yenilenebilir enerji kaynakları nelerdir kısaca

yenilenebilir enerji kaynakları nelerdir kısaca bilgi90’dan bulabilirsiniz
Yenilenebilir Enerji Kaynakları / T.C. Dışişleri Bakanlığı
Simla Yasemin Özkaya*
Dünya Nereye Gidiyor?
Hızla artan nüfusun ve gelişen sanayinin enerji gereksinimi kısıtlı kaynaklarla karşılanamamakta, enerji üretimi ve tüketimi arasındaki açık giderek artmaktadır. Küresel enerji tüketiminin, 2035 yılına gelindiğinde 1998 yılında tüketilen enerji miktarının iki katı, 2055 yılında ise üç katı olacağı tahmin edilmektedir.
Öte yandan, petrol, doğalgaz, kömür ve nükleer enerji gibi “yenilenemeyen”, geleneksel enerji kaynakları çevreyi ve insan sağlığını giderek daha fazla tehdit eder hale gelmiştir. Geleneksel enerji kaynaklarının, başta ulaştırma olmak üzere, konut ve sanayi sektöründe yaygın olarak kullanılması, sorunu daha da karmaşık bir hale getirmektedir. Sözgelimi, ulaştırma sektöründeki enerji tüketiminin %95’i petrolden karşılanmaktadır. Bu oranın gelecek beş yıl içinde, gelişmiş ülkelerde yılda %1.5, gelişmekte olan ülkelerde ise %3.6 düzeyinde artması beklenmektedir.
Fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan karbondioksit (CO2) miktarı ormanların azalmasıyla giderek artmakta, bu nedenle atmosferdeki diğer gazlarla birlikte güneş ışınlarının yansımasını engellemektedir. Bu suretle, “sera etkisi” oluşmakta ve iklim değişikliklerine neden olmaktadır. Küresel ısınmanın bu şekilde artmaya devam etmesi durumunda, 2040 yılına kadar, deniz seviyesinin bir metreye kadar yükseleceği, bu durumda dünyanın en büyük kentlerinin sular altında kalacağı yolunda görüşler ileri sürülmektedir.
Fosil yakıtların yanması sonucu ortaya çıkan gazlardan biri olan karbonmonoksit (CO) vücuttaki oksijen oranını azaltarak ölümlere yol açarken, kükürtdioksit (SO2) kansere sebep olmaktadır. Doğalgazın yanmasıyla ortaya çıkan kokusuz ve gözle görülemeyen azotoksit (NO) ise atmosferde diğer gazlarla etkileşime girerek vücudun bağışıklık sistemini çökertmektedir.
Atmosferin kirlenmesinin önlenmesine yönelik tedbirler, 1970’li yıllarda sanayileşmiş bir çok ülke tarafından alınmaya başlanmış olmakla birlikte, kirleticilerin hava olaylarıyla birlikte taşınmasının ve sınırötesi etkiler yaratmasının engellenmesi mümkün olamamıştır. Uzun mesafelere taşınan kirleticiler, insan sağlığına zarar vermiş, toprakta ve su kaynaklarında asit oranının artmasına neden olarak bazı canlı türlerinin yok olmasına sebep olmuş, ayrıca metal yüzeyleri, binaları olumsuz yönde etkilemiştir.
Diğer taraftan, İkinci Dünya Savaşı sonrasında barışçıl amaçlarla kullanılmaya başlanan nükleer enerjiye duyulan güven, bugün dünyadaki elektrik enerjisinin %17’sini üretse de, “Çernobil Nükleer Kazası” sonucu azalmaya başlamıştır. Günümüzde 1000’i aşkın ticari, askeri ve araştırma amaçlı nükleer reaktör işletilmekte, ancak yeni tesisler açılması yoğun tartışmalara neden olmaktadır.
Bütün bu gelişmelerin yanısıra petrolün 50 yıl, doğal gazın ise 200 yıl içinde tükeneceğinin tahmin edilmesiyle insanoğlu doğa ile dost, temiz ve nispeten ucuz enerji kaynakları arayışına yönelmiştir. Bu kapsamda, zaman açısından “sürdürülebilir” olmakla birlikte dünyanın her bölgesinde var olabilme özelliğini de taşıyan “yenilenebilir enerji kaynakları”nın daha fazla kullanılması yönünde adımlar atılmaya başlanmıştır.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Nedir ve Neden Önemlidir?
