Konusu, Özeti, Okuyucu Yorumları: Cesur Yeni Dünya Kitap Analizi



Bir dünya düşünün. Öyle bir dünyaki, burada yaşayan cesur insanlar kapısında “Cemaat, Özdeşlik, İstikrar” yazan Londra Kuluçka ve Şartlandırma Merkezi’nde şişelerin arasında üretiliyorlar. Kadınların gebe kalması yasak. Üstüne üstlük ‘annelik’ ve ‘babalık’ kavramları pornografik bir kavram olarak görüldüğü için ayıp sayılıyor.

Öyle bir dünya düşünün ki, toplumsal istikrarın temel güvencesi hipnopedyaya -uyku esnasında şartlandırılma- dayanıyor. Hipnopedya yardımıyla hepimiz mutlu. Herkes şartlandırıldığı işte çalışıyor, hepimiz eğleniyor. “Herkes herkes içindir” düşüncesi ile iki benlik duygusal ilişkiler saçma sayılıyor ve ayıplanıyor. Düşünün. İnsanlar herhangi bir tanrıya değil Ford Motor Şirketinin kurucusu Henry Ford’a tapıyor. Düşünün ki insanoğlu Alfa, Beta, Gama, Delta ve Epsilon benzer biçimde bir kast sisteminde yaşıyor. En yüksekteki alfalardan en düşük epsilonlara kadar hepimiz sevinçli, çünkü sevinçli olmak için şartlandırılmış.

Kitabın yazarı Aldous Huxley’in ilk distopik romanı olan Cesur Yeni Dünya, insanlığa yapılan ağır bir eleştiridir. Kitabın konusu hem yazıldığı dönemde hem de ondan sonra her zaman okulların ilgisini çekmiştir. İnsani duyguların olmadığı, her şeyin üst sınıflar tarafında kontrol altında tutulduğu ve uyumsuzların sürgün edilmiş olduğu bir dünyada geçen Cesur Yeni Dünya, bilim kurgu türünün en iyi eserlerinden biridir.

Tam adı Aldous Leonard Huxley olan yazar, 26 Temmuz 1894 senesinde Surrey’de dünyaya gelmiştir. İngiliz yazar ve filozof Huxley’in ailesinde kendisinden önce birçok ünlü bilim insanı ve sanatçı bulunuyordu. Eton Üniversitesi’ne gitmiş sadece orada okurken gözlerindeki bir hastalık yüzünden kör olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış olarak okulu bırakmak zorunda kalmış ve sonradan eğitimine Oxford Üniversitesi’nde sürmüştür.

Cesur Yeni Dünya’nın İngilizce adı “Brave New World”dür. Bu isim Shakespeare’in Fırtına isimli eserindeki Miranda’nın konuşmasından alınmış ve Can Yücel tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir. Şimdi vakit kaybetmeden Cesur Yeni Dünya kitap incelemesine başlamış olalım.

Cesur Yeni Dünya konusu nedir?

Cesur Yeni

Cesur Yeni Dünya’da insanlar, üreme teknolojisi yardımıyla laboratuvarlarda üretiliyor. Sadece sağlıklı ceninlerin yaşamasına izin veriliyor. Toplum en üstünü Alfa olmak suretiyle Beta, Gama, Delta ve en düşük derslik Epsilon benzer biçimde bir kast sistemine dayanıyor. Alfaların tamamı kendine has ve tekken, epsilonlar onuz, onbeşiz gibi üretiliyor. Doğma kavramının yerini “şişeden alınma” almış. Ceninler şişeden alındıktan sonra şartlandırılmaya başlıyor. Hangi işi yapacakları, hayatlarının iyi mi olacağı daha hayattaki ilk saniyelerinden belli. Durum böyle olunca da bütün insanoğlu sağlıklı, mutlu ve varlıklı. Tabii kendi sınıfı içinde.

Bu yeni dünyada aile, sanat, kültürel çeşitlilik, edebiyat ve felsefe kavramları yok. Tanrı’nın yerini, Ford otomobilinin yaratıcısı Henry Ford almış. “Ayrıca herkes her insana aittir” bakış açısıyla ikili romantik ilişkiler yok edilmiş, hepimiz gerçekten de herkesle cinsi ilişkiye giriyor. Hatta uzun bir süre ancak bir kişiyle beraber olanlara ilginç bakılıyor. Herkes mutlu olmak zorunda. Eğer dışarı çıkmıyorsanız, sosyalleşmiyorsanız normal değilsiniz. Bunu sağlamak içinde vücutta nerede ise asla yan etkisi olmayan bir uyuşturucu kullanıyorlar.

