Zor Zamanlarda İlgisizliğin ve Cesaretsizliğin Üstesinden Nasıl Gelinir?

Zor Zamanlarda İlgisizliğin ve Cesaretsizliğin Üstesinden Nasıl Gelinir?



Olağan şeyleri yapmaktan zihnimiz değil de bedenimiz görevli olsaydı, o vakit büyük olasılıkla, zor zamanlarda bile, olağan şeyleri yaparken herhangi bir zorlukla karşılaşmazdık. Bunlar keyifli, basit, rahat ve eğlenceli bir halde yapılırdı. Ama bizler bütün vakaları geçmiş deneyimlerimizin prizmasından, aslına bakarsanız yaşanmış bölümlerin prizmasından algılarız. Duygusal tepkilerimiz, daha ilkin deneyimlediğimiz olay ve durumlarla ilişkili deneyimlerimiz tarafınca belirlenir. Ancak, zor zamanlarda bizim için çoğu vakit zorlaşır, bu sebeple, tavizsiz ve zor periyodu göz önünde bulundurarak kendimizi sarmaya başlarız.

Genellikle, belirli aniden iyi mi hareket etmemiz gerektiğini tam olarak bilmediğimiz için vakaları zor görüyoruz, bir belirsizlik durumundayız ve ancak bir karar verecek kaynağımız yok. Ne yapacağımızı bildiğimiz ve her şeyin bizim için işe yaradığını bildiğimiz zamanları hayatın diğer dönemleriyle karşılaştırarak, daha basit ve daha anlaşılır zamanlara zor diyoruz. Zor zamanlarda en sıradan şeyleri bile yapmamızın neden zor olduğu sorusunun en basit cevabı, bu dönemlerde dikkatimizin odağının değiştiği, sadece bizim için zor olana odaklanmaya başladığımız ve hatta bizim için zorluk derecesi yüksek şeylere odaklanmaya başladığımızın açıklamasıdır.

Ayrıca, basit şeyler bize zor geliyor. Örneğin; merdivenleri çıkmak, dışarı çıkmak yada duş almak bile zor olabilir, asansör fazlaca uzun sürebilir ve telefona yanıt vermek katiyen bir iş benzer biçimde görünebilir. Üzgün ve cesareti kırılmış olma alışkanlığı birçokları için tipiktir. Bu oldukca zor durumlarda, kendimiz istemesek bile hızlı ve otomatikman gelişir. Bu, olanlara normal bir tepkidir.

Eğer bir şey bizim için yolunda gitmezse, gerçekten mutsuz hissedebiliriz ve bu tamamen normaldir. Herkes üzüntü ve umutsuzluktan değişik şekillerde kurtulur. Bazıları durumlarını test edebilir ve kendileri içinde “sıkışıp kaldıklarını” anlarlar, ötekiler olaylara işaret ettikten sonra dışarı çıkabilir, ötekiler ise uzun süre içinde kalır. Bu nedenle, bir kişinin umutsuzluğa düştüğünü anlaması durumunda, dikkatinin odağını başka bir şeye çevirmesi yalnızca ona bağlıdır. Böyle bir durumda kesinlikle yapmamanız ihtiyaç duyulan şey, umutsuzluğa düştüğünüz için ayrıca kendinizi suçlamaktır. Bu durumdan çıkışı hızlandırmayacak, sadece durumu ağırlaştıracaktır. İlgisizliğin üstesinden gelmeye destek olan tekniklere odaklanmak oldukca daha iyidir.

İlgisizliğin üstesinden gelmek için en mühim ömür hilesi nelerdir?

Öğrenilmesi gereken en önemli şey, dikkat odağını yönetmektir. Sizi rahatsız eden aynı düşünceyi sürekli olarak kafanızda döndürmeniz niteliğinde, bu herhangi bir sakinliğe yol açmayacaktır. “Boşluğa çözülme” tekniğinde ustalaşarak dikkatin odağını değiştirebilirsiniz. Bu egzersizi yaparken, dikkatin odağını baştan vücuda yönlendirmeniz gerekir. Geçiş esnasında muhtelif yöntemler kullanılabilir. Mesela; nefes egzersizi, kendinizi baştan ayağa dikkatlice incelemeniz ihtiyaç duyulan vücudunuzu tarama uygulaması, adımlara konsantre olmanızı gerektiren adım atma ve hatta duyuları incelemek gibi…Zor Zamanlarda İlgisizliğin ve Cesaretsizliğin Üstesinden Nasıl Gelinir?

Sadece bir sandalyede oturmayı deneyimliyoruz. Daha etken aktiviteler de uygundur. Örneğin; fiziksel egzersizler (tahta, ağız kavgası, şınav), alkışlama, atlama vb. Bütün bunlar, dikkatin odağını o andan veya o düşünceden değiştirmeye destek olacak, şu sebeple; üzgün, cesaretsiz, endişeli hissetmeye başlıyoruz. Sözlü eylemler de geçiş yapmak için uygundur. Çünkü, bir şeyi yüksek sesle söylemeye başlayabilir, şarkı söyleyebilir, şiir okuyabilir, motive edici ifadeler söyleyebilir ve tam size bakılırsa olan olumlamaları söyleyebilirsiniz.

Meşgul insanoğlu genellikle hedeflerine odaklanırlar, muayyen sonuçlara ulaşmakla ilgilenirler, ya kaynak arayışı içindedirler ya da istediklerini elde etmelerine destek olacak ihtisas arayışı içindedirler veya zaten yolun belirli bir bölümünü planlamaktadırlar. İlgisizlik ve umutsuzlukla kendi başınıza başa çıkmanın mümkün olmadığı zamanlar vardır. Kendi kaynağınız bundan kurtulmak için yeterli olmayabilir. Bu durumda, yardım için bir uzmana başvurmanız icap eder, ancak bu adım bile oldukca gayret gerektirebilir. Böyle bir durumdaki zorluklardan biri, gerçekten derin bir depresyonda olduğunuzu fark etmektir.

Bu, etraftaki hepimiz tarafından açıkça görülebilir, sadece bu durumda ne olduğu tamamen anlaşılmaz. Bu nedenle, bir kişi daha fazla bu duruma düşecektir. Hiçbir şey yapılmazsa, gelecekte bir kişi kendini değersizleştirmeye başladığında, depresyon öncesi bir durumu tehdit edecek ve günlük işler için daha az güce haiz olacaktır. Durum kötü bir biçimde ihmal edildiğinden ziyade, “bir şeylerin yanlış bulunduğunu” hissetmeye başladığınızda yardım aramak daha iyidir. Zaten oldukça derine dalmadıysanız ilgisizlikle başa çıkmak daha kolay olacaktır. Kişisel deneyimim, bir kişinin ruhu ne kadar aktif ve yüklüyse, ruh hali değişimlerine ve umutsuzluğa düşmeye o kadar eğilimli olduğunu gösteriyor. Kayıtsızlığı önlemek için, programında ilgisizlik ve keder ile daha azca başa çıkmaya yardımcı olacak özel vakalar ve vakalar bulunmalıdır.

Yazar: Bekir Bulut

kaynak: bilgiustam.com

Similar Posts

Bir cevap yazın