Yenilenebilir enerji kaynağı “Doğanın kendi evrimi içinde bir sonraki gün aynen mevcut olabilen enerji kaynağı” olarak tanımlanmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının en büyük özellikleri, karbondioksit emisyonlarını azaltarak çevrenin korunmasına yardımcı olmaları, yerli kaynaklar oldukları için enerjide dışa bağımlılığın azalmasına ve istihdamın artmasına katkıda bulunmaları ve kamuoyundan yaygın ve güçlü destek almalarıdır. Bir başka deyişle, yenilenebilir enerji kaynakları, ulaşılabilirlik (Accessibility), mevcudiyet (Availability), kabul edilebilirlik (Acceptability) özelliklerinin hepsini taşımaktadırlar.
Yenilenebilir enerji kaynakları, hidro, jeotermal, güneş, rüzgar, odun, bitki artıkları, biyokütle,gel-git ve dalga olarak kabul edilmektedir.
Rakamlarla Yenilenebilir Enerji:
Hidro-enerji ve barajlar, atmosferi kirleten zehirli gaz ve parçacık deşarjlarının olmaması, yenilenemeyen enerji kaynaklarıyla karşılaştırıldıklarında işletim maliyetlerinin azlığı, ayrıca tarım sektöründe kullanımları nedeniyle vazgeçilmez görülmektedirler. Günümüzde, potansiyel hidro-enerji miktarının ancak üçte birinden faydalanılmaktadır. Bu oran dünya elektrik üretiminin %17’sine karşılık gelmektedir. Hidro-enerji üretiminde küçük barajların çevreye daha az zarar verdiği, bu nedenle büyük barajların yenilenebilir enerji olarak kabul edilemeyeceği yönünde tartışmalar yaşanmaktadır. Öte yandan, büyük barajların yapılmaması yönünde tutum sergileyen Dünya Bankası bu husustaki politikalarını değiştirmeye başlamıştır. Enerji tüketiminde dünya ortalamasının çok altında olan ülkelerde hızla artan nüfusun ihtiyaçlarını karşılamak için kalkınmış ülkelere göre çok daha fazla güç ve enerjinin kısa süreler içinde devreye girmesi gerekmektedir. Yılda %8-10 düzeylerinde binlerce MW’lık enerji ihtiyacının karşılanması ancak büyük ölçekli baraj projelerinin hayata geçirilmesiyle mümkün olacaktır. Jeotermal enerjiden elektrik üretimi dünyada ilk defa İtalya’da uygulanmaya başlamış olup, günümüzde Amerika, Filipinler ve Yeni Zellanda başta olmak üzere 22 ülkede 8274 MW’lık elektrik üretilmektedir. Odun, yenilenebilir enerji kaynağı olarak önemli potansiyele sahip olmakla birlikte, hızla tüketilmesi nedeniyle “yenilenebilme” özelliğini yitirmeye başlamıştır. Günümüzde her bir dakikada 50 dönüm orman yok edilmektedir. Dünyada güneş enerjisinden ısı elde edilmesine yönelik teknolojiler giderek gelişmektedir. İsveç gibi güneşi çok az gören bir ülkede bile dışarıda sıcaklık eksi dört dereceyken güneş enerjisini depolayan araçlardan 70 derecede su elde edilebilmektedir. Gürültü kirliliğine neden olduğu, televizyon ve radyo dalgalarının yayılmasını olumsuz yönde etkilediği ve kuşlara zarar verdiği yolunda yaşanan tartışmalara rağmen, rüzgar türbinlerinin kullanım alanları giderek artmaktadır. Kapasitesi 5 MW’a kadar çıkan rüzgar türbinleri Amerika, İngiltere, Almanya ve Danimarka’da yaygın olarak kullanılmaktadır. 2010 yılında, rüzgar türbinleri tarafından üretilen enerji miktarının 150 GW’a ulaşması beklenmektedir. Biyokütle ve deniz enerjisi en temiz enerji kaynakları olarak kabul edilmekle birlikte, küresel ölçekte toplam enerji üretimine katkıları ancak %1 mertebesindedir.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2002 tarihli raporunda, küresel enerji üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı %13.8 olarak belirtilmektedir. Bu rakamdan yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanım alanının oldukça sınırlı olduğu sonucuna ulaşılsa da, 20-30 yıl içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının önemlerinin giderek artacağı tahmin edilmektedir. Nitekim, Shell Uluslararası Petrol Şirketi, 2025 yılında, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji üretimine olan katkılarının günümüzde fosil yakıtları tarafından üretilen enerjinin üçte ikisi kadar olacağını açıklamıştır. “Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli” (Intergovernmental Panel of Climate Change-IPCC), 1995 yılı değerlendirmesinde, bu oranın beşte iki mertebesinde olabileceğini belirtmiştir. Bazı kaynaklara göre, 2020 yılında dünyada üretilen elektriğin yüzde 50’sinin yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanacağı iddia edilmektedir.