Statüsü Alfa eksi olan ancak diğer alfalardan daha kısa olduğundan ciddiye alınmayan Bernard Marx ise bu sistemden nefret etmektedir. Lenina Crowne isminde Beta bir hemşireden hoşlanan Marx, ona yaklaşmak için “Ayrı Bölge” adı verilen şehrin dışındaki bir yere tatile gitmeyi önerir. Orada karşılaştıkları Vahşi John isminde bir adam ve onunla yaşadıkları olaylar hayatlarını değiştirir. Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.

Cesur Yeni Dünya kısa özeti

Cesur Yeni

Cesur Yeni Dünya, FS 632 yada milattan sonra 2540 yılında geçiyor. FS, Henry Ford’a ilahi bir hürmet gösterildiği için “Ford’dan sonrasında” anlamına geliyor. Toplum, Ford’un Model T’yi piyasaya sürmesini milat kabul ediyor.

Nüfusu çoğaltmak için evlatların rahim haricinde yaratıldığı ve klonlandığı Kuluçka ve Kondisyon Merkezi’ne giriyoruz. Okuyucu daha sonra bu dünyanın sınıf sistemiyle tanışıyor. Burada yurttaşlar belirli bir sınıfa ilişik olmak üzere daha embriyoyken tanımlanıyor. Tüpler ve kuluçka makinelerinde geliştirilen embriyolar, öncesinden belirlenmiş sınıflara kondisyonlanmaları için değişik miktarlarda kimyasallar ve hormonlarla besleniyor. Üst sınıflara ayrılan embriyolar, kendilerini hem fiziksel aynı zamanda zihinsel olarak mükemmelleştirecek kimyasallar alırken, alt sınıfların embriyoları bu açılardan kusurlu olacak şekilde değiştirilir. Bu sınıflar, en yüksekten en düşüğe sırayla: Alfa, Beta, Gamma, Delta ve Epsilon. Alfalar toplumun liderleri olmak suretiyle yetiştirilirken Epsilonlar kolay işçiler oluyor.

Bir Alfa olan Bernard Marx, hikayenin ana karakterlerinden biri, sadece Marx’ı diğer alfalardan ayıran bir özelliği var. Bir beta kadar kısa. Bu yüzden bir türlü topluma ahenk sağlamıyor ve bu antisosyal davranışlar yüzünden işinden kovulmak üzere. O ve Beta sevgilisi Lenina Crowne, Marx’ın patronunun (Yönetmen) birkaç yıl önce bir hanım arkadaşını kaybetmiş olduğu varsayılan “ayrı bölgeye” tatile çıkıyorlar. Ayrı bölgeye intikal ettiklerinde, orada yaşayan insanların sıradışı ritüelleriyle büyüleniyorlar. Ayrıca, Yönetmen’in bahsetmiş olduğu kayıp ailesi bulunduğunu düşündükleri bir hanım (Linda) ve oğluyla (John, Vahşi olarak da anılır) karşılıyorlar. Marx, kısa bir müddet ilkin kendisini işten çıkarmakla tehdit eden Yönetmen’den öc almak için Linda ve Vahşi’yi şehre götürmeye karar veriyor.

Marx, Linda ve John’u Yönetmen’in karşısına çıkarıyor. Kişiler içinde üreme yasa dışı olduğu ve suçu açığa çıktığı için Müdür istifa etmek zorunda kalıyor. Ünlü olan Marx daha önceki fikir yapısını değiştirerek topluma ahenk sağlıyor ve kitaptaki perspektif değişerek ana karakter John oluyor. Vahşi, bir tür kobay olarak kendi deyimiyle “cesur yeni dünyada” kalıyor. Ancak Linda, vatandaşların daha sakin hissetmek için kullandığı bir ilaç olan “soma”ya bağımlı oluyor. Hastaneye kaldırılıyor ve sonucunda bu yüzden ölüyor. Bu da John’un hastanenin koridorunda sinir krizi yaşamasına niçin oluyor.

Bu arada da Ayrık Bölge’de tanıştıklarından beri Lenina, John’dan hoşlanıyor sadece John, Lenina’nın hayatındaki tek erkek olmak istiyor. Tabii bu vaziyet, “Herkes herkes içindir” düşüncesiyle yetişen Lenina’ya oldukca ilginç geliyor ve kabul etmiyor. Olanlardan sonra John bu topluma karşı gittikçe daha fazla sinirleniyor ve nihayetinde şehrin haricinde bir tecrit yaşamı yaşamaya karar veriyor. Ne yazık ki, turistler ve gazeteciler onun izini buluyor. Kitabın sonucunda John kendini asıyor. 

Cesur Yeni Dünya kitap analizi

Cesur Yeni

Cesur Yeni Dünya, Batı’da teknolojik iyimserlik çağının zirvesi olan Birinci Dünya Savaşı ile İkinci Dünya Savaşı içinde yazıldı. Huxley bu iyimserlik terimini benimsedi ve romanının distopik dünyasını onu eleştirmek için yarattı. Cesur Yeni Dünya, değişen teknolojinin rahatsızlık ve savaşın niçin olduğu sorunlara fütüristik bir deva olduğu inancına dayanıyor.

O dönemde yaşayan diğer vatandaşların aksine, Huxley teknolojiye bu kadar güvenmenin doğru olmadığını düşünüyordu. Bu fikirleri uç noktalara götürerek bu fikre meydan okumaya karar verdi. Huxley’in hayatı bilimle çevriliydi. Büyükbabası ( Thomas Henry Huxley ) biri olan bir biyolog ve Darwin’in evrim teorisinin ilk savunucularından bir tanesiydi. Bu vaziyet, Cesur Yeni Dünya’yı yaratmasına büyük seviyede destek oldu.

Cesur Yeni Dünya’nın ismi, William Shakespeare’in yeni bir camia inşa etmekle meşgül olan The Tempes oyunundan alınmıştı. Vahşi John, oyunun tekrar “yırtıcı” olarak tanımlanan Caliban karakterini yansıtır.

Cesur Yeni Dünya ilk yayınlandığında negatif tepkilere maruz kaldı. Birçok eleştirmen Huxley’in yarattığı geleceği burun kıvırdı. Çok azca kişi romanın felsefi imalarını anlamış oldu. Dünyanın her yerinde birçok okul ve kütüphane romanı yasakladı. Bugün bile kitap, yasaklı kitaplar listelerinde yer ediniyor.

Cesur Yeni Dünya kitap yorumları

Sanki Cesur Bir Dünya. Kitabı bitirir bitirmez kendimize soracağımız ilk soru şudur sanırım: Eseri hangi pencereden eleştirmeliyiz. “Ütopya mı? Distopya mı?” Eseri okuyan birçok şahıs benzer biçimde ben de bu ikilemi yaşadım.

Yazan: umood

Aldous Huxley, fazlaca talihli bir ailenin evladı idi. Huxley’in birçok akrabası bilim adamıdır.Kendini eğiten bir aileden gelmiş olması onun için gelecek için büyük bir avantaj olmuş ve bu pozitif yanları kulanmasını da bilmiştir.

Yazan: Emrebuluttt

Kitaptan alıntılar

“Bedelsiz hiçbir şey yoktur. Mutluluğun bedelinin ödenmesi gerekir.”

“Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.”

“Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkûm oluyorsun. Yalnız olana acımasız davranıyorlar.”

“Her şeyin ulaşılabilir olduğu bir dünyada hiç bir şeyin anlamı yoktur.”

“Devrim, dış dünyada değil, insanların ruhları ve bedenlerinde gerçekleşmelidir.”

“Mutluluk ve erdemin sırrıdır; yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek.”

“Kendim olmayı tercih ederim. Suratsız da olsa kendim olayım. Ne kadar neşeliyse de başka biri olmak istemem.”

Cesur Yeni Dünya ne konu alıyor?

Cesur Yeni Dünya’da insanoğlu, üreme teknolojisi sayesinde laboratuvarlarda üretiliyor. Sadece sağlıklı ceninlerin yaşamasına izin veriliyor. Toplum en üstünü Alfa olmak üzere Beta, Gama, Delta ve en düşük derslik Epsilon şeklinde bir kast sistemine dayanıyor. Ceninler şişeden alındıktan sonra şartlandırılmaya başlıyor. Hangi işi yapacakları, hayatlarının iyi mi olacağı daha dünyadaki ilk saniyelerinden belli. Durum böyle olunca da bütün insanoğlu sağlıklı, sevinçli ve zengin. Ama bu şekilde bir topluluğun da kendi içinde birçok sorunu bulunuyor.

Cesur Yeni Dünya ütopya mı distopya mı?

Cesur Yeni Dünya, Huxley’in beşinci romanı ve ilk distopya denemesidir.

Cesur Yeni Dünya Hangi akım?

Cesur Yeni Dünya, “anti-ütopya” edebiyat akımının ilk eserlerinden biridir.

İlginizi çekebilir:

Harper Lee’den Pulitzer Ödüllü Bir Eser: Bülbülü Öldürmek Kitap Analizi

Gabriel García Márquez’den Yaşanmış Bir Cinayetin Hikayesi: Kırmızı Pazartesi Kitap Analizi

kaynak – sozcu, listelist

Yorum yapın