ahmet necdet sezer anayasa kitabını neden fırlattı

ahmet necdet sezer anayasa kitabını neden fırlattı bilgi90’dan bulabilirsiniz

Anayasa kitapçığı krizi

Anayasa kitapçığı krizi, Anayasa fırlatma krizi ya da Kara Çarşamba, 19 Şubat 2001 Pazartesi tarihli Millî Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer‘in Başbakan Bülent Ecevit‘e Türkiye Cumhuriyeti anayasa kitapçığını fırlatması ile başlayan siyasi kriz. Kısa süre içinde ülke piyasalarını etkiledi ve 2001 Türkiye ekonomik krizinin nedenlerinden biri hâline geldi.[1]

Cumhuriyet tarihinin ekonomik ve siyasi boyutuyla “en derin krizlerinden biri ” olarak yorumlanır ve bu yönüyle “Kara Çarşamba” olarak da bilinir.[2] Aynı gün İstanbul Borsası yüzde 14, ertesi gün yüzde 18 değer kaybetti. Gecelik faizler yüzde 760’a, Hazine borçlanma faizi yüzde 144’e kadar yükseldi.[2] 680.000 lira seviyesinde olan Amerikan doları bir hafta içinde 1.000.000 lirayı geçmişti.[3] Kriz sonunda çok sayıda iş yeri kapandı, işsizlik kayda değer oranda yükseldi.[3] 2001 yılı sonunda kamunun faiz harcamaları toplam vergi gelirlerinin yüzde 92,3’üne ulaştı.[4]

Cumhurbaşkanı seçimi süreci[değiştir | kaynağı değiştir]

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel‘in görev süresi bitmek üzereyken Başbakan Bülent Ecevit tarafından ülkede sağlanan siyasi istikrarın devam etmesi amacıyla Demirel’in bir dönem daha seçilmesini sağlayacak anayasa değişikliği teklifi getirildi. TBMM’de hiçbir siyasi partinin anayasa değişikliğini onaylayacak çoğunluğu bulunmadığından bu ancak partiler arası uzlaşı ile mümkündü. DSP, MHP, ANAP ve DYP‘den 406 milletvekilinin imzasıyla TBMM Anayasa Komisyonu’na getirilen önergeye ilk itiraz “Nasıl olur da ülkenin istikrarı tek bir kişiye bağlanabilir” sözüyle Fazilet Partisi lideri Recai Kutan‘dan geldi. TBMM genel kurulunda 29 Mart ve 3 Nisan’da yapılan oylamalarda anayasa değişikliği için gereken 330 oy sayısına ulaşılamadığından Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili değişiklik yapılamadı ve Süleyman Demirel’in yeniden Cumhurbaşkanı adayı olması mümkün olmadı.

Cumhurbaşkanı adayının belirlenememesinin sürecinde başbakan yardımcıları MHP lideri Devlet Bahçeli ile ANAP lideri Mesut Yılmaz arasında sert bir tartışma dahi yaşandı. Nihayetinde bu soruna Bülent Ecevit tarafından o güne kadar kamuoyunda kimsenin önermediği ve siyasi bir kişiliği olmayan Anayasa Mahkemesi (AYM) başkanlığı görevini yürüten Ahmet Necdet Sezer önerildi. Ecevit, hukuk uzmanlığıyla Sezer’in Cumhurbaşkanlığı görevini başarı ile yürüteceğine inandığını açıkladı: “Herhâlde hiç kimsenin Ahmet Necdet Sezer’in laik, demokratik hukuk devletine bağlılığından kuşkusu olamaz. Ahmet Necdet Sezer bu konuda her türlü sınavı başarıyla vermiştir.”[5]

25 Nisan’da Meclisteki tüm partilerin ortak önergesiyle Ahmet Necdet Sezer aday gösterildi.[5] 27 Nisan’daki ilk 2 tur oylamada gerekli çoğunluk sağlanamadığından 5 Mayıs günü yapılan üçüncü tur oylamada 330 oyla Ahmet Necdet Sezer Türkiye Cumhuriyeti’nin 10. Cumhurbaşkanı seçildi. Sezer, 16 Mayıs 2000’de Cumhurbaşkanlığı görevini devraldı.

Kriz öncesi[değiştir | kaynağı değiştir]

Ekonomik durum[değiştir | kaynağı değiştir]

Küresel ölçekte 1997 Asya mali krizi ve 1998 Rusya ekonomik krizinden dünya piyasaları çıkış eğilimindeydi.[6] Ancak Türkiye’nin 1990’lı yıllardaki yüksek enflasyon, işsizlik vb. kronik ekonomik sorunları hâlen devam ediyordu. Ülkede en yüksek ekonomik faaliyetlerin yapıldığı Marmara Bölgesi’nde gerçekleşen 1999 Gölcük depremi ile Türkiye ekonomisi yıkıcı bir etki yaşadı. 1999’da sektörlere göre imalat, enerji, inşaat ve ticaret alanlarında daralma yaşandı ve ekonomi yıllık bazda yüzde 3,4 oranında küçüldü.[7] Enflasyon, bütçe açığı ve işsizlik oranı çok yüksekti.[6] Enflasyonun yüksek olması nedeniyle Türk lirasına güven düşüktü ve dövize olan güven nedeniyle bankalardaki mevduatın yarısından fazlası döviz mevduatından oluşuyordu.[Not 1]

Siyasi durum[değiştir | kaynağı değiştir]

1990’lı yıllar Türkiye’de kısa süreli hükûmet değişikliklerinin yaşandığı bir dönem olmuştu. 6 koalisyon hükûmetinin kurulduğu 1990’lı yıllarda 1999 Türkiye genel seçimleri sonrasında Bülent Ecevit tarafından DSP‘nin meclis çoğunluğu olmadığından bir azınlık hükûmeti (bkz. 56. Türkiye Hükûmeti) denemesi sonrasında DSPMHPANAP koalisyonu ile 28 Mayıs 1999’da 57. Türkiye Hükûmeti kuruldu. (bkz. Türkiye’de koalisyon hükûmetleri) Başbakan Bülent Ecevit, başbakan yardımcıları Devlet Bahçeli ile Mesut Yılmaz‘dı.

Bülent Ecevit başbakanlığındaki 56. Türkiye Hükûmeti döneminde Haziran 1999’da kabul edilen kanun ile Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kuruldu. Bu kurulların amacı 90’lı yıllarda kamuoyuna sıkça yansıyan bankacılık alanında yaşanan yolsuzlukları önlemek ve gerektiği takdirde bu bankaların faaliyetlerini durdurmaktı. Her iki kurum 2000 yılının Haziran ayında resmen görevine başladı.[8]

Ahmet Necdet Sezer, Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kuruluna (DDK) talimat vererek kamu bankaları ve fona devredilen bankalar hakkında denetleme başlattı.[9][10][11] Ancak bu durum Sezer, Zekeriya Temizel‘in başkanı olduğu Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunda (BDDK) denetleme başlattı olarak medyaya yansıyınca Ecevit tarafından “Şimdi ilginç bir durum ortaya çıkmış oluyor; denetimin denetimi yapılmak isteniyor. Bu ilk defa karşılaşılmış bir durum olduğu için şimdilik bir değerlendirme yapamayacağım ama durumu dikkatle izleyeceğiz.” açıklaması yapıldı.[12]

BDDK başkanı Zekeriya Temizel, DSP kökenli ve daha önce aynı partiden maliye bakanlığı görevini üstlenmiş birisiydi. Halkbank‘tan sorumlu devlet bakanı Hüsamettin Özkan, VakıfBank‘tan sorumlu devlet bakanı ANAP‘lı Yüksel Yalova‘ydı.[12] Sezer, anayasal yetkisini kullanarak bankalar hakkında mali bir denetleme başlatmış olsa da kurumlardan sorumlu olanların siyasi kişilikleri nedeniyle bu denetleme siyasi bir boyut kazandı.

Millî Güvenlik Kurulu toplantısı[değiştir | kaynağı değiştir]

Millî Güvenlik Kurulu, aylık olağan toplantısını gerçekleştirmek üzere Çankaya Köşkü‘nde sabah saat 9.30’da toplandı ancak Bülent Ecevit 15 dakika gecikmeli katıldığı için toplantı 09.45’te başladı.[13] Ahmet Necdet Sezer başkanlığındaki toplantıda kurul üyeleri yerlerini aldıktan sonra toplantı salonu kapısı henüz kapanmamışken Ahmet Necdet Sezer, sağ tarafında oturan Bülent Ecevit’e dönerek daha sonra toplantıya katılanlar tarafından “çok sinirli ve yüksek bir ses tonuyla” olduğu ifade edilen ve krize neden olan sözlerini söyledi.[14] Sezer, hükûmeti yolsuzluklara karşı pasif kaldığı, denetleme kurullarının yeterince çalıştırılmadığı ve Anayasa’ya aykırı uygulamalarda bulunmakla suçladı.[13]

Bunun üzerine Ecevit’le birlikte yardımcıları Hüsamettin Özkan ve Mesut Yılmaz ile İçişleri Bakanı Sadettin Tantan ve Millî Savunma Bakanı MHP‘li Sabahattin Çakmakoğlu salonu terk etti. Toplantı salonunda yalnızca asker ve bürokrat üyelerin kalması ve siyasi üyelerin toplantıyı terk etmesi nedeniyle toplantının bu hâliyle gerçekleşemeyeceği gerekçesiyle MGK toplantısı saat 10.30’da Ahmet Necdet Sezer tarafından sonlandırıldı.

Toplantı sonrası yapılan basın açıklaması[değiştir | kaynağı değiştir]

Toplantı çıkışında Bülent Ecevit Çankaya Köşkü’nde basın açıklaması yapmak istese de başbakan yardımcısı Mesut Yılmaz Başbakanlık Konutu’nda açıklama yapmanın daha doğru olduğunu söyleyerek buna karşı çıktı ve Çankaya Köşkü’nde bir basın açıklaması yapılmadı. Başbakanlık Konutu’na geçildikten sonra Bülent Ecevit, saat 11.03’te Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz ile birlikte televizyon kanalları tarafından naklen yayınlanan bir basın açıklaması yaptı:

Sonuçları[değiştir | kaynağı değiştir]

Ekonomiye etkisi[değiştir | kaynağı değiştir]

19 Şubat günü Ecevit’in basın açıklaması sonrasında günün ilk seansını 9.746 puan ile kapatan İstanbul Borsası, öğleden sonraki ikinci seansta 697 puan düşerek günü yüzde 14,62 değer kaybıyla 8 bin 683 puanla kapattı.[2] 19 Şubat’ta bono bileşik faizleri yüzde 85’e, gecelik faizler yüzde 760’a; 20 Şubat’ta Hazine borçlanma faizi yüzde 144’e kadar yükseldi.[2] Borsa İstanbul’da gecelik faizler ise yüzde 3000’e kadar yükseldi.[2]

Piyasada oluşan panik üzerine Ecevit tarafından “Hükûmet görevinin başındadır”, “Cumhurbaşkanı uygulanmakta olan ekonomik programı desteklemektedir.” açıklaması yapılmasına rağmen 19 Şubat’ta beş saatte toplam 5 milyar 77 milyon Amerikan doları satışı yapıldı ve 15 gün içinde ise toplam 7 milyar dolar yurt dışına çıktı.[2]

Ekonomideki bu gelişmeler üzerine Başbakanlık’ta Bülent Ecevit başkanlığında “ekonomik zirve” toplantısı yapıldı. Toplantıya başbakan yardımcıları Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz ve Hüsamettin Özkan ile Devlet Bakanları Tunca Toskay ve Recep Önal, Maliye Bakanı Sümer Oral katıldı.[17] Toplantı sonrasında Ecevit tarafından yapılan açıklamada ekonomide hâlihazırda sorunların bulunduğu, MGK toplantısında yaşanan olayın ekonomik patlamaya neden olduğu ifade edildi. Yaklaşık 13 saat süren toplantı sonrasında Türkiye’de 22 Şubat günü “dalgalı kur politikası”na geçildi. (bkz. esnek kur sistemi). Bu karar ekonomik çevreler tarafından “örtülü devalüasyon” olarak yorumlandı.[17] (Bkz. Türkiye’de devalüasyon) Daha önce Türkiye’de sabit kur politikası uygulanıyor ve döviz kuru devlet tarafından kontrol altında tutuluyordu.

Siyasi sonuçları[değiştir | kaynağı değiştir]

1 Mart 2001’de Merkez Bankası başkanı Gazi Erçel istifa etmek durumunda kaldı. Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp‘in yerine Faik Öztrak, BDDK Başkanı Zekeriya Temizel‘in yerine Engin Akçakoca getirildi. Krizin en önemli sonuçlarından birisi ekonomiden sorumlu devlet bakanı Recep Önal‘in yerine Kemal Derviş‘in getirilmesiydi. Kemal Derviş, Bülent Ecevit’in daveti üzerine Dünya Bankası‘ndaki görevinden ayrılarak 1 Mart’ta Türkiye’ye geldi ve ekonomiden sorumlu devlet bakanlığı görevine getirildi, 13 Mart’ta TBMM’de yemin ederek görevine başladı.[18]

Anayasa kitapçığı krizi sonrasında gelişen 2001 Türkiye ekonomik krizinin toplumsal, ekonomik ve siyasi sonuçları oldu. Yaşanan ekonomik kriz ve siyasi istikrarsızlık halkın 18 Nisan 1999 genel seçimlerindeki siyasi desteğini tamamen değiştirdi. 1999 Türkiye genel seçimlerinde DSP %22,18, MHP %17,98 ve ANAP 13,22 oranında oy almıştı. 3 Kasım’da yapılan 2002 Türkiye genel seçimlerinde MHP %8,35, ANAP %5,12 ve DSP %1,22 oy alarak yüzde 10’luk seçim barajının altında kaldı ve TBMM‘nin dışında kaldılar.

Yolsuzluk davaları[değiştir | kaynağı değiştir]

Kriz, yolsuzluk iddialarına yol açtı. Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel hakkında Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı ve “görevini kötüye kullandığı” kararı verildi. Dalgalı kura geçileceğini ve dolar kurunun yükseleceğini önceden bilen Gazi Erçel’in Merkez Bankası yetkilerini kullanarak çalışma saatleri dışında olmasına rağmen “Halk Bankası’nda bulunan kişisel hesabındaki 57 milyar 879 milyon 761 bin 941 lira mevduatını 19 Şubat 2001 tarihinde 83 bin 952 dolara çevirmek suretiyle” görevini kötüye kullandığı ifade edilerek Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) “görevi kötüye kullanma” suçunu düzenleyen 240. maddesi gereğince hapis cezası verildi.[19]

Sezer’in 2017 yılındaki açıklaması[değiştir | kaynağı değiştir]

5 Kasım 2017 tarihinde Sözcü gazetesinde yayımlanan bir habere göre, Ankara’da katıldığı bir tiyatro ödül töreninde konuşan Ahmet Necdet Sezer’e dayandırılan haberde; Sezer, 19 Şubat 2001’de yaşanan bu krizin sebebinin aslında anayasa kitapçığı olmadığını, Fazilet Partisi kapatılma davası devam ederken Ecevit’in iki kez kendisine gelerek Fazilet Partisi’nin kapatılmaması gerektiğini söylediğini ve bunun için kendisinden Anayasa Mahkemesi’ne telkinde bulunmasını istediğini söyledi:[20][21]

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]

Yazı kaynağı : tr.wikipedia.org

Ahmet Necdet Sezer, Anayasa kitapçığını Bülent Ecevit’e neden fırlattığını açıkladı

Ahmet Necdet Sezer, Anayasa kitapçığını Bülent Ecevit'e neden fırlattığını açıkladı

Sezer, yaşanan gerginliğin nedenini Ecevit’in Fazilet Partisi’nin (FP) kapatılmaması için ısrar ettiğini belirterek “Sayın Ecevit 2 kez bana gelip Fazilet’in kapatılmamasını ve Anayasa Mahkemesi (AYM) üyelerine telkinde bulunmamı istedi, ikisinde de reddettim ve aramızda büyük gerginlik oldu. Bu gerginlik sürerken, Anayasa kitapçığı olayı yaşandı. Asıl neden, Ecevit’in FP konusundaki isteğiydi” dedi

Sözcü’den Emin Özgönül ‘ün haberi şöyle:

10’uncu Cumhurbaşkanı Sezer anayasa kitapçığını Başbakan Ecevit’e neden fırlattığını ilk kez açıkladı. Sezer, “Ecevit 2 kez benden Fazilet’in kapatılmamasını istedi. Reddettim. Gerginlik yaşandı” dedi…

Türkiye, 19 Şubat 2001’deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit arasında yaşanan “Anayasa fırlatma” olayının ardından büyük bir ekonomik krize girdi. Borsa yüzde 14.6 düştü, repo faizleri yüzde 760’a fırladı, 7.6 milyar dolarlık döviz çıkışı oldu. 510 bin kişi daha işsiz kaldı. 10’uncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 16 yıl sonra Ecevit ile aralarındaki gerginliğin, Anayasa kitapçığı olayından değil, daha önce Fazilet Partisi’nin (FP) kapatılması davası nedeniyle başladığını açıkladı. Sezer, “Sayın Ecevit 2 kez bana gelip Fazilet’in kapatılmamasını ve Anayasa Mahkemesi (AYM) üyelerine telkinde bulunmamı istedi, ikisinde de reddettim ve aramızda büyük gerginlik oldu. Bu gerginlik sürerken, Anayasa kitapçığı olayı yaşandı. Asıl neden, Ecevit’in FP konusundaki isteğiydi” dedi.

Sezer bu açıklamasını, sanatçı Baykal Saran adına geçen hafta Ankara’da verilen “Tiyatro Ödülü” dolayısıyla katıldığı gecede yaptı. Ödül alan sanatçı Zeynep Ekin Öner’i tebrik eden Sezer, daha sonra kuliste CHP Mersin Milletvekili ve Kültür eski Bakanı Fikri Sağlar ile sohbet etti. Sağlar Sezer’e, tarihi olaylara tanıklık ettiğini belirterek, anılarını yazmasını önerdi. Sezer ise 2001 krizinin nedeni olarak gösterilen “Anayasa fırlatma” konusu gibi olaylar yaşadığını, ancak anı kitabı yazmayı düşünmediğini belirterek şunları söyledi: “O olayda da herkes bizim aramızdaki gerginliğin ve ekonomik krizin başlangıcının, Anayasa kitapçığı olayından kaynaklandığını zanneder. Ancak gerginlik, Fazilet Partisi’nin kapatılması davası nedeniyle başladı. Ecevit 2 kez bana gelip, Fazilet’in kapatılmamasını, bunun için arkadaşlarım olan Anayasa Mahkemesi üyelerine telkinde bulunmamı istedi. Hukukun üstünlüğüne inanan ve yıllarca AYM’de görev yapan bir kişiye söylediği bu sözlere kırıldım ve reddettim. Bir süre sonra yeniden gelip, aynı istekte bulundu. Yine reddettim ve o görüşmede aramızdaki gerginlik arttı. Bu durum sürerken, 19 Şubat’taki Anayasa kitapçığı olayı yaşandı. Gerginliğin asıl nedeni, Ecevit’in FP konusundaki isteğiydi. MGK’da yaşananlar da, bu gerginlikten kaynaklandı”

Sezer ile görüşmesini SÖZCÜ’ye anlatan Sağlar ise şunları kaydetti. “Sayın Sezer’in anlattıklarından, gerginliğin Anayasa fırlatma ile başlamadığı anlaşılıyor. Merhum Ecevit ile aralarında zaten gerginlik var. Ekonomideki baş aşağı gidiş de başlamış vaziyette. Anayasa fırlatma olmasa da, kriz çıkacaktı. Aradan 16 sene geçmiş ve ülkenin gündemini değiştiren bir konuda, olayın bir numaralı tanığından, yeni bir şey öğreniyorsunuz. O gece ben kendisine, önemli olaylara tanıklık ettiğini ve hatıralarını yazmasını, bunun gelecek kuşaklar için de faydalı olacağını söyledim. Ama kendisi yazmayı düşünmediğini aktarıp, bu olayı da anlattı.”

Refah Partisi’nin kapatılması ve Necmettin Erbakan’ın yasaklı hale gelmesi üzerine 17 Aralık 1997’de Milli Görüş çizgisinde Fazilet Partisi (FP) kuruldu. Genel Başkanlığa önce Erbakan’ın avukatı İsmail Alptekin, sonra da Recai Kutan seçildi. RP’li vekiller, FP’ye katıldı. FP ilk seçimde 105 milletvekiliyle TBMM’ye girdi. Merve Kavakçı da FP’den vekil seçildi. Kavakçı’nın türbanlı olarak TBMM’de yemin etmek istemesi, krize neden oldu ve yemin edemedi. İzinsiz ABD vatandaşlığı ortaya çıkınca, milletvekilliği de düştü, vatandaşlıktan çıkarıldı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da “Laikliğe aykırı eylemlerin odağı ve kapatılan RP’nin devamı olduğu” gerekçesiyle FP için 11 Mayıs 1999’da kapatma davası açtı. FP, 22 Haziran 2001’de Sezer’in Cumhurbaşkanı, Ecevit’in Başbakan olduğu dönemde, AYM tarafından kapatıldı.

19 Şubat 2001’deki MGK toplantısında Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Ecevit’in Devlet Denetleme Kurulu’nun BDDK’da yaptığı denetimi eleştiren sözlerinden rahatsızlığını iletti. “Yasaları bilmeden eleştirmeyin, Anayasal yetkim var, denetimin de denetimi olur” dedi. Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ise, “O anayasayı biz de görelim” cevabını verdi. Sezer, buna kızıp, elindeki Anayasa kitapçığını Ecevit ve Özkan’a doğru attı. Ecevit ve Özkan toplantıyı terk ederken, Özkan’ın “Nankör kedi” sözü siyasi tarihe geçti. Ecevit daha sonra “Cumhurbaşkanı terbiye dışı bir üslupla, yüzüme Anayasa kitapçığını fırlattı” dedi. Olay sonrası ekonomi çöktü.

Yazı kaynağı : www.cumhuriyet.com.tr

Sezer, anayasa kitapçığını neden fırlattığını 16 yıl sonra anlattı: Sebep Fazilet Partisi

Sezer, anayasa kitapçığını neden fırlattığını 16 yıl sonra anlattı: Sebep Fazilet Partisi

Eski cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 2001’de dönemin başbakanı Bülent Ecevit’e anayasa kitapçığı fırlatmasıyla sonuçlanan gerginliğin sebebini 16 yıl sonra anlattı: “Fazilet Partisi’nin (FP) kapatılmaması için Anayasa Mahkemesi’ne telkinde bulunmamı istedi. Kırıldım, reddettim.”

Türkiye, 19 Şubat 2001’de Sezer’in, Ecevit’e MGK toplantısında, anayasa kitapçığı fırlattığı haberinin duyulmasının ardından istikrarsızlık çıkacağı endişeleri nedeniyle ekonomik krize girmişti. Kriz, AKP’nin iktidara gelişinin de önünü açmıştı. O dönem Sezer’in yolsuzlukların üzerine gidilmemesine kızdığı için kitapçığı fırlattığı bilgisi yayılmıştı.

Sezer 16 yıl sonra olayın perde arkasını, sanatçı Baykal Saran adına geçen hafta Ankara’da verilen tiyatro ödülü dolayısıyla katıldığı gecede CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar’a anlattı.

Sözcü’den Emin Özgönül’ün haberine göre, Sezer şunları söyledi: “Gerginlik, Fazilet Partisi’nin kapatılması davası nedeniyle başladı. Ecevit iki kez bana gelip, Fazilet’in kapatılmamasını, bunun için arkadaşlarım olan Anayasa Mahkemesi üyelerine telkinde bulunmamı istedi. Hukukun üstünlüğüne inanan ve yıllarca AYM’de görev yapan bir kişiye söylediği bu sözlere kırıldım ve reddettim. Bir süre sonra yeniden gelip aynı istekte bulundu. Yine reddettim ve o görüşmede aramızdaki gerginlik arttı. Bu durum sürerken, 19 Şubat’taki anayasa kitapçığı olayı yaşandı. Gerginliğin asıl nedeni, Ecevit’in FP konusundaki isteğiydi. MGK’da yaşananlar da, bu gerginlikten kaynaklandı.”

Yazı kaynağı : www.diken.com.tr

Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

kim kimdir ne zaman nasıl nelerdir nedir ne işe yarar tüm bilgiler
dünyadan ilginç ve değişik haberler en garip haberler burada
enteresan haberler

Yorum yapın