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Yaygınlaştırma Çabaları:
Özellikle Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere, gelişmiş ülkeler yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılması yönünde somut adımlar atmaya çalışmaktadır. Bu çerçevede, Avrupa Birliği, 2010 yılı için yenilenebilir enerji alanındaki strateji hedeflerini 1,000,000 fotovoltaik çatı (güneş enerjisi), 10,000 MW ilave rüzgar enerjisi kapasitesi, 10,000 MWth ek biyokütle enerjisi kapasitesi olarak belirlemiştir. Bu hedeflerin gerçekleşmesi halinde karbondioksit emisyonlarında yıllık toplam 402 milyon tonluk bir düşüş sağlanacağı belirtilmektedir.
2002 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Johannesburg kentinde düzenlenen “Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi”nde, Türkiye’nin de benimsediği, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına yönelik teknolojilerin desteklenmesi ve bu kaynakların kullanımının önemli ölçüde arttırılması için ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte hedefler içeren “Johannesburg Zirvesi Bildirisi” AB’nin öncülüğünde yayımlanmıştır. AB, iklim değişikliği ile mücadele konusunda sera gazı emisyonlarının azaltılmasını öngören “Kyoto Protokolü”nün hayata geçirilmesine yönelik çalışmalarını sürdürmektedir. AB’nin, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını teşvik etmek üzere üstlendiği eylemlerin ve aldığı tedbirlerin, koyduğu hedeflere ulaşılmasında ne ölçüde başarı sağlayacağını, özellikle üye devletler tarafından ortaya konulan siyasi irade belirleyecektir.
Türkiye’nin Vizyonu:
AB üyesi ülkelerin enerji tüketimlerinin içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını artırmaya yönelik çabalara ağırlık vermeye başladıkları bir dönemde, Türkiye AB üyeliğini ulusal politika olarak amaçlamış bir ülke olarak yenilenebilir enerji kaynaklarına giderek artan bir önem vermektedir. Türkiye, gerek uluslararası taahhütler ve Avrupa Birliği üyelik hedefi, gerek ulusal gereksinim ve çıkarları bakımından yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılmasını teşvik etme, bu amaçla gerekli idari yapıyı kurma çalışmalarını sürdürmektedir. Bu çerçevede, 24 Temmuz 2003 tarihinde yürürlüğe giren, gözden geçirilmiş “Avrupa Birliği Müktesebatı’nın Üstlenilmesine İlişkin Türkiye Ulusal Programı” nda, yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam enerji üretimindeki payının artırılması kısa vadeli öncelikler arasında belirtilmiştir. Ulusal Program’da ayrıca, gerek enerji ithalat bağımlılığının azaltılması gerek arz güvenliğinin sağlanması amacıyla, enerji arz dengesinde yenilenebilir enerji kullanımının artırılmasının enerji politikasının önemli bir parçasını oluşturduğu ve yenilenebilir enerji kullanımının desteklenmesi gerektiği ifade edilmektedir. Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda, çevrenin korunması için yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının desteklenmesi konusunda gerekli tedbirlerin alınması vurgulanmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla yararlanılmasını sağlayıcı politikalar çerçevesinde, TBMM’ne “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımına İlişkin Kanun Tasarısı Taslağı” sunma hazırlıkları sürdürülmektedir. Ayrıca, 4628 sayılı “Elektrik Piyasası Kanunu” ile elektrik enerjisi üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını özendirmek amacıyla gerekli tedbirlerin alınmasına çalışılmaktadır. Bu çerçevede, 200 milyon dolar tutarında Dünya Bankası kredisi, yenilenebilir enerji yatırımları için Türkiye Sınai Kalkınma Bankası ve Türkiye Kalkınma Bankası aracılığıyla özel sektörün kullanımına sunulmuştur.
Türkiye’nin, hidroenerji, jeotermal, güneş, rüzgar, enerji potansiyeli sırasıyla 216 milyar KWh, 31500 MWt, 500 Mtep/yıl, 400 milyar Kwh’tur. Bir başka deyişle yenilenebilir enerji kaynakları yönünden dünyanın şanslı bölgelerinden birinde yer almaktadır. Türkiye’de hidro-enerji toplam elektrik enerjisi üretiminde %41 oranındaki payıyla halen en fazla kullanılan yenilenebilir enerji kaynaklarından biridir. 2020 yılına gelindiğinde Türkiye’nin hidro-enerji potansiyelinin yaklaşık %90’ından faydalanması beklenmektedir. Öte yandan, Türkiye’de jeotermal enerji kaynaklarından 20 Megavat elektrik üretilmektedir. 2020 yılında bu miktarın 1000 MGW’a kadar çıkması öngörülmektedir. Bir başka deyişle, 2020 yılında, 1 milyon 250 bin konut jeotermal enerjiyle ısıtılacaktır. Diğer taraftan,2002 yılı sonu itibariyle rüzgar enerjisinden 1.8 GW’lık enerji elde edilmiştir. Yapılan planlar 2025 yılında elektrik ihtiyacının %7’si rüzgar enerjisinden karşılanacağını ortaya koymaktadır.
Türkiye’de bazı belediyeler tarafından çöp içinde biriken metan gazının borularla enerji üretim tesislerine pompalanmasıyla elektrik enerjisi üretilmektedir. Bu konuda yapılan çalışmalara 1957 yılında başlanmış olup, çöp termik santralların kurulması girişimleri hız kazanmıştır.
Neler Yapılabilir?
Türkiye, 2001 yılı itibariyle dünya nüfusunda %1.10, ekonomisinde %0.68 ve enerji tüketiminde %0.86 oranında bir paya sahiptir. Tüketilen ve üretilen enerji miktarının bir ülkenin ekonomik kalkınmışlığının bir göstergesi olduğu düşünülürse, yenilenebilir enerji kaynakları potansiyelinin daha etkin kullanılması zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.
Yenilenebilir enerji kaynakları açısından oldukça zengin bir bölgede yer alan Türkiye’de yapılan bu düzenlemeler çevre dostu ve ucuz enerji üretimini artıracaktır. Ancak, yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmak amacıyla daha fazla araştırma-geliştirme çalışmalarının yapılması, bu amaçla “Yenilenebilir Enerji Kaynakları Master Planı”nın oluşturulması, özel sektörün bu alanda yapacağı yatırımlara sübvansiyon, düşük faizli kredi, vergi iadesi ve muafiyeti gibi uygulamalar getirilmesi de faydalı olabilecektir. Yerli üretimin artırılması, enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesi, dışa bağımlılığın azaltılması ayrıca çevreye daha az zarar verilmesi amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılması teşvik edilmeli, bu amaçla, işletme masrafları çok düşük, ulusal kaynaklarımızdan olan, ancak hala %35’ini değerlendirebildiğimiz hidro-enerji kaynaklarımıza yönelik yatırımlar desteklenmelidir. Enerji talebindeki hızlı artışın karşılanması için, yenilenebilir enerji kaynaklarından en etkin ve rasyonel biçimde yararlanılması amacıyla kamu ve özel sektör yatırımlarının bu alana yönlendirilmesi de yararlı olacaktır.
Ancak, bu konuda yatırım, üretim ve tüketim maliyetlerinin yüksekliğinin yenilenebilir enerji kaynaklarının daha fazla kullanılmasının önündeki en büyük engel olduğu görülmektedir. Sözgelimi, kömür, yakıldığında ortaya çıkan karbondioksit emisyonu için ödenmesi gereken yüksek bir ceza olmadığı sürece, özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki (Hindistan, Çin, Endonezya vb.) bolluğu da gözönünde alındığında önemli bir enerji kaynağı olmaya devam edecektir. Öte yandan, doğalgaz, kalkınmakta olan ve yoğun nüfusa sahip pek çok ülkenin enerji planlamasında gelecek yıllarda da önemli rol oynayacaktır. Bütün bu gelişmelere rağmen, yenilenebilir enerji kaynaklarından, bugüne kadar arzulanan düzeyde faydalanılamamasa da, küresel ölçekte yaşadığımız ağır çevre sorunlarının giderilmesi için uluslararası işbirliğiyle bu yönde daha fazla adım atılması memnuniyet vericidir.
*Su ve Çevre Danışmanı, Çevre İşleri Dairesi, Dışişleri Bakanlığı
Yazı kaynağı : www.mfa.gov.tr
Yenilenebilir Enerji Sistemleri
YENİLENEBİLİR ENERJİ SİSTEMLERİ
Günümüzde enerji, giderek en önem verilen bir kavram olarak tüm insanları etkilemektedir. Özellikle “sürdürülebilir gelişme” kavramının dünyada tüm toplumların üzerinde önemle durduğu bir konu durumuna gelmesi, günümüzde, alışılagelmiş enerji kaynaklarının verimli üretim ve tüketimi, çevre etkilerinin en aza indirilmesi yanında, temiz ve tükenmez enerji kaynaklarına (Güneş, rüzgar, biokütle, yeriçi ısısı gibi) geçişi gündeme getirmiştir. Özellikle artan enerji talebinin büyük ölçüde fosil yakıtlardan karşılanıyor olmasının sonuçları olarak ortaya çıkan küresel ısınma ve çevre kirliliği sorunları ile fosil yakıtların uzak olmayan bir gelecekte tükeneceği öngörüsü yenilenebilir enerji çalışmalarının yaygınlaşmasına neden olmuştur. Bu alanlarda dünyadaki çalışmalardan uzak kalmamak, hem bu konularda yetişmiş insan gücüne, hem de üniversitelerde bu konulardaki araştırmaların yoğunlaşmasına bağlıdır.
Yenilenebilir Enerji Sistemleri Yüksek Lisans Programı, ülkemizde temiz tükenmez enerji uygulamalarında ve yönetiminin de görev alacak uzman kişiler yetiştirilmesi amacına yönelik, birden çok anabilim dalının katkısıyla yürütülen disiplinler arası program olarak açılmıştır. Bingöl Üniversitesi Yenilenebilir Enerji Sistemleri Anabilim dalında yürütülecek tezli yüksek lisans programında lisans üstü öğrenim görecek öğrenciler yenilenebilir enerji sistemleri alanı ile ilgili bilimsel araştırma yeteneğini geliştirirler ve bilgi birikimini arttırırlar, bilgi erişimi, değerlendirmesi ve yorumlaması yeteneklerini kazanırlar. Bunların yanı sıra yüksek lisans tez çalışmaları anabilim dalı araştırma laboratuarlarında, konusunda yeterli bilgi ve beceriye sahip öğretim üyeleri danışmanlığında başarılı bir şekilde yürütülecektir.
Bingöl Üniversitesi, yetişmiş bilim gücü ve alt yapı olanakları ile bu tür bir programı ülkemizde en iyi yürütebilecek bilgi ve deneyim birikimi olan seçkin bir kuruluştur.
Yenilenebilir Enerji Nedir?
Yenilenebilir Enerji, sürekli devam eden doğal süreçlerdeki var olan enerji akışından elde edilen enerjidir. Günümüzde küresel enerjinin yüzde 80’i fosil yakıtlardan elde ediliyor. Yenilenebilir enerji kaynakları kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltmada en önemli rolü üstlenmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaları Güneş, Rüzgar, Biyokütle, Jeotermal, Hidrolik, Hidrojen ve Okyanus Enerjisi (Dalga ve Gel-Git) olarak sıralanabilir.
Güneş, su, rüzgar,dalga gibi kendileri bitmeden diğer enerji kaynaklarının üretiminde kullanılan kaynaklara yenilenebilir enerji kaynakları diyebiliriz basitçe. Yenilenebilir enerji kaynakları doğal kaynaklardan sağlanır ve sürdürülebilirliği mümkün olan enerjilerdir.
Yenilenebilir enerji kaynakları, fosil enerji kaynakları gibi zamanla bitmez, tükenmez. Kömür, petrol, doğalgaz gibi kaynaklarımız yenilenemez enerjilere örnektirler.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları:
Temel yenilenebilir enerji kaynakları sınıfları aşağıdaki gibidir. Aşağıda her bir kaynak için detay bilgi bulabilirsiniz.
Güneş Enerjisi:
Güneş, güneş sisteminde bulunan tüm gezegenler için enerji kaynağıdır. Özellikle dünyamızda yaşayan tüm canlılar için vazgeçilmez bir kaynaktır.
Özellikle yaz aylarında kullanımının vermiş olduğu pratiklik ve elektrik faturalarında sağladığı büyük düşüşlerle güneş panelleri günümüzde en önemli yenilenebilir enerji kaynakları arasında ilk sıralarda yer almaktadır.
Şehir ve köylerdeki evlerin çatılarında sıkça rastladığımız güneş panelleri ile su ısıtılabilir, evin sıcak su ihtiyacı karşılanabilir ya da sıcak su, evin ısıtma tesisatına verilerek ısınma ihtiyacının karşılanmasında kullanılabilir.
Güneş enerjisi teknolojileri güneş ışınlarