11. sınıf tarih 3. ünite klasik soruları ve cevapları

11. sınıf tarih 3. ünite klasik soruları ve cevapları bilgi90’dan bulabilirsiniz

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Boşluk Doldurma Soruları

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Boşluk Doldurma Soruları

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914nin tüm konularını kapsayan boşluk doldurma soruları etkinliğimiz aşağıdadır.

Etkinliğimiz tam 79 sorudan oluşmaktadır. 11. sınıf tarih dersi 2. dönem 1. yazılı hazırlığı yapan öğrencilerimizi çok işine yarayacaktır.

Tabii biz bu yazıya 11.sınıf tarih 2.dönem 1.yazılı çalışma kağıdı da diyebiliriz.

Soruları çözmeye başlamadan aşağıdaki oynatma listesine bir çalış derim.

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Boşluk Doldurma Etkinliği

CEVAPLAR MI NEREDE ? Soruların en sonunda gerekli açıklama var. Önce kendini bir dene bakalım yahu !!!

1.      Rus Çariçesi 2. Katerina ile Avusturya İmparatoru 2 Joseph’in Osmanlı topraklarını paylaşma ve eski Bizans’ı yeniden canlandırma emellerine …………………….. Projesi denir.

2.      Grek Projesi ………………………………………………………………….….. sebebiyle gerçekleşmemiştir.

3.      Türklerin Avrupa’dan atılması Osmanlı’nın ortadan kaldırılması ve topraklarının paylaşılması fikrine ……………………..…………………….. denir.

4.      Şark Meselesi tabiri ilk defa Viyana Kongresi’nde ……………………..……………………..tarafından kullanılmıştır.

5.      Şark Meselesi’nin 1. aşaması olan 1071-1683 arasında Avrupalılar…………………….. politikası uygulamıştır.

6.      Şark Meselesi’nin ikinci aşaması olan 1680-1920 arasında Avrupalı devletler ………………………….. politikası izledi.

7.      Osmanlı’nın Kadim dostu Fransa’nın Osmanlı’dan almaya kalktığı ilk yer ……………………..dır.

8.      ……………………………………………………………………… ile Osmanlı için tehdit ve saldırı yönü kuzeyden Doğu Akdeniz’e kaymıştır.

9.      Gittikçe zayıflayan Osmanlı Devleti 19. Yüzyıl boyunca …………………….. politikası uygulamıştır.

10.   Denge politikası ilk defa ……………………………………………… ..…………………….. sırasında uygulanmıştır.

11.   Osmanlı 1878’de kadar…………………….., 1878 den sonra …………………….. yanlısı politika izlemiştir.

12. İngiltere, Fransa, Rusya, Prusya ve …………………….. Osmanlı’nın Düveli Muazzama şeklinde isimlendirdiği devletlerdendir.

13.   Fransız İhtilali sonucu ortaya çıkan özgürlük ve milliyetçilik akımı ……………………..  tarafından Avrupa kıtasına yayılmaya çalışıldı.

14.   Napolyon Savaşları sonrası altüst olan Avrupa haritası ve güçler dengesini yeniden düzenlemek üzere …………………….. Kongresi toplandı.

15.   …………………….. Kongresi’nde büyük devletler hukuk tanımadan ülke sınırlarını çizmiş ve baskı yoluyla diğer devletlere kabul ettirmeye çalışmıştır.

16.   Viyana Kongresi’nde kararlaştırılan özgürlük ve milliyetçilik akınlarına karşı bütün kralların yardımlaşmasını öngören …………………….. Sistemi kurulmuştur.

OKUMA TAVSİYESİ: Viyana Kongresi Hakkında Kısa Bilgi (1815)

17.   Yunan bağımsızlığı için Odessa’da …………………………………..…… ………………..adıyla gizli bir örgüt kurulmuştur.

18.   Tepedelenli Ali Paşa isyanı sebebi ile Osmanlı …………………….. İsyanı ile yeterince ilgilenememiştir.

19.   Mora İsyanı bastıramayan Osmanlı …………………….. valisinden yardım istedi.

20.   Mora İsyanı bastırmak konusunda yardım etmek için Kavalalı Mehmet Ali Paşa …………………….. ve …………………….. kendisine verilmesini talep etmiştir.

21.   Osmanlı Mısır Kuvvetleri Mora İsyanı bastırınca İngiltere Rusya ve Fransa Osmanlı’ya karşı …………………….. protokolünü imzaladılar.

22.   Mora İsyanı’nı bastıran Osmanlı-Mısır donanması İngiliz, Fransız ve Rus donanması tarafından ……………………..’da imha edildi.

23.   Yunanistan …………………….. Antlaşması ile bağımsız oldu.

BİR BAK İSTERSEN: 1821 Rum İsyanı ve Yunanistan’ın Kurulması Özet

24.   Kırım Savaşı Osmanlı-…………………….. arasında yapıldı.

25.   Kırım Savaşı’nda …………………….., …………………….. ve Piyemonte Osmanlı’ya yardım etmiştir.

26.   Kırım Savaşı sonunda …………………….. Antlaşması imzalandı.

27.   Paris Antlaşması öncesi Osmanlı ……………………… Fermanı’nı ilan etmiştir.

28.   ……………………… Antlaşması ile Osmanlı toprak bütünlüğü Avrupalı devletlerin koruyuculuğu altına alınmıştır.

29.   Osmanlı Devleti ………………………… Antlaşması ile ilk defa Avrupa devleti sayılmıştır.

30.   Paris Antlaşması’nda Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünün Avrupalı devletlerin garantisi altına alınması Osmanlı’nın …………………….. tehdidinden bir süreliğine kurtulmasına sebep olmuştur.

31.   Paris Antlaşması ile Karadeniz’in tarafsız deniz olmasını sağlayan …………………………. Sömürgelerine giden yolu güvence altında tutmayı başarmıştır.

32.   Kırım Savaşı esnasında Ruslar ……………………..’da Osmanlı donanmasını yakmıştır.

33.   Osmanlı Devleti ilk dış borcu ……………………… Savaşı esnasında aldı.

34.   1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nı diğer adı. …………………………… dır.

35.   93 harbinin en önemli sebebi.………………………… Konferansı kararlarının Osmanlı tarafından kabul edilmemesidir.

36.   93 Harbi’nde Osmanlı’nın Doğu cephesi komutanı ……………………… …………………..…………………….. dır.

37.   93 Harbi’nde Plevne’yi savunan Osmanlı komutanı …………………… ……………………….…….dır.

38.   ………………………………………….. Savaşı sonrası Türk tarihinin en büyük göç dalgası yaşanmıştır.

39.   93 Harbi sonrası yapılan ve büyük devletlerin baskısı ile geçerse duruma düşen antlaşma. ………………………………………………. dır.

40.   Ayastefanos ile bağımsız olan ……………………….…….. üçe bölünerek Berlin Antlaşması ile Osmanlı’da kalmıştır.

41.   Berlin Antlaşması ile Sırbistan, Karadağ ve …………………….. bağımsız olmuştur.

42.   Kars, Ardahan, Batum …………………….. Antlaşması ile Rusya’ya verildi.

43.   Berlin Antlaşması ile Osmanlı’ya bağlı olan ………………………………….’in Avusturya tarafından yönetilmesine karar verildi.

44.   Berlin Kongresi öncesi. …………………….. Osmanlı Devleti tarafından İngiltere’ye verildi.

45.   Ermeni meselesi …………………….. Antlaşması ile ortaya çıktı.

46.   1878-1910 yılları arasında Osmanlı’nın en sorunlu bölgesi ……………………………………dır.

47.   İtalyan Siyasi birliğini ………………………………. sağladı.

48.   İtalyan siyasi birliğini sağlamak için dış desteğe ihtiyaç duyan Piyemonte …………………….. Savaşı’nda İngiltere ve Fransa ile Osmanlı’ya yardım etti.

49.   Piyemonte İtalyan siyasi birliğini sağlamak için ………………………………….. ile mücadele etti.

50.   Alman siyasi birliğini …………………….. Devleti sağladı.

51.   Alman siyasi birliği sağlayan Prusya başbakanı ……………………………..……………..dır.

52.   Alman siyasi birliği sağlama isteyen Prusya …………………….. ve …………………….. ile mücadele etti.

53.   Prusya 1870’de Fransa’yı …………………….. Savaşı’nda yendi

54.   1870 yılında yapılan Sedan Savaşı ile Almanya Fransa’dan …………………………………. Aldı.

BİR BAK DERİM: Almanya’nın Siyasi Birliğini Tamamlaması

55.   1882’de kurulan …………………….. bloğunda Almanya Avusturya-Macaristan ve İtalya vardı.

56.   1882’de sömürgesi olmayan Almanya, Avusturya Macaristan, İtalya …………………….. bloğunu kurdu.

57.   1907’de kurulan …………………….. bloğunda İngiltere Fransa Rusya vardı.

58.   1.Dünya Savaşı’nda Osmanlı …………………….. bloğunda yer aldı.

59.   Napolyon komutasındaki Fransa ordusu Cezzar Ahmet Paşa tarafından ……………………..’da mağlup edildi.

60.   Kavalalı Mehmet Ali Paşa Hicaz’daki …………………….. isyanını bastırarak Hicaz valiliğini de almıştır.

61.   Vehhabi-…………………….. ittifakı Arap yarımadasına hakim olmaya çalışmıştır.

62.   Rusya Balkanlardaki nüfusunu artırmak için …………………….. politikası uygulamıştır.

63.   Rusya Karadeniz’de ticaret yapma hakkını. ………………………………..…….. Antlaşması ile elde etmiştir.

64.   Rus savaş gemileri ……………………..……………………..…………………….. sonrası ilk defa boğazlardan geçmiştir.

65.   Osmanlı ile İngiltere arasında yapılan ……………………..…………………….. Antlaşması ile İngiltere barış zamanında boğazların yabancı savaş gemilerinin kapatılacağını kabul etmiştir.

66.   Osmanlı boğazlar üzerindeki egemenlik hakkını tek başına son kez ……………………..……………… ………………………. Antlaşması ile kullanmıştır.

67.   Kavalalı Mehmet Ali Paşa İsyanı …………………….. Antlaşması ile çözülmüştür.

68.   . …………………….. Boğazlar Antlaşması ile boğazlar uluslararası statü kazanmıştır.

69.   1908 yılında İngiltere Kralı 7 Edward ve Rus Çarı ikinci Nikola ……………………..’da Makedonya ve Boğazlar sorunu görüşmüşlerdir.

70.   ……………………..……………………..’in ilanındaki en önemli dış etken Reval Görüşmeleri’dir.

71.   Osmanlı İtalya ile. ……………………..…………………….. Savaşı’nı yaparken 1. Balkan Savaşı çıkmıştır.

72.   Balkan Savaşı’nda Osmanlı’ya saldıran devletler Sırbistan, Karadağ, Bulgaristan ve …………………………….’dır.

KODLAMA: 1.Balkan Savaşına Katılan Devletler Kodlaması

73.   1. Balkan Savaşı …………………….. Antlaşması ile sona ermiştir.

