi Kooperatiflerinin attığı bu adımla hepimiz vatandaşımıza uygun fiyatlı ürünleri ulaştırırken bir yandan da birilerini ahlak ediyoruz. Şu anda Tarım Kredi Kooperatiflerinin 1300-1400 marketi var. Biz şimdi Tarım Krediye diyoruz ki ‘Tarım Kredi, de ki market açmak suretiyle bana işte 250, 300, 400 metrekarelik bina ile gelin. Ürünü biz verelim. Sen ürün için işletme sermayesi koyma. Onu Tarım Kredi sana versin.’ Bunu niye diyoruz? Şu andaki market sayısını 1400 değil, 2 bine, 2 bin 500’e çıkaralım ve piyasayı Tarım Kredi olarak biz balanse edelim. Çünkü bizim derdimiz burada para kazanmak değil. Bizim tek derdimiz var; vatandaşımıza bir kaliteli ürün, iki ucuz ürün sunalım. Mesela et ürünleriyle alakalı bunu ancak koyun kuzuda değil, büyükbaşta da tecrübe edelim. Şimdi bakın hemen muhalefet çılgına döndü; ‘aldatıyorlar, kandırıyorlar, yok şöyle yok böyle’ falan filan. Ya şu anda Tarım Kredi raflarında ürün kalmadı. Yoğun bir şekilde ürün yetiştirmeye çalışıyorlar. Ben iki gün önce genel müdürle de konuştum, dedim süratle depoların sayısını da artıralım, bu depolarla da Türkiye genelinde marketlerimize ürün yetiştirmede sorun yaşamayalım. Şu anda gerek bakanım gerek genel müdürümüz bu çalışmayı hızla devam ettiriyorlar. Zaten bu Tarım Kredi marketlerindeki vakayla, öteki zincir marketler tutarları hemen indirmeye başladılar, başlayacaklar. Bizim derdimiz aslına bakarsanız para kazanmak değil. Burada tek derdimiz piyasayı balanse etmek, vatandaşa ucuz, kaliteli ürün yetiştirmek.”

“İlk defa gençler ve yeni evli kardeşlerimize de ayrı bir kontenjan ayırıyoruz”

Kentsel dönüşüm projeleri ve yeni atılacak sosyal mesken projesindeki kota durumu mevzusunda Erdoğan, “Depreme karşı tedbirlerimizi kararlılıkla sürdürme gayreti içindeyiz. Bu kapsamda kentsel dönüşüm adımları önceliklerimiz arasında bulunuyor. 20 yılda TOKİ’yle 1 milyon 170 bin konut ve işyeri yaptık. Şu anda 81 ilimizde 350 bin konutun dönüşümüne hızla devam ediyoruz. 60 bin konutluk büyük İstanbul dönüşümü kapsamında Esenler’deki ilk etap konutların teslim törenini nasip olursa bugün yapacağız. Sosyal mesken kampanyamızla da amacımız 2+1, 3+1 konutlarla halkımızın taleplerine cevap vermek. Bu konutlardan engelli kardeşlerimiz, şehit ailelerimiz ve gazilerimiz, emekli yurttaşlarımız da yararlanabilecek. İlk kere ergenler ve yeni evli kardeşlerimize de ayrı bir kontenjan ayırıyoruz. Vatandaşımıza en müsait tutarları ve ödeme seçeneklerini sunacağız. Tabii burada şunun üstünde ısrarla durmakta büyük fayda var. Bakın Avrupa’nın birçok ülkesinde şu anda depremde, selde, çeşitli afetlerde mesken yetiştiremiyorlar, konut vermiyorlar; oralardaki kentsel dönüşümü, değişimi yapamıyorlar. Fakat bizler Bingöl depreminden tutun Van, Malatya, Elazığ depremlerine varıncaya kadar tüm buralarda hızlıca, bir yılı bulmadan hemen altyapısıyla, üstyapısıyla konutlarımızı yaptık ve vatandaşlarımıza bunları yetiştirdik. Kendisi tabii rahmetli oldu ama Sayın Ecevit’in başbakanlığı döneminde hepimiz bir Gölcük depremini yaşadığımız zaman bırakın siz evleri, çadır bile yoktu. Ben o zaman Belediye Başkanı değildim, cezaevinden çıktım, doğru yerlere gittim ve o bölgelerde vatandaşla hemhal olduk. O Gölcük ne haldeydi, Sakarya ne haldeydi, Yalova ne haldeydi? Yapabildiler mi? Yapamadılar. Ama hepimiz hamdolsun hepsinde de geldik ve oraların bütün mesken ihtiyaçlarını, taleplerini karşıladık. İşte Malatya’ya bakın, aynı halde konutlardan ahırlarına varıncaya kadar yaptık, teslim ettik. Bu iş, aşk işidir ve aşkınan koşan yorulmaz. Bundan sonraki süreçte de bu böyle devam edecek” dedi.

“Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarına inanıyor musunuz?”

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Bizdeki seçmen bilgileri Yüksek Seçim Kurulunda bile yok” sözlerinin sorulması üzerine Erdoğan, “Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarına inanıyor musunuz? Adamın hayatı yalan. Bir şey bildiğinden değil. Tabii bana bakılırsa YSK Başkanı ve kadrosu bunu yargıya taşımalı. Yargıya taşımak suretiyle artık bu adama karşılık ödetmeli. Yeri geliyor savcılara saldırıyor, yeri geliyor hakimlere saldırıyor. Ama nedense onlar çekiniyorlar, korkuyorlar.

Anayasa’yla güvence altındasınız. Anayasa’da bununla alakalı ‘Kesinlikle yargıya yönelik bu tür beyanlarda bulunulamaz’ diyor. İnşallah 2023’te milletim sandıkta buna bir defa daha dersini verecek” dedi.

kaynak: linehaber.com.tr

Yorum yapın