74.   1.Balkan Savaşı’nda Osmanlı ……………………..…………………….. hattına çekildi.

75.   1.Balkan Savaşı sonrası. ……………………..…………….. bağımsızlığını ilan etti.

76.   Osmanlı’dan ayrılarak bağımsızlığını ilan eden son Balkan milleti ……………………..…………… ………..’dır.

77.   1. Balkan Savaşı’ndan ……………………..……………………..nın büyüyerek çıkması 2. Balkan Savaşı’na sebep olmuştur.

78.   İkinci Balkan Savaşı’nda …………………….. ve …………………….. Osmanlı Devleti tarafından geri alındı.

79.   Balkan Savaşları sonucunda …………………….. Nehri Osmanlı ile Bulgaristan arasında sınır oldu.

VEEEEE CEVAPLAR AŞAĞIDA Kİ VİDEODA

Yazı kaynağı : tarihportali.net

11. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları – 3. Ünite (2022-2023) – Ders: Tarih

11. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları - 3. Ünite (2022-2023) - Ders: Tarih

11. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları başlıklı bu yazımızda 11. sınıf tarih ders kitabındaki 3. ünitenin içinde yer alan tüm soruların cevaplarını hazırladık. 11. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları 3. Ünite yazımızda aşağıdaki bölümlerde yer alan soruların cevaplarını hazırladık;

Ders: Tarih Ekibi tarafından hazırlanan 11. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları 3. Ünite hakkında eklemek istediklerinizi yorum bölümünü kullanarak bize iletebilirsiz.

11. Sınıf Tarih Ders Kitabı 3. Ünite Cevapları

11. sınıf tarih ders kitabının üçüncü ünitesi olan Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914), dört kazanımdan oluşmaktadır. Aşağıda bu dört kazanıma yönelik soruların cevapları bulunmaktadır.

Kavramlar Bölümü Soruları

11. sınıf tarih ders kitabının üçüncü ünitesi olan Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914) ünitesinin Kavramlar bölümünde yer alan 8 kavramı yanıtladık.

Şark Meselesi Osmanlı Devleti’nin on dokuzuncu yüzyılda içine girmeye başladığı dağılma döneminde güç kaybetmesi sonucunda isyan eden devletler sebebiyle yaşadığı uluslararası soruna verilen genel addır. Bu sorun Osmanlı Devleti’nin çöküşünü hızlandırmıştır ve durumunu fazlasıyla kötü etkilemiştir çünkü dış güçlerin Osmanlı Devleti’ne müdahalesini kolaylaştırmıştır.

İttifak Devletleri bin dokuz yüz on dört yılında başlamış olan Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin de içinde bulunduğu ve yenilgiye uğrayan tarafı anlatan birliğe verilen addır.

İtilaf Devletleri bin dokuz yüz on dört yılında başlamış olan Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin de içinde bulunmadığı ve yenilgiye uğramayan tarafı anlatan birliğe verilen addır.

Panslavizm, Rusya’nın tarihinde eyleme geçirmiş olduğu kendi ırkından olan bireyleri ortak bir devlet çatısı altında toplamaya yönelik olan girişimlerdir. Bu girişimlerin bütünü olarak adlandırılan bu siyaset Osmanlı Devleti’ndeki azınlık isyanlarını da tetiklemiştir ve zaten güç kaybetmekte olan Osmanlı Devleti’ni kötü etkilemiştir çünkü dış devletlerin Osmanlı Devleti’ne müdahalesini çok daha kolay hale getirmiştir.

Denge Politikası, Osmanlı Devleti’nin bin dokuz yüz on dört yılında başlamış olan Birinci Dünya Savaşı öncesinde iki blok arasında gidip gelmek suretiyle son dağılmama çabalarını verdiği politikanın adıdır.

Grek Projesi, Bizans Devleti’ni Osmanlı Devleti topraklarında tekrar kurmak için Avusturya ve Rusya’nın ortaklaşa olarak yaptıkları bir plandır.

Sömürgecilik, işgalci devletlerin işgal edilen topraklardaki insan ve kaynakları kendi faydasına kullanmak suretiyle tüketmesine verilen addır.

Boğazlar Sorunu, Çanakkale ve İstanbul Boğazları’nın taşıdıkları stratejik önem sebebiyle diğer devletler tarafından çeşitli anlaşmalar ile kontrol edilmesinin sağlanmaya çalışmasının Osmanlı Devleti’ne doğurduğu negatif etkilerin bütünüdür.

Hazırlanalım Bölümü Soruları

11. sınıf tarih ders kitabının üçüncü ünitesi olan Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914) ünitesinin Hazırlanalım bölümünde yer alan 4 soruyu yanıtladık.

Denge politikası Osmanlı Devleti’nin 19. Yüzyıl boyunca hayatta kalmasını sağlamış ve Bulunmuş olduğu Ortadoğu, Kuzey Afrika bölgelerinde devletlerin alacakları kararları boşa çıkmasını sağlamıştır. 19. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı’nın Balkanlar ve Avrupa’daki varlığının sona erdiğinin farkına varılmıştı. Aynı zamanda Fransa’nın 1798 yılında Mısır’ı işgal etmesiyle birlikte Osmanlı’nın sadece Avrupa’da değil İmparatorluğunun her yerinde elinin güçsüz olduğunun farkına varılmıştı. Osmanlı Devleti büyük koloni devletlerine karşı tek başına duramayacağının farkına varmıştı, O yüzden zamanın politik bölünmüşlüğünden yararlanmaya karar verdi.

Batıda dünyanın çok büyük bir kısmına hükmeden ve deniz aşırı bir sürü koloniye sahip olan İngiltere ile o zamanın kesintisiz en büyük imparatorluklarından biri olan Rusya arasında buldu Osmanlı kendini. Bunun yanı sıra Napolyon’a karşı verilen savaşı kazanan tarafta olan Prusya’da Osmanlı’nın bir B planıydı. İngiltere ve Rusya’nın Osmanlı’nın üzerinde birden fazla emeli vardı. Bunlardan ilki Osmanlı’nı elinde bulunan ve Sanayi Devrimi ile değerlenen petroldü. Rusya Doğu Anadolu üzerinden Orta Doğu topraklarına ilerlemeyi planlıyordu. İngiltere ise gözünü Mısır’a dikmişti ve nitekim 1882 yılında bu planlarına ulaşacaktı. Bu devletlerin Osmanlı üzerindeki başka bir emeli ise Osmanlı’nı elinde bulunan kutsal mekanlardı. Rusya Osmanlı Devleti’nden Kudüs’teki Hristiyan dinine ait yerlerin Rus kontrolüne bırakılması için uğraşıyordu. İngiltere ve Fransa başta olmak üzere Batı Avrupa ülkeleri de bu bölgelerin kontrolünün Rusya’ya geçmesini istemiyordu.

Rusya İmparatorluğu Kırım Savaşı ile 19. yüzyılda Osmanlı Devleti’ne en büyük hasarı vermiştir. Rusya konumu ve coğrafi koşulları sebebiyle çok fazla ticaret yolunun üstünde bulunamamıştır. Bu durumu değiştirmek için elindeki en büyük fırsatın güçsüzleşmiş bir Osmanlı Devleti olduğuna inanmıştır. 19. Yy Osmanlı’nın Batılı Devletlerden kaçış yolu Rusya olmuştu. Bu güveni kullanıp Osmanlı’yı beklemediği anda vurmak istemiştir. Nitekim 1853 yılında Osmanlı’nın Kırım toprağına saldırmıştır. Osmanlı kuvvetlerinin iki katından fazla askere sahip olan Rusya bunu kesin bir zafer olarak görüyordu. Ama hesaba katmadığı bir şey ise Batılı Devletlerde bunu kesin bir Rus zaferi olarak görüyordu ve Akdeniz’de Rusya gibi bir güç ile uğraşmak istemiyorlardı.

O yüzden Osmanlı’nın yanında savaşa girdiler. Fransa sahaya askeri güç sağlarken İngiltere’de Osmanlı’ya geri ödemesi mümkün olmayan borçlar veriyordu. Bu Savaştan Osmanlı ve müttefikleri galip çıksa da Osmanlı’yı zor bir dönem bekliyordu. Bu savaş aynı zamanda Osmanlı’ya denge politikasında artık Rusya’nın güvenilecek bir taraf olmadığını göstermişti. Osmanlı 1856 yılından İngiltere’nin Mısırı işgal edeceği tarihe kadar onun etkisi altına girecek ve onu güvenilir bir devlet olarak görecekti. Bu sırada kurulan Alman İmparatorluğu ile de dostane ilişkiler kuracaktı. İngiltere’nin Mısır’ı işgali ile birlikte de Avrupa’daki tek dostunu Almanya olarak görecek ve neredeyse bir asırdır yürüttüğü bu denge politikasından vazgeçecekti.

Şark Meselesi doğudan büyük sayılar halinde gelmiş ve Avrupa’ya yerleşen Osmanlı Devleti’ni ifade etmek için kullanılan bir ifadedir. 1071 yılında Malazgirt zaferinden başlayarak 1683 yılında Osmanlı’nın Viyana kapılarında kaybetmesine kadar devam etmiştir. Bu süreçte sayısızca haçlı seferi düzenleyen Avrupalı Devletler Türkleri Anadolu’dan kovmak için ellerinden geleni yapmışlardır. Ama bu 600 yılda Moğol İsyanları dışında asla geri adım atmayan Türkler Avrupa’nın 1 numaralı ajandası olmuştur. 1700’lü yıllara girildiğinde Osmanlı Devleti asker olarak Avrupa ile aynı düzeyde olmadıklarını tüm Avrupa Devletlerine göstermiştir. Bu dönemden itibaren Osmanlı’nın toparlanamaması için sürekli saldıran Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ile Rus İmparatorluğu amaçlarına ulaşmış Osmanlı’yı geri dönüşü olmayan bir yola sokmuşlardır.

1815 yılında Rusya tarafından Osmanlı’nın parçalanması için bir öneride bulunmuştur. Bu öneriyi İtilaf Devletlerinin 1918 de Osmanlı’ya imzalatmaya çalıştıkları Sevr Antlaşmasında belli etmişlerdir. Bu planlarda Kuzey Afrika ve Arap yarımadasında hakimiyet kurulup Hindistan üzerine baskı arttırılacaktı. Bu planlar 19 ve 20. Yy da işleme konuldu ve başarılı oldu. İngiltere hayalini kurduğu Ortadoğu hakimiyetini çok elinde bulunduramadı ama Mısır ve Sudan başlayarak Afrika’nın güneyine kadar uzanan bir imparatorluk kurdu. Fransa ise Ortadoğu da nüfuzunu arttırmaya başladı. Rusya ise Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasındaki en büyük aktörlerden birisi olmasına rağmen bir seri iç karışıklıklar yüzünden yıllardır uğraştığı sıcak denizlere hiçbir zaman ulaşamadı.

Konu İçindeki Sorular

11. sınıf tarih dersinin üçüncü ünitesi olan Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914) ünitesinin konu başlıkları altında yer alan tüm soruları yanıtladık.

1600’lü yıllar Osmanlı’nın duraklama ve Avrupa üzerindeki etkisini kaybetmeye başladığı yıllardır. 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman’ın Balkanlardaki ve Doğu Avrupa’daki başarılarının ardından daha fazla ilerleme kaydedemeyip sürekli büyük koalisyon savaşları veren Osmanlı Devleti Avrupa’dan geri çekilmek zorunda kalıyordu. Aynı zamanda Osmanlı Ege Denizi ve Doğu Akdeniz bölgelerindeki nüfuzunu arttırmak amaçlı Girit adasına saldırı düzenledi. Venedik Devleti ve müttefiklerine karşı verilen savaşı 24 yıl gibi utanç verici bir süre sonunda galibiyetle sonuçlandırdı. Bu savaş Batılı Devletlere Osmanlı’nın askeri gücünün eski ihtişamında olmadığının göstergesiydi.

Aynı zamanda Sivastopol gibi önemli limanlarında başlayan liman baskınları Osmanlı donanmasına çok fazla zarar vermişti. Bu kötü gidişata son vermek ve Avrupalı Devletlerden intikam almak amaçlı Viyana’yı 1683 yılında bir kere daha işgal eden Osmanlı buradaki hezimetiyle başarısızlığını kabullenmiştir. 1700‘lerde ise gözlerini Osmanlı’ya çeviren Batılı Devletler ve Rusya İmparatorluğu 600 yıldır var olan ‘Şark Sorunu’ nu kökten çözmeye karar verdiler. Örneği verilen Uyvar kelimesi Osmanlı Devleti’nin 1663 yılında işgal etmiş olduğu Macaristan’ın İtalyan Mimar Ottavio Giulio Baldigara’ya yaptırdığı 6 köşeli yıldız şeklindeki kalesinden gelmektedir. Son teknoloji ürünü olan kaleyi 6 kuşatma sonucunda ele geçiren Osmanlılar bu zaferle kendilerine Batı literatüründe ‘Türk Gibi Güçlü’ atasözünün temelleri bu savaştaki başarıyla atılmıştır.

Bunun en büyük sebebi Osmanlı’nın Viyana kapılarında yeniden yenilmesidir. Bu hadise Avrupa’nın yıllardır beklemiş olduğu Osmanlı’nın zayıfladığına ve Askeri olarak eski ihtişamının olmadığını göstermişti. Osmanlı Devleti bunu gören Avrupa Devletlerinin rahat durmayıp bu durumdan yararlanacağını biliyordu. O yüzden kendini korumak için sorunlarını sahada değil masada çözmeye karar verdi. Sömürge imparatorluklarıyla anlaşmaya konsolosluklar kurmaya ve müttefik bloklar oluşturmaya başlamıştı. Aynı zamanda ekonomik anlamda Avrupa ve Dünyanın geri kalanından geride kalmaya başlayan Osmanlı hem ekonomik anlamda Avrupa’yı örnek almak ve yakalamak için Avrupa ile diplomatik olarak yaklaşmaya başladı.

Bu fark ve eksiklik gitgide açılmaya ve Osmanlı için kaçınılmaz son yakınlaşmaya başlamıştır. Orduya yapılan yeniliklerde Osmanlı aleyhine gerçekleşince Osmanlı Devleti askeri anlamdaki çabalarını diplomasiye taşımıştır. Osmanlı bu askeri boşluğu denge politikasıyla elde ettiği Rusya, İngiltere ve Fransa ile doldurmuştur. Rusya’nın askeri kuvveti İngiliz ve Fransız kuvvetleri toplamıyla eşitleniyordu. İngiltere ve Fransa Rusya’nın Akdeniz’e inmesini istemiyordu ve Osmanlı’yı korumak adı altında Rusya’nın Akdeniz’e inmesini engelliyordu. Rusya bir sürü fırsata rağmen hayalleri olan Akdeniz’e ulaşamamıştır. Ama bu diplomatik yaklaşım Osmanlı Devleti’nin düşmanlarının ülkeyi bölmekten kurtaramamıştır. Denge politikasındaki dönemde Osmanlı’nın dost olarak gördüğü devletler tek tek Osmanlı ile savaşa girip topraklarını ele geçirmiştir. Rusya Kırım’ı İngiltere Mısır, Filistin, Ürdün’ü ve Fransa’da Cezayir ve Suriye’yi ele geçirmiştir.

Osmanlı Devleti zayıfladığı dönemlerde bile oldukça büyük toprakları kaplamıştır. Bu topraklar fazla olmak ile kalmamış, verimli ve ham maddesi bol topraklardır. Yani güç kaybetmesi ve ekonomisinin kötüleşmesi ticari hacmini etkilememiştir. Hammaddeye sahip olmakla birlikte hammadde ticaretini devam ettirebilmişlerdir. Bu hammadde ticareti ise Avrupalı güçlerle yapılmıştır. Çünkü o dönemde sanayileşme ile birlikte Avrupa’da güçlü konumda olan ülkeler sanayide hammadde ihtiyacı duyar. Osmanlı Devleti’nin verimli toprakları ve coğrafyasını bir bakıma kullanmak için onlarla hammadde ticaretine girmişlerdir.

İşlenmiş mal, ucuz mal alıp satma bu Avrupalı güçlerin kaçırmak istemeyeceği bir fırsattır. Osmanlı Devletinde hammaddeler son derece ucuz bir fiyata geldiği için Avrupalı güçler bundan daha da karlı çıkmıştır. Ucuz hammaddeyi işleyip satarak sanayi ve ekonomi bakımında güçlenmişlerdir. Osmanlı Devleti’nin sürdürülmesi, onlar için ucuz hammadde yani ticari çıkar anlamına gelmektedir. Osmanlı Devletinin parçalanıp Avrupalı güçler arasında paylaşılması belli bir noktada daha karlı hale geliştir. Bu noktada Osmanlı Devleti artık hasta adam olmuştur ve onunla yapılan ticaretler kesilmiştir. Bir bakıma kaynakları kullanılan Osmanlı Devleti, Avrupalı güçlerin çıkarlarına göre varlığını sürdürebilmiştir.

Özetlemek gerekirse ekonomisi kötüleşip güç kaybedince Osmanlı Devleti, zengin coğrafyası ile elde ettiği hammaddeleri Avrupalı güçlere ucuza satmak zorunda kalmıştır. Bu, Avrupalı güçler için güzel bir çıkara neden olmuştur çünkü sanayileşme ile işlenmiş mallar üretilmiş ve az fiyata alıp çok fazla kar edebilmişlerdir. Yani bir bakıma Osmanlı Devleti ile ticaret yaparak ondan faydalanmışlardır.

Osmanlı Devleti’nin zayıfladığı dönemlerde, devletin aleyhine bir olaydır. Şark Meselesi kendini 18. yüzyıl sonlarına doğru göstermeye başlamasına rağmen ilk olarak konuşulmaya 19. yüzyılın başlarında başlanmıştır. Bu ilk olarak Viyana Kongre’sinde konuşulmuş bir meseledir. İlk ortaya atıldığı zaman daha sonra dönüştüğünden farklı olarak Osmanlı Devleti’nde toprakların bütün kalması amacını gütmüştür. Zamanla Avrupa devletleri bu terimi; Osmanlı Devleti’nin topraklarını kendi aralarında paylaştırmak için kullanmıştır. Bu durum Avrupa kıtasındaki Osmanlı Devleti’ne ait toprakların Avrupa devletlerine verilmesinden zaman geçtikçe Osmanlı Devleti’nin bütün topraklarının bölüşülmesine değiştirilmiştir.

İngiltere, Fransa, İtalya ve Rusya; Osmanlı Devleti’nin Orta Doğu’da bulunan topraklarıyla ilgilenmektedir. Rusya’nın Orta Doğu’dan toprak alması, Asya ve Afrika’ya rahat bir erişimi olması anlamına gelir. Bu noktalarda sömürge yapan İngiltere ve Fransa gibi Avrupa devletleri, Rusya’nın Osmanlı Devleti’nden toprak almasını tehlikeli görmüştür. Bu nedenle ilk başlarda Fransa ve İngiltere; Osmanlı Devleti’nin topraklarının Rusya tarafından alınmasını önlemek için Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü korumak istemiştir. Osmanlı Devleti’nin çöküşü ile birlikte; İngiltere ve Fransa sömürgelerini bu bölgeye taşımak ister. Ancak bunu sömürge adıyla yapamayacakları için “mandacılık” ile yaparlar. Böylece Orta Doğu bölgesinden ekonomik kazanç elde eder ve onlardan yana kişileri yönetime geçirirler.

Özetlemek gerekirse; İngiltere ve Fransa ilk başlarda Rusya’nın Osmanlı Devleti’nden toprak almasını istemezler. Çünkü, bu durum onların sömürgelerini etkileyebilir. Osmanlı Devleti gücünü kaybedince de orayı Manda ve Himaye sayesinde sömürmeye başlarlar.

Tepedelenli Ali Paşa, Tepelen kasabasında 1744 yılında doğdu. Zengin bir aileye doğmuştur ancak babası öldürüldüğü zaman ailesi bu ekonomik gücü kaybeder. Bir paşa kızı ile evlendiği dönemde Osmanlı Devleti’nde de güçlenmeye başlar. Bu dönemde Rumlar, Filiki Eterya Derneği’ni kurmuştur. Bu çalışmalar ile Osmanlı Devleti’nden bağımsız olmayı hedeflemişlerdir. Tepedelenli Ali Paşa ve oğulları, bağımsız bir devlet kurma yolunda güç toplamaya başlarlar. Epir bölgesindeki nüfuzunu genişletmiştir. Avrupa devletleri ile bazı anlaşmaları ve bağımsız bir devlet olma girişimi Osmanlı Devleti’ni rahatsız etmiştir. Mehmet Sait Halet Efendi’nin de düşünceleri ile Sultan II. Mahmut; Tepedelenli Ali Paşa’yı görevden almaya karar verir.

Tepedelenli Ali Paşa; Sultan II. Mahmud’un verdiği karara karşı çıkar ve bir isyan başlatır. Hurşit Ahmet Paşa, Tepedelenli Ali Paşa’nın isyanını bastırmak ile görevlendirilir. Hurşit Ahmet Paşa ve ordusu, Tepedelenli Ali Paşa ve oğullarını yenerek bağımsızlaştırmaya çalıştığı toprakları da geri kazanır. İlk olarak Tepedelenli Ali Paşa’nın güvenli tutulacağı kararı alınsa bile daha sonra tekrar benzeri bir durumun yaşanması riskinden kurtulmak için bu karardan geri dönüldü. Tepedelenli Ali Paşa idam edildi. İsyan bastırılmıştı ancak ortaya bir kargaşa hali çıkması, Rumların bağımsızlıklarına kavuşmasına yardım etmiştir.

Kısaca, Tepedelenli Ali Paşa; Osmanlı Devleti toprakları içerisinde bağımsız bir Rum devleti kurmak istemiştir. Bu nedenle Sultan II. Mahmud onu görevden alır ve sonucunda bir isyan çıkarır. İsyanı bastırılır ama gelecekte Rumların bağımsızlığı için bir yol açar.

Osmanlı Devleti, geniş toprakları içinde çok fazla farklı kültür, din ve etnik kökenden insanları bulundurmaktadır. Bu durum Rusya’nın işine gelir. Boğazlara ulaşma ve sıcak denizlere inmek isteyen Rusya, zayıflamış -hasta adam adını almış- Osmanlı Devleti’nde bazı sorunlara yol açar. Osmanlı Devleti’nden toprak almak için savaş açması gerekir, bunu da bir nedenle yapmalıdır. Rus Çarı I. Nikola, “Kutsal Yerler” sorununu dile alır.

Osmanlı Devleti geniş topraklara sahip olduğu için bir sürü farklı din için önemli yerleri de içermekteydi. Kanuni Sultan Süleyman döneminde, bu yerler Katoliklere verilmişti. Rus Çarı I. Nikola ise Doğu Hıristiyanlığı ve Ortodoks Hristiyanlığı savunarak bu yerlerin katoliklere ait olmasını bir sorun olarak göstermiş, Osmanlı Devleti içinde bir çatışma başlamıştır. Beytüllahim Mağarası, Beytüllahim Kilisesi, Kamame Kilisesi ve Kutsal Mezar Kilisesi gibi Hristiyanlık tarihinde önemli yerler için Katolikler ve Ortodokslar arasında bir çatışma vardır. Rus Çarı I. Nikola ise bu Kutsal Yerler Sorunu’nu savaş için bir sebep olarak göstererek Ortodoks ve Doğu Hıristiyanlığını savunur.

Yani, farklı kültür ve dinleri bir arada bulunduran Osmanlı Devleti, Katolik ve Ortodoksları da bulundurmaktadır. Kutsal yerler için bu iki mezhep arasında bir kavga vardır. Bu durum, Rus Çarı I. Nikolay tarafından savaş nedeni olarak kullanılmıştır. Zaten zayıf konumda olan Osmanlı Devleti, dış güçler tarafından saldırı altına gelmiştir.

Osmanlı Devleti içinde bir sürü millet bulundurmaktadır. Bu nedenle ortaya atılan milliyetçilik akımı, içinde bulundurduğu farklı halkların Osmanlı Devleti’nden kopma isteğini oluşturmuştur. Yani milliyetçilik akımının başlaması ile Osmanlı Devleti’nin parçalanmıştır. Milliyetçilik sorunları ile birçok çok uluslu devlet yıkılmış ve dağılmıştır. Rusya, Doğu’da bir Ermeni Devlet’i kurmaya çalışır ve ulusçuluk akımından faydalanır. Berlin Antlaşması ile Ermeni Devleti’nin kurumu için çalışmalar başlar. Bu noktada arası bozuk olan Osmanlı Devleti ve Ermeniler, günümüzde hala iyi anlaşamaz. Bazı devletler Osmanlı Devleti’nde Ermenilerin katledildiğini savunarak günümüzde de bunu Türkiye’nin karşısına koyar.

Türkiye ise Ermenilerin katledilmediğini savunur. Uluslararası ilişkilerde Ermeni soykırımı Türkiye’yi zor bir duruma sokar. Ancak bu noktada hangi tarafın haklı olduğu kanıtlanamaz ve hala tartışılır. Bu olayı incelerken baktığımız kaynaklar farklı tarafları savunmaktadır. Bazı kaynaklar karşılıklı bir savaşı, bazıları Ermenilerin katledildiğini ve Türkiye’nin bunun üstünü örtmeye çalıştığını, bazıları ise Türkiye’nin bu noktada masum olduğunu ve uluslararası ilişkilerde güçsüzleştirilmesi için ona bu iftiranın atıldığını savunur. Bu mesele o günden bu güne çözümlenememiştir ve katliamın olup olmadığı tartışılır.

Kısaca milliyetçilik ve Rusya’nın desteği ile Ermeni Devleti kurulması fikri ortaya atılır. Berlin Antlaşması ile bu durum yürürlüğe konur. Bazı kaynaklara göre Osmanlı Devleti altında yaşayan Ermeni halkı hallerinden mutludur ve milliyetçilik fikri atılana kadar sorunsuz yaşamıştır, bazılarına göre ise kültürleri bastırılmıştır ve özgür yaşayamamışlardır. Bu durumun farklı perspektiflerden kaynaklarının farklı bilgiler vermesinden dolayı nesnel bir sonuç yoktur. Türkiye katliamı reddederken bazı ülkeler bunun gerçekliğini savunur. Bu Türkiye’ye kötü bir imaj verir.

Osmanlı Devleti i​çin Ortadoğu bölgesi çok önemli bir noktadır. Ortadoğu’yu fethetmek yönünde ilk adımları atan padişah Yavuz Sultan Selim Han’dır. Yavuz Sultan Selim Ortadoğu’daki zenginliğin farkına varmış ve bu zenginliği ele geçirmek yönünde çalışmıştır. Önceleri Bizans İmparatorluğu’nun kontrolünde olan Mısır sonrasında İslam İmparatorluğu tarafından işgal edilmiştir. İslam kısa sürede Mısır’a yayılır. İslam Halifeliğinin kontrolü altında olan Mısır Fatimiler, Memlükler ve Eyyubiler tarafından yönetilmiştir. 1517 yılında Yavuz Sultan Selim Han Memlük Sultanlığı ile Ridaniye Muharebesi’ne girer. Savaşın sonucunda Memlük Sultanlığı yıkılır, Mısır Osmanlı topraklarına dahil olur, Mısır Eyaleti kurulur ve halifelik Türklere geçer.

1789’da Fransız İhtilali’nin ortaya çıkmasıyla Avrupa ülkeleri Fransa’ya karşı cephe oluşturur. 1798 yılında Fransa Mısır topraklarına asker çıkarır ve burayı işgal eder. Bununla beraber uzun yıllar Rusya ile savaşmakta olan Osmanlı Devleti için tehdit kuzeyden Akdeniz’e geçer. Fransızların Mısır’ı işgal etmesi sonrası diğer Avrupalı devletler kendi çıkarları için Osmanlı Devleti’ne destek olur. Uzun zaman sonra 1882’de Mısır İngiltere tarafından işgal edilir. Mısır’ın tarihine bakıldığında Osmanlı Devleti ile Avrupalı devletler arasındaki rekabette önemli bir rolü olduğunu ve Osmanlı Devleti ile Avrupalı devletlerin Mısır toprakları üzerinde egemenlik kurmak istedikleri görülür. Bunun sebeplerinden biri Avrupalı devletler tarafından bolca zenginliği olan Ortadoğu’ya giriş kapısı olarak görülmesidir. Bir diğer sebep ise Mısır’ın Osmanlı Devleti’nin Ortadoğu’daki eli olmasıdır. Avrupalı devletler bu eli kesmek ve Ortadoğu’daki zenginliklere erişmek istemişlerdir.

Osmanlı Devleti’nin gerilemeye başlaması ile diğer devletler Osmanlı Devleti’nin sahip olduğu stratejik noktaları ele ge​çirme planları yapmaya başlamıştır. Osmanlı Devleti’ne en büyük sıkıntıları çektiren devletlerden bir tanesi Rusya’dır. Asırlarca gözünü Osmanlı topraklarına dikmiştir ve bu toprakları ele geçirmek uğruna birçok kez savaşa girmiştir. Bu toprakları ele geçirmek istemesindeki ana nedenler Akdeniz’de sıcak denizlere inmek ve Osmanlı himayesindeki Balkan devletlerini Panslavizm politikasıyla kendi hakimiyeti altında toplamaktır. Rusya’nın Osmanlı Devleti ile uzun yıllar boyunca uğruna mücadele ettiği stratejik noktalardan biri Kırım’dır. 1476 yılında Fatih Sultan Mehmet Kırım’ı fethetmiş ve Karadeniz’i Türk gölü haline getirmiştir. 1476 yılından 1774 yılına kadar Kırım Osmanlı Devleti’ne bağlı kalmıştır.

1774 Küçük Kaynarca Antlaşması‘nın imzalanmasıyla Kırım Hanlığı, Osmanlı Devleti’nin himayesinden çıkmış ve bağımsız hale gelmiştir. Rus Çariçesi II. Katerina Küçük Kaynarca Antlaşması hakkında “Rusya şimdiye kadar böyle bir anlaşma yapmadı.” sözlerini söylemiştir. Kırım Hanlığı’nın bağımsızlaştırılması Rusların burayı işgal etmek için yaptığı planın ilk adımıdır. 1778 yılında Ruslar Kırım’a girer. 1781 yılında o dönemin hanı Şahin Giray’a karşı büyük bir ayaklanma çıkar. Ayaklanmanın sonucunda 1783’te Rus Çariçesi II. Katerina Kırım’ın Rus vilayeti haline geldiğini ilan eder. Kırım için Osmanlı Devleti ile Rus Çarlığı’nın yıllar boyunca mücadele ettiği görülür. Bunun sebeplerinden biri Kırım’ın stratejik açıdan önemli konumudur. Bir diğer sebebin ise Osmanlı Devleti’nin Karadeniz üzerindeki hakimiyetine son vermek olduğu söylenebilir.

18. ve 19. yüzyıllarda Osmanlı-Rus ilişkisi doruk noktaya ulaşmıştır. Bu dönemde iki devlet sürekli olarak savaş ve mücadele i​çerisinde yer almıştır. 18. yüzyılda Osmanlı Devleti ile Rusya arasında dört büyük savaş yaşanmıştır. Bunlar Prut Savaşı olarak da bilinen 1710-1711 Osmanlı-Rus Savaşı, 1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı, 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı ve 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı’dır. Rusya daha önce Osmanlı Devleti ile yaptığı savaşlarda kaybettiği toprakları geri almak için Prut Savaşı olarak da bilinen 1710-1711 Osmanlı-Rus Savaş’ını başlatmıştır. Savaş sırasında Osmanlı ordusu Rus birliklerini çember içine alır ve onlara kurtuluş imkanı bırakmaz.

Bunun sonucunda Çariçe I. Katerina Osmanlı Devleti’ne barış teklif eder. Rusların mağlubiyetiyle biten bu savaşın sonucunda Prut Antlaşması imzalanır. Bu antlaşmayla Ruslar Azak Kalesi’ni kaybeder ve Karadeniz çevresinden uzaklaştırılır. Daha sonra 1735 yılında 1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı başlar. Savaşın nedeni Rus Çarlığının Karadeniz sahillerini ele geçirerek sıcak sulara inme planıdır. Savaşın sonucunda 1739 yılında Niş Antlaşması imzalanır. Antlaşmada Rusların Kırım’dan çekilmesi ve Karadeniz’de savaş veya ticaret gemisi bulundurmamaları maddeleri bulunur. Sonra 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı çıkar. Bu savaş Osmanlı Devleti’nin yenilgisi ile sonuçlanır. Savaşın sonucunda Osmanlı Devleti ile Rusya arasında Küçük Kaynarca Antlaşması imzalanır. Küçük Kaynarca Antlaşması ile Ruslar Karadeniz sahillerine yerleşir ve Rus gemileri Akdeniz ve Karadeniz’de ticari faaliyetlere başlar. Bu antlaşmayla Kırım’ın bağımsızlaştırılması kararlaştırılır. Bu karar sonraki yıllarda Rusya’nın Kırım’ı işgal etmek için yaptığı planın ilk adımıdır.

Osmanlı Devleti’nin Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla kaybettiği toprakları geri almak istemesiyle 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı ortaya çıkar. Bu savaşı Osmanlı Devleti’nin yenilgisiyle sonuçlanır ve Rus donanmasının Karadeniz’deki gücü artar. 19. yüzyılda dört büyük savaş daha yaşanmıştır. Bunlar 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı, 1853-1856 Osmanlı-Rus Savaşı ve 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’dır. 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı Osmanlı Devleti’nin yenilgisi ile sonuçlanır ve sonucunda Bükreş Antlaşması imzalanır. Bu savaşta Rusya büyük askeri başarılar kazanmasına rağmen Fransız tehdidiyle fazla toprak kazanamamıştır. 1828 yılında 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı çıkar.

Bu savaşın sonucunda Osmanlı Devleti mağlup olur ve Edirne Antlaşmasını imzalar. Antlaşmanın sonucunda Yunanistan bağımsızlığını kazanır ve Osmanlı toprak kaybı verir. 1853 yılında Kırım Savaşı olarak da bilinen 1853-1856 Osmanlı-Rus Savaşı çıkar. Bu savaş Osmanlı Devleti’nin zaferi ile sonuçlanır ancak savaştan çok büyük zarar ile çıkar. Savaşın sonucunda imzalanan Paris Antlaşmasıyla Rusya tarafından bozulan güç dengesi tekrar kurulmuştur. 1877-1878 yılları arası yaşanan 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı 93 Harbi olarak da geçer. Bu savaşta Osmanlı Devleti ezici bir yenilgi alır. Rus birlikleri İstanbul’a kadar ilerler ve çevredeki toprakları işgal eder. Çaresiz durumdaki Osmanlı Devleti ateşkes teklif eder. Savaşın sonucunda imzalanan Ayastefanos Antlaşmasıyla Karadağ, Sırbistan ve Romanya bağımsız hale gelmiştir. Osmanlı büyük toprak kayıpları yaşar.

Genel olarak 18. ve 19. yüzyıllarda Osmanlı Devleti ile Rusya arasında gerçekleşen savaşların Rusya açısından verimli ekonomik ve siyasi kazanımlara sebep olduğu söylenebilir. Ekonomik kazançlar Rusya’nın kazandığı savaşlardan toprak ve altın olarak tazminat alması, Karadeniz ve boğazlarda ticari haklar elde etmesidir. Siyasi kazançlar ise Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışabilme hakkı elde etmesi, stratejik noktaları ele geçirmesi ve dünyadaki itibarını arttırmasıdır.

1829 yılında Rusya ile yapılan savaş sonrası Edirne Antlaşması imzalanmıştır. Bu sıralarda Mısır Valisi Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklanır. Zor durumda kalan Osmanlı Devleti isyanın bastırılmasında Rusya’nın desteğini ister. Bunun üzerine Rusya İstanbul’u korumak i​çin otuz bin kişilik askeri birlik gönderilir. Mısır, Osmanlı Devleti ile anlaşmaya sıcak bakmayınca Rusya Mısır’a baskı uygular. Bunun sonucunda 14 Mayıs 1833’te toprak kayıplarına neden olan Kütahya Antlaşması imzalanır. Osmanlı Devleti Mısır’la barışmış olmasına rağmen güvende hissetmez ve bunun üzerine Rusya ile 8 Temmuz 1833’te Hünkâr İskelesi Antlaşmasını imzalar. Antlaşmada Edirne Antlaşması ile bu antlaşmada yer alan maddelerin onaylandığı belirtilir.

Aynı zamanda eğer iki devletten biri saldırıya uğrarsa diğer devletin ona yardım birlikleri göndereceği, bu birliklerin sayısının iki devlet arasında kararlaştırılacağı ve yardım isteyen tarafın yardıma gelen tarafın bütün masraflarını karşılayacağı yazmaktadır. Bunların yanı sıra bir savaş durumunda boğazlar sadece Rus donanmasına açık olacaktır. Fransızlar ve İngilizler bu antlaşmanın imzalandığını öğrendikten sonra bunu onaylamamış ve protesto etmişlerdir. Avusturya, antlaşmanın sakıncalarıyla ilgili olarak Çar I. Nikolay ile görüşmüştür. Çar I. Nikolay antlaşmayı bozmayacağını, fakat şartları yerine getirmeyeceğini söylemiştir ve Avusturya ile 18 Eylül’de Munchergratz Antlaşması’nı yapmıştır. Avrupalı devletlerinden İngiltere ve Fransa’nın Hünkâr İskelesi Antlaşması’na tepki göstermelerinin sebebi bu ülkelerin Doğu Akdeniz üzerinde planladıkları çıkarlarının tehlikeye düşmüş olmasıdır.

Ölçme ve Değerlendirme Bölümü Soruları

11. sınıf tarih ders kitabının üçüncü ünitesi olan Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914) ünitesinin Ölçme ve Değerlendirme bölümünde yer alan tüm soruları yanıtladık.

A Bölüm Cevapları

Aşağıdaki İfadeleri Birer Cümleyle Açıklayınız.

Fransız ordusunun yenilgisinin ardından toplanmış olan kongreye verilen isimdir.

Osmanlı’nın Avrupa’daki karışıklıklardan faydalandığı ve varlığını sürdürdüğü politikadır.

Osmanlı ve Rusya arasında yapılan bir savaştır.

B Bölüm Cevapları

Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

Küçük Kaynarca Antlaşması ile.

Sömürgesinin güvenliğini sağlamak en büyük amacıdır.

Osmanlı’nın içindeki sorunlar doğal olarak hakimiyeti zayıflatmış ve bazı toprakların bütünlüğü sağlanamamıştır.

Rus tehlikesi atlatılması üzerine kabul edilmiştir.

Tüm Balkanlar.

C Bölüm Cevapları

Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.

1. C 2.C 3.E 4.A 5.D 6.B 7.D 8.E 9.E

Ç Bölüm Cevapları

Aşağıdaki soruları “Kahraman Nene Hatun, 93 Harbi’nde” başlıklı metinden hareketle cevaplayınız.

Rumi takvime göre 1293 yılıdır.

Nankörlük yapmamak, iyiliğin kıymetini bilmek.

Halkın vatana olan sevgisinin en büyük örneklerinden biridir.

Kara Fatma örnek verilebilir.

Cesaret en belirgin kahraman özelliklerindendir.

Aşağıdaki soruları “Sinop Baskını” başlıklı metinden hareketle cevaplayınız.

Rusların sıcak denizlere inme politikası bu durumu oldukça olağan karşılamaya müsait hale getirmiştir.

Preveze Deniz Savaşı buna örnek olarak verilebilir.

Bir geminin ne kadar yük taşıyacağı tonaj ile ifade edilir.

İbn-i Sina ile ilgili tasarlamak isterdim. Çalışmaları ilgimi çekiyor.

Hazırlanmaktadır…

Konferans tarzı etkinlikler düzenlenebilir.

Aşağıdaki soruları “Balkan Acıları” başlıklı metinden hareketle cevaplayınız.

Sultan I. Murat Hüdavendigar.

Yaşanılan üzüntünün büyüklüğünden bahsedilmektedir.

Vatanı için o yaşta dahi savaşmak istemektedir.

Tarih tam anlamıyla bilinmemekte ve üstelik araştırılmamaktadır.

Hüdavendigar Allah’ın sevdiği kulu anlamına gelir ve Allah sevdiğini yanına erken alır düşüncesi ile kişinin daha çok yaşaması istenmektedir.

Uzaklaştırıldık evimizden
Bir parçamızı bıraktık kalbimizden
Yalnız kalmaya hazırdık
Ama ayrılamadık sevgimizden

Not: 11. sınıf tarih ders kitabı cevaplarının tamamı için 11. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları – Tüm Üniteler başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Soru Sor: 11. Sınıf Tarih Ders Kitabı içinde yer alan diğer soruları [email protected]e-posta adresini kullanarak bize iletebilirsiniz. Sorularınızı bize gönderin Ders: Tarih Ekibi sizin için yanıtlasın!

Yazı kaynağı : derstarih.com

11. Sınıf Tarih Ders Kitabı 3. Ünite Cevapları | Tarih Yolu

Merhaba değerli öğrencilerimiz, bu yazımızda “11. Sınıf Tarih Dersi MEB Yayıncılık 3. Ünite Ders Kitap Cevaplarını” paylaşacağız. Tarih ders kitabımızda 3. ünitemizin adı, “Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi”. Sizlerden isteğimiz öğrenmede kalıcılığı sağlamak için soruların cevaplarını önce kendiniz cevaplayın sonra araştırın, araştırmalarınız sonucu bulduklarınızı karşılaştırın ve anlayarak yazıya geçirin. Unutmayın buradan ya da herhangi bir yazıdan olduğu gibi alıp yazmak kalıcı öğrenmeyi sağlamaz.

11.Sınıf Tarih Ders Kitabı 3. Ünite Cevapları tarih öğretmenimiz tarafından özenle hazırlanmıştır.

11.Sınıf MEB Yayınları Tarih Ders Kitabı 3. Ünite Cevaplarını aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz.

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 90

Kavramlar

Hazırlık Çalışmaları

Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyıldan itibaren Avrupalı devletlere karşı güç kaybetmesinin sebepleri nelerdir?

– Osmanlı Devleti’ne sınırı olan veya çıkarları çatışan Avrupa devletlerinin Osmanlı Devleti’ne karşı ittifaklar kurması,

– Avrupa’da hızla yayılan milliyetçilik akımının etkisiyle, Osmanlı Devleti bünyesinde yüzyıllarca barış ve huzur içerisinde yaşayan halkların Avrupalı devletlerin de kışkırtmaları ile isyan etmeleri, çok uluslu devlet yapısına sahip olan Osmanlı Devleti’nden ayrılmaları,

– Bilim ve teknik alanında yaşanan gelişmelerin gerisinde kalınması,

– Makine sayesinde günden güne güçlenip büyüyen Avrupalı devletler, ucuz hammadde için sömürge, mamul maddeleri içinde pazar arayan dünya lideri ülkeler haline gelirken bu yeniliklere ayak uyduramayan ve sürekli toprak kaybeden Osmanlı Devleti’nin ekonomik olarak hammadde ve pazar kaynağı, siyasî olarak da “ Hasta Adam ” şeklinde değerlendirilmesi,

– Coğrafî Keşifler sonunda  İpek ve Baharat Yollarının öneminin azalmasının ekonomiyi olumsuz etkilemesi,

– Osmanlı Devleti’nin güçlü olduğu dönemlerde ticaret hayatına canlılık kazandırmak amacıyla uygulamaya konulan kapitülasyonların, devletin zayıflamasıyla birlikte ekonomisini çökertmek için Avrupalı devletler tarafından araç haline getirilmesi,

– Kapitülasyonların yanı sıra Osmanlı Devleti’nin 1854 yılında Kırım Savaşı sırasında İngiltere başta olmak üzere Avrupalı devletlerden borç alması, ödenemeyen borçların faizlerinin ekonomiye olumsuz etkileri,

– Sanayi Devriminin Avrupa’ya getirdiği ekonomik üstünlüğün, kısa sürede askeri ve siyasi üstünlüğü de beraberinde getirmesi,

– Askerî alan başta olmak üzere yapılan ıslahatların yeterli olmaması.

Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’ne yönelik politikalarında Şark Meselesi’nin etkileri nelerdir?

Zayıflayan Osmanlı Devleti, üç kıtada sahip olduğu geniş topraklarıyla Rusya ve Avusturya ile denizaşırı sömürge imparatorlukları kuran İngiltere ve Fransa’nın yanı sıra, siyasî birliğini geç tamamlayan Almanya ve İtalya’nın da ilgisini çekmiştir. Avrupalı devletler, Osmanlı Devleti’ni başta Avrupa’dan, sonrasında da Anadolu’dan atarak bütün topraklarını paylaşmak istemişlerdir. Bunun için de Osmanlı Devleti üzerinde siyasi ve ekonomik baskı kurmuş, gayrimüslim Osmanlı halklarının durumları istismar edilmiş ve bağımsız devlet kurma fikriyle kışkırtılarak isyanları desteklenmiştir.

XVIII. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yaşanan mücadelenin sebepleri nelerdir?

XVIII. yüzyılın başların dan itibaren Rusya’yı Avrupa ülkeleriyle boy ölçüşecek bir seviyeye taşımak, dünya hâkimiyetinde söz sahibi yapmak isteyen çar ı. Petronun sıcak denizlere inme” hedefinin hayata geçirme politikasını uygulaması ve bu süreçte Avrupa ve Asya’da toprakları bulunan ve önemli su geçitlerine sahip olan Osmanlı Devleti’ni Rusya’nın rakibi olarak görmesi.

Ayrıca Balkanlarda nüfuzunu genişletmek için de milliyetçilik akımından faydalanarak Panslavizm politikasını uygulamasıdır.

Bu politikalarla Rusya, XVIII. yüzyıldan itibaren gerek Karadeniz’de gerekse Balkanlarda Osmanlı Devleti ile sürekli mücadele hâlinde olmuştur. Rusya, hedeflediği politikalar doğrultusunda gerçekleştirdiği mücadelelerle Osmanlı Devleti aleyhinde kazanımlar sağlamıştır.

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 91

Uyvar önünde bir Türk gibi kuvvetli” sözü düşünüldüğünde Osmanlı’nın XVII. yüzyıldaki siyasi gücü hakkında neler söylenebilir?

Osmanlıların bütün zor şartlara rağmen en küçük bir yılgınlık göstermeden büyük bir azim ve sebatla otuz sekizinci günde kaleyi fethetmeleri “Uyvar önünde bir Türk gibi kuvvetli” deyimini tarihe mal etmiştir. Bu söz, zorlu bir iş karşısında geri çekilmemeyi, mücadele etmeyi ifade etmektedir.

Osmanlı Devleti, XVII. yy da en geniş sınırlarına ulaşmasına karşın, bu yüzyılda güç kaybetmiş , devlet düzeninde bozulmalar yaşanmıştır.

Bir taraftan iç sorunlar, diğer taraftan uzun süren savaşlar ve aldığı yenilgiler, devleti askeri ve ekonomik açıdan zor durumda bırakmıştır.

Ticaret yollarının yön değiştirmesi, tarımsal üretimin azalması, paranın değerinin düşmesi ve daha birçok nedenden dolayı Osmanlı ekonomisi olumsuz yönde etkilenmiştir.  

Ancak, içerde ve dışarda yaşanan tüm bu olumsuzluklara rağmen Osmanlı Devleti aldığı tedbirlerle düştüğü bu güç durumdan kurtulmaya çalışmış, duraklama döneminde olmasına rağmen fetih politikasından vazgeçmemiştir.

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 94

Osmanlı Devleti’nin, XVIII. yüzyıldan itibaren diplomasiye yönelmesinin nedenleri nelerdir?

Osmanlı Devleti’nin değişen güç dengeleri karşısında izlemiş olduğu yalnızlık politikasını yeni duruma göre değiştirmesini zorunlu kılmış, varlığını sürdürmek ve karşı karşıya kaldığı askerî, ekonomik ve siyasî sorunlarını çözebilmek için bu politikasını terk etmek zorunda bırakmış, bu durumlar rakipleri ile önce ittifaklar kurmaya sonrada denge politikası izlemeye mecbur etmiştir.

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 95

Ticaretle uğraşan Avrupalı güçlerin, Osmanlı Devleti’ne yardım etme nedenleri neler olabilir?

Osmanlı Devleti’nin “ham madde kaynağı” ve “tüketim pazarı” olarak görülmesinden dolayı Avrupa’nın tacir ülkeleri çıkarları doğrultusunda Osmanlı Devleti’nin yardımına koşmuşlardır.

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 96

Şark Meselesi kapsamında Avrupalı devletlerin, Orta Doğu’ya yönelik politikaları nelerdir?

Orta Doğu XIX. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin zayıflamasıyla başta İngiltere, Fransa, Rusya sonra da Almanya ve İtalya’nın etkin olmaya çalıştıkları bir alan hâline geldi.

Rusya’nın Osmanlı topraklarında yayılma eğilimine karşılık İngiltere ve Fransa, XIX. yüzyılın son çeyreğine kadar Osmanlı Devleti’nin yıkılmasını önlemeye çalışarak denge siyaseti izlediler.

İngiltere bu sayede sömürgelerine giden yolların güvenliğini sağladı ve Osmanlı topraklarını açık pazar olarak kullanıp menfaatlerini gözetti.

Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nda İttifak Devletleri içinde yer alıp savaş sonunda yıkılması Orta Doğu’da otorite boşluğuna yol açtı.

Dönemin en güçlü devleti İngiltere, Fransa’yla stratejisini Orta Doğu’yu kontrol altına alma üzerine geliştirdi. XX. yüzyılın başlarında Orta Doğu’nun politik taksimi; etnik yapı ve mezhep üzerinden değil sömürgecilere destek veren kabileler üzerinden yapıldı. Osmanlı Devleti’nin Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da hâkimiyetini kaybetmesiyle İngiltere, Fransa ve İtalya; Orta Doğu’da modern sömürgecilik olan mandacılık sayesinde ekonomik çıkarlar elde etti.

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 99

Sultan II. Mahmud’un, Tepedelenli Ali Paşa’yı azletme nedenleri neler olabilir?

Kısa zamanda rakiplerini ortadan kaldırarak Yunanistan’ın büyük bir kısmına ve güney Arnavutluk’a hâkim olması ve yarı özerk bir yönetim kurması 

Nüfuzunu artırması

Avrupa ülkeleri ile çıkarlarına göre doğrudan ilişkiler kurması

II. Mahmud’un merkezî otoritenin sağlanması amacıyla mahallî güçleri ortadan kaldırmayı hedefleyen siyasetinin gereği olarak Ali Paşa’nın ortadan kaldırılmasını kaçınılmaz duruma getirmekteydi.

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 100

Kutsal Yerler Sorunu’nun, Osmanlı dış siyasetine etkileri nelerdir?

Rusya, “Sıcak denizlere inme” ve “Boğazları kontrol altına alma” hedefiyle kendisini bütün Ortodoksların hamisi olarak görmüş, Rus Çarı I. Nikola, “Kutsal Yerler” meselesinin bir an önce çözüme kavuşturulmasını bahane ederek Ortodokslar üzerinde hakimiyetini kabul ettirmek için bu durumu kullanmıştır. 

Asıl mücadele “Katolik” ve “Ortodoks” mezhepleriyle, bu mezheplerin hamileri olduklarını ileri süren Fransa ve Rusya arasında olmakla beraber konunun Avrupa siyaseti bakımından sahip olduğu önem dolayısıyla İngiltere ve Prusya gibi “Protestan” devletler de Osmanlı Devleti’nin içişlerine müdahale edebilmek için bu durumu kullanmıştır. 

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 105

Berlin Antlaşması’yla ortaya çıkan Ermeni Meselesi’nin günümüz siyasi ilişkilerine etkileri nelerdir?

Osmanlı Devleti’ni parçalama projeleri çerçevesinde sunî olarak ortaya çıkarılan Ermeni Meselesi, meselenin ortaya çıkmasında ve Ermeni teröründe Ermeni Komiteleri kadar Rusya başta olmak üzere Avrupalı devletler etkin rol oynamışlar, isyana hazır hale getirilen Ermeniler, devamlı silâhlandırılarak, devletimizin ve milletimizin zor anlarında harekete geçirilmişlerdir. Bu isyanlarda, masum Türkler, Ermeni komitecileri tarafından katledildiği halde dünya kamuoyunda olaylar tersyüz edilerek aktarılmakta, tüm belge ve bilgilere rağmen, sözde soykırım iddialarıyla devletimiz alayhinde kamuoyu oluşturularak hem devletimiz, hem milletimiz mahkum edilmeye çalışılmaktadır. 

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 108

Osmanlı Devleti’yle Avrupalı devletler arasındaki rekabette Mısır’ın önemi nedir?

Fransa, İngiltere ile giriştiği rekabette 1798’de İngiliz güçlerini Hindistan’da yok etmeyi amaçlamış ve bunun için önce Mısır’ın işgal planını yürürlüğe koymuştur. Mısır’ı alarak Süveyş Kanalı üzerinden Hindistan’a ticaret yapmayı hedefleyen Fransa, Yedi Yıl Savaşlarıyla kaybettiği sömürgeleri de Mısır’ı işgal ederek telafi etmek istemiştir.

Fransızların Mısır’ı işgal etmesinden farklı sebeplerle kaygı duyan Avusturya da İngiltere’nin yanında savaşa girmiştir.

Osmanlı Devleti, İngiltere ve Rusya’nın desteğini alarak Fransa’ya 1798’de savaş ilan etmiştir.

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 110

Osmanlı Devleti’yle Rusya arasındaki rekabette, Kırım’ın önemi nedir?

Kırım, sıcak denizlere ulaşmak isteyen Rusya’nın Karadeniz’e açılan kapısı durumundaydı. Özellikle Sivastopol Limanı, Moskova’nın Karadeniz üzerinden Akdeniz ve ötesinde hakimiyet kurma arzusunun sembolü olarak görülümekteydi. 

Sıcak denizlere inmek isteyen Rusya, doğal olarak bu politikanın önünde engel olarak Osmanlı Devleti’ni görmüştür. Bu nedenle iki devlet arasında uzun yıllar sürecek bir rekabet yaşanmıştır.

XVIII ve XIX. yüzyıllarda Osmanlı ile Rusya arasında imzalanan antlaşmalarda, Rusya’nın ekonomik ve siyasi kazanımları nelerdir?

Küçük Kaynarca Antlaşması ile Ruslar; Ortodoksların koruyuculuğunu üstlenmiş, ilk kez kapitülasyonlardan faydalanmaya başlamış, savaş tazminatı almışlardır.

Yaş Antlaşması ile; Kırım’ın Ruslara geçtiği kabul edildi.

Edirne Antlaşması ile; Rus ticaret gemilerine boğazlardan geçiş hakkı tanınmış, bu gemiler boğazlardan geçebilmişlerdir. Ancak;  Osmanlı Devleti’nin Rusya’ya vermiş olduğu savaş tazminatı ekonomik yönden Osmanlı’yı oldukça zor duruma düşürmüştür.

Ayastefanos Antlaşması ile birlikte Rusya, Balkanlar’da egemen bir hale gelmiştir.

Berlin Antlaşması ile Sırbistan, Romanya ve Karadağ’ın bağımsız olması Panslavizm politikasının bir adım daha başarıya ulaşması olarak değerlendirilebilir.

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 111

Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’yle Rusya arasında imzalanan Hünkâr İskelesi Antlaşması’na tepki göstermesinin sebepleri nelerdir?

Hünkâr İskelesi Antlaşması’na göre; 

– Rusya bir saldırıya uğrarsa Osmanlı boğazları kapatacak,

– Osmanlı bir saldırıya uğrarsa Ruslar asker ve donanma gönderecek, ancak masrafları Osmanlı ödeyecek

olması ile Rusya, Boğazlardan gelecek bir tehlikeye karşı korunmuş ve Boğazların kontrolünde söz sahibi olmuştur. Antlaşma ile Rusya, sıcak denizlere ulaşma amacına bir adım daha yaklaşmıştır. Bu yüzden Avrupa devletleri, Hünkâr İskelesi Antlaşması’nı büyük bir tepkiyle karşılamıştır.

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 116

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914) – Ölçme ve Değerlendirme Soruları

Aşağıdaki ifadeleri birer cümleyle açıklayınız.

Viyana Kongresi – Denge Politikası – 93 Harbi

Viyana Kongresi:

Napolyon savaşları yüzünden bozulan Avrupa’nın siyasal durumunu düzeltmek ve Avrupa’nın gelecekte alacağı durumu belirtmek ve saptamak amacıyla Rusya, Avusturya ve Prusya’nın öncülüğünde İngiltere’nin de katılımıyla 1815 yılında Viyana’da düzenlenen kongredir. Kongrede milliyetçilik ve özgürlük akımlarını önleyebilmek için bütün kralların bu akımlar karşısında dayanışma ve fiilî yardımlaşmalarını öngören Metternich (Meternik) sistemi kurulmuştur.

Denge Politikası:

Osmanlı Devleti’nin dış siyasetinde, Napoleon’un 1798 Mısır Seferi’yle başlayan ve XIX. yüzyıl boyunca sürdürülen politika. Osmanlı’nın giderek zayıflaması sonucunda ortaya çıkan denge politikası ile devlet, varlığını sürdürmek istemiştir. Bu politika ile Osmanlı Devleti, Avrupa’nın büyük devletleri arasındaki çıkar çatışmalarından yararlanmıştır. Bunun için Rusya’ya karşı İngiltere, Fransa’ya karşı Rusya; İngiltere, Fransa ve Rusya üçlüsüne karşı ise Almanya denge unsuru olarak kullanılmıştır.

93 Harbi:

Rusya, 1877’de Osmanlı Devleti’ne karşı savaş ilan etmiş, Rûmî takvime göre 1293 yılına rastladığı için bu savaşa 93 Harbi  denmiştir. Bu savaşta Yunanistan, Osmanlı Devleti’ne düşmanca bir tavır takınmış; Romanya, Sırbistan ve Karadağ prenslikleri de isyan ederek Rusya’nın yanında yer almıştır. 93 Harbi’nde Osmanlılar, Kafkasya ve Tuna olmak üzere iki cephede savaşmak zorunda kalmış, mağlup olmasıyla Balkanlar üzerindeki hakimiyetini kaybetmiştir.

Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914) – Ölçme ve Değerlendirme – B

Osmanlı Devleti Kırım’ı hangi antlaşmayla kaybetmiştir?

21 Temmuz 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım’ın Osmanlı Devleti’yle olan bağlılığına son verilmiş, Kırım’ı müstakil bir hanlık hâline getirilmiş ve böylece Kırım, Osmanlı Devleti’nin himayesinden çıkmıştır.

10 Ocak 1792 Yaş Antlaşması ile de Kırım’ın Rusya’ya ait olduğu kabul edilmiştir.

Fransızların, Mısır’ı işgali karşısında Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’ni savunma amaçları nelerdir?

Rusya, Campo Formio Anlaşmasıyla Yediada ve Arnavutluk’ta toprak kazanan Fransa’nın Balkanlar’da kendi nüfuzunu sarsıcı adımlar atmasından endişelenerek Osmanlı Devleti ile yakınlaşmaya çalışmıştı.

Fransa, “Akdeniz’de egemen olmak istemenin dışında, İngiltere’nin Hindistan’daki sömürgelerini ele geçirme planları da yapmaktaydı. Mısır’ı alarak Süveyş Kanalı üzerinden Hindistan’a ticaret yapmayı hedefleyen Fransa’nın bu hamlesi İngiltere’nin Osmanlı Devleti’nin yanında yer almasını sağlamıştır.

Fransızların Mısır’ı işgal etmesinden milliyetçilik akımının kendi topraklarında yayılmasından kaygı duyan Avusturya da İngiltere’nin yanında savaşa girmiştir.

Mehmet Ali Paşa İsyanı’nın, Osmanlı dış siyasetine etkileri nelerdir?

Osmanlı Devleti’nin, bir valisinin ayaklanmasını bastıramayacağını anlaması üzerine Avrupa devletlerinin yardımını istenmiştir. Aslında, İstanbul’un ve belki de imparatorluğun Mehmet Ali Paşa’nın güçlü yönetimi altına girme ihtimali, bölgede çıkarı olan Avrupa devletlerini zaten harekete geçirmişti. Bu gelişmeyle birlikte, olay, padişah ve valisi arasındaki bir iç sorun olmaktan çıkarak, uluslararası büyük bir sorun haline geldi.

Osmanlı Devleti’nin Paris Antlaşması’nda Avrupa devleti olarak kabul edilmesinin nedenleri nelerdir?

Avrupalı devletler kendi çıkarları doğrultusunda Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü gerekli gördükleri için böyle bir politika takip etmeye başlamıştır. Bu madde ile İngiltere ve Fransa, Rus tehdidine karşı, çıkarlarının tehlikeye girmesine seyirci kalmayacaklarını göstermişlerdir.

Balkan Savaşları sonucunda Osmanlı Devleti’nin kaybettiği yerler nerelerdir?

I. Balkan Savaşı sonunuda, 30 Mayıs 1913’te imzalanan Londra Antlaşması’yla;

• Midye-Enez hattı Osmanlı-Bulgar sınırı olmuştur.
• Trakya ve Edirne Bulgaristan’a bırakılmıştır.
• Güney Makedonya, Selanik ve Girit Yunanistan’a verilmiştir.
• Sırbistan, Kuzey ve Orta Makedonya’yı almıştır.
• Silistre ise Romanya’ya bırakılmıştır.

II. Balkan Savaşı sonunda 1913’te imzalanan Atina Antlaşması’na göre; Osmanlı Devleti, Girit’in Yunanistan’a ait olduğunu resmen kabul etmiştir.

Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914) – Ölçme ve Değerlendirme – C

Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.

1-) Osmanlı Devleti’nin XIX. yüzyıl boyunca Denge Politikası takip etmesinde;
I. varlığını sürdürmek istemesi,
II. Avrupa devletleri arasındaki çıkar çatışmalarından yararlanması,
III. kaybedilen toprakları geri alma düşüncesi
durumlarından hangileri etkili olmuştur?

A) Yalnız I

B) Yalnız II

C) I ve II

D) II ve III

E) I, II ve III 

2-) Osmanlı Devleti’nde Meşrutiyet’in 1908’de ikinci defa ilan edilmesinde aşağıdakilerden hangisi etkili olmamıştır?

A) Reval Görüşmeleri

B) Balkan topraklarını elde tutma amacı

C) Padişahın gücünü artırma düşüncesi

D) Avrupa devletlerinin iç işlerine karışmasını önleme

E) İttihat Terakki Cemiyetinin etkisi

3-) Paris Barış Konferansı’nda alınan karara göre, Karadeniz bütün devletlerin ticaret gemilerine açık fakat savaş gemilerine kapalı olacaktır. Ayrıca Karadeniz kıyılarında hiçbir tersane bulunmayacaktır.
Buna göre;
I. Balkanlarda Rus nüfuzunun engellenmek istendiği,
II. Osmanlı Devleti’nin Rusya ile birlikte yenik sayıldığı,
III. Avrupalı devletlerin kendi çıkarlarını korumaya çalıştıkları
durumlarından hangileri söylenebilir?

A) Yalnız I

B) Yalnız II

C) I ve II

D) II ve III

E) I, II ve III 

4-) 1815 Viyana Kongresi ile Avrupa’da oluşturulan devletlerarası denge hangi devletlerin siyasi birliklerini sağlamasıyla bozulmuştur?

A) İtalya-Almanya

B) İtalya-Hollanda

C) Fransa-İtalya

D) Almanya-Portekiz

E) Almanya-Lehistan 

5-) 1821’de Mora İsyanının başlaması üzerine Osmanlı Devleti, isyanı bastırmak için Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa’dan yardım istemiştir. Osmanlı-Mısır kuvvetlerinin Yunan İsyanını bastırması üzerine İngiltere, Rusya ve Fransa 1827’de Mısır-Osmanlı donanmasını imha etmiştir.
Buna göre aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?

A) XIX. yüzyılda milliyetçilik isyanlarının yaşandığı

B) Osmanlı Devleti’nin otorite sağlamakta zorlandığı

C) Avrupalı devletlerin Osmanlı’nın iç işlerine karıştığı

D) Mora İsyanının, Boğazlar Sorununu başlattığı

E) 1815 Viyana Kongresi kararlarına uyulmadığı 

6-) 93 Harbi’nde yenilen Osmanlı Devleti, Rusya ile Ayastefanos Antlaşması’nı imzalamıştır. Avusturya ve İngiltere Almanya’yı da yanlarına alarak Rusya’nın lehine olan bu antlaşmaya karşı çıkmış ve yerine Berlin Antlaşması’nın imzalanmasını sağlamıştır.
Buna göre aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Ayastefanos Antlaşması’nın uygulanmadığı

B) Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünün korunduğu

C) Almanya’nın uluslararası alanda güç kazandığı

D) Osmanlı Devleti ile ilgili kararlarda Avrupalı devletlerin etkili olduğu

E) Rusya’nın Avrupalı devletlerle savaşı göze alamadığı 

7-) 1815 Viyana Kongresi ile Avrupa’nın siyasi haritasının yeniden düzenlenmesinde aşağıdaki devletlerin hangisi etkili olmamıştır?

A) Avusturya

B) Prusya

C) İngiltere

D) Fransa

E) Rusya

? I. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması  Karadeniz’in Osmanlı gölü olmaktan çıktığı,
II. 1792 Yaş Antlaşması  Kırım’ın Rusya’ya ait olduğu,
III. 1829 Edirne Antlaşması  Yunanistan’ın bağımsız olduğu,
IV. 1856 Paris Antlaşması  Osmanlı Devleti’nin Avrupa devleti sayıldığı,
V. 1878 Berlin Antlaşması  Bulgaristan’ın bağımsız olduğu
Yukarıda verilen antlaşmalardan hangisinin açıklaması yanlış verilmiştir?

A) I

B) II

C) III

D) IV

E) V 

9-) Şark Meselesi ile Osmanlı Devleti’nin bütün toprakları paylaşılmak istenmiştir.

Avrupalı devletler bu doğrultuda;
I. Osmanlı üzerinde siyasi ve ekonomik baskı kurma,
II. gayrimüslim halkların durumlarını istismar etme,
III. gayrimüslimlerin isyanlarını destekleme
politikalarından hangilerini uygulamıştır?

A) Yalnız I

B) Yalnız II

C) Yalnız III

D) I ve II

E) I, II ve III

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 118

Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914) – Ölçme ve Değerlendirme – Kahraman Nene Hatun, 93 Harbi’nde

1877 Osmanlı Rus Savaşı’nın 93 Harbi olarak adlandırılmasının gerekçesi nedir?

Rûmî takvime göre 1293 yılına rastladığı için bu savaşa 93 Harbi denmiştir.

Kıymet bilirlik ifadesi hangi anlamlara gelmektedir?

Değer bilmek, yapılanların kıymetini bilmek demektir.

Nene Hatun’un çocuğunu bırakıp halkın arasına mücadele için karışması hangi değerlerle ifade edilebilir?

– Vatan – millet sevgisi

– Dayanışma

 Özgürlük ve bağımsızlık

Tarihimizde Nene Hatun gibi destanlaşan diğer kadın kahramanlarımız kimlerdir?

Fatma Seher Erden (Kara Fatma), subay olan eşinin Sarıkamış’ta şehit olması üzerine Millî Mücadele’ye katıldı. Batı Cephesi’nde birçok yerde görev yaptı. Komuta ettiği müfrezesiyle I. ve II. İnönü, Sakarya ve Dumlupınar muharebelerinde yer aldı. Millî Mücadele sonunda üsteğmen rütbesini alarak emekli oldu. Ancak “Ben para için savaşmadım.” diyerek emekli maaşını kabul etmedi ve Kızılay’a bağışladı.

Diğer bir kahramanımız ise Kastamonu’nun Seydiler ilçesinden Şerife Bacı’ydı. İnebolu’dan Kastamonu’ya kağnıyla cephane taşırken soğuktan donarak şehit oldu. Şerife Bacı, yanında bulunan ince bir yorganı cephaneyi korumak için kullandı, bebeğini ise kağnıyı bulanlar kurtardı.

Halide Onbaşı (Halide Edip), İstanbul halkını işgallere karşı harekete geçirmek için mitingler düzenledi ve yaptığı konuşmalar ile halkın aydınlanmasında önemli bir rol üstlendi. Millî Mücadele’de Mustafa Kemal’in yanında görev yapan Halide Onbaşı, sivil olmasına rağmen rütbe alarak onbaşı sayıldı. Millî Mücadele Dönemi’nde Anadolu Ajansının kurulmasına yardım etti, ayrıca gazetecilik de yaptı.

Millî Mücadele’deki kadın şehitlerimizden bir diğeri ise Gördesli Makbule’ydi. Yunan birliklerinin Batı Anadolu Bölgesi’ni işgali ardından eşi Halil Efe’yle birlikte Kuvay-ı Millîye birliklerine 19 yaşında katıldı. Kocasıyla birlikte Gördes, Sungurlu, Akhisar bölgesinde Yunanlarla çarpıştı. Fakat Kocayayla bölgesinde Yunan birlikleriyle çıkan çatışma sonucu şehit oldu.

Çete Ayşe de Millî Mücadele’nin kadın kahramanlarındandı. “Bazı kadınların içinde bir pehlivan gizlidir. Kemer belindir, çizme ayağın, börk başındır. Madem ki burası bizim vatanımız, biz de bu vatanın olmalıyız.” sözleriyle Aydın ilinin kurtuluşu için bölge kadınlarını teşkilatlandırdı. Yunanlara karşı vermiş olduğu mücadele dilden dile dolaştı. Savaş bittikten sonra Çete Ayşe’ye Atatürk’ün önerisi ile TBMM tarafından İstiklal Madalyası verildi.

Osmaniye’nin Raziyeler köyünden olan Rahmiye Hanım kendi müfrezesiyle Fransızlara karşı savaştı. Asıl görevi düşmana karşı keşif yapmak, düşmanın yerini tespit etmek olup cephe gerisindeki düşmanın cephane ve mühimmatlarını ateşe vermekti. Bunun yanında Osmaniye’deki demir yolu tünelini patlatarak düşmanın cephane ikmalini engelledi. Çarpışma esnasında şehit olan Türk askerlerini sırtına alarak hızlı bir şekilde taşıdığı için “uçan” anlamına gelen “Tayyar” lakabını aldı.

Kastamonu’da doğan Gazi Halime Çavuş, cepheye gitmemesi konusunda ailesinin bütün ısrarına rağmen onları dinlemedi ve Millî Mücadele’ye katıldı. Halime Çavuş, uzun yıllar Halim Çavuş olarak bilindi. Cepheye giderken erkek gibi giyindi, saçını kestirdi ve kimseye kadın olduğunu söylemedi. Askerin arasında cephane taşıdı. Ancak düşmanla girilen çatışmada ayağı sakat kaldı. Bir gün İnebolu’dan cepheye erzak taşırken Mustafa Kemal Paşa’yla karşılaştı. Fakat karşılaştığı kişinin Mustafa Kemal olduğunu bilmiyordu. Mustafa Kemal Paşa seslenerek “Sen üşümüyor musun böyle?” diye sorduğunda Halime Çavuş ise “Bey, 100 bin kişi kurtulacak. Ben öleceğim de ne olacak?” diye cevap verdi.

Nezahat Onbaşı, Samsunlu Fatma Çavuş, Kılavuz Hatice, Adile Onbaşı gibi kadın kahramanlar büyük bir özveriyle cephelerde çarpıştı. Bu kadın kahramanlar Millî Mücadele’ye katılan kadınların sadece bir kısmını oluşturmaktadır.

11. Sınıf Tarih Dersi 3. Ünite Ders Kitabı Cevapları Sayfa 118

 Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914) – Ölçme ve Değerlendirme – Sinop Baskını

Rusların, Sinop Limanı’nda bulunan gemilere yaptığı baskının sürpriz olmamasının nedenleri neler olabilir?

Gerek siyasî olarak devletin içinde bulunduğu durum, gerekse de donanmanın yetersizliğinin Rusya tarafından bilinmesi baskının pek de sürpriz olmadığını göstermektedir. İşgal etmeyi planladığı bölgelere Osmanlı Devleti’nin ikmal yapmasını önleyerek işgallerini hızlandırmak isteyen Rusya, bu şartları çok iyi değerlendirmiş, ani bir baskınla Sinop’ta bulunan Osmanlı donanmasını yakmıştır.

Deniz harp tarihimizde kazandığımız önemli başarılar hangileridir?

Preveze Deniz Zaferi

27 Eylül 1538’de yüz yirmi iki gemi ve yirmi bin askerden oluşan Barbaros Hayreddin Paşa komutasındaki Osmanlı donanması, üç yüz sekiz gemi ve elli beş bin askerden oluşan Andrea Doria (Andre Dorya) komutasındaki Haçlı donanmasına Preveze önlerinde taarruz etti. Bu taktik baskınını hiç beklemeyen Haçlı donanması, panik içinde büyük kayıplar vererek geri çekilmek zorunda kaldı. Hristiyan dünyasının Akdeniz egemenliğine son veren bu zafer sonucunda Akdeniz’de Türk hâkimiyeti başladı.

Cerbe Deniz Savaşı 

Haçlı donanmasının Kuzey Afrika’da Türk egemenliğine son vermek istemeleri üzerine İspanyolların elinde bulunan Cerbe Adası, Turgut Reis tarafından kuşatıldı. Piyale Paşa komutasındaki donanmanın yardımıyla Haçlılar bozguna uğratıldı. Böylece Kuzey Afrika’daki Türk üstünlüğü kesinleşmiş oldu.

Tonaj ne demektir?

– Bir taşıtın alabildiği ton miktarı.

– Bir ticaret gemisinin iç hacminin hesaplanmasıyla bulunan taşıma kapasitesi.

 Uluslararası İlişkilerde Denge Stratejisi (1774-1914) – Ölçme ve Değerlendirme – Balkan Acıları

Kosova’da bulunan türbe hangi padişahındır?

Kosova’da bulunan türbe, Sultan I. Murad ( Hüdavendigar ) a aittir.

Kalbi parçalanmış bir Osmanlı haritası ile anlatılmak istenenler nelerdir?

Üç kıtaya hâkim olan Osmanlı Devleti’nin yüzyıllar boyu himayesinde yaşayan Balkan milletleri, gerek milliyetçilik akımının etkisiyle gerekse de  Avrupalı devletlerin kışkırtmalarıyla ayaklanarak Osmanlı Devleti’nden ayrılmaya başlamışlardır. Şair bu ayrılmaları kalbi parçalanmış bir Osmanlı haritası benzetmesi ile tasvir etmiştir.

Yetmişlik türbedarın gözlerinin akınlarda kalmasının nedenleri neler olabilir?

XVIII. yy’a gelindiğinde sürekli genişleyen, topraklarına toprak katan bir Osmanlı Devleti yerine, sürekli toprak kaybeden bir Osmanlı Devleti ile karşılaşırız. Şair dizelerinde eski günlere olan özlemini dile getirmiştir.

“11. Sınıf Tarih Dersi MEB Yayıncılık 3. Ünite Ders Kitap Cevapları” hakkındaki görüşlerinizi yorum kısmından bize yazabilirsiniz. İyi çalışmalar.

Yazı kaynağı : www.tarihyolu.com

Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

kim kimdir ne zaman nasıl nelerdir nedir ne işe yarar tüm bilgiler
dünyadan ilginç ve değişik haberler en garip haberler burada
enteresan haberler

Yorum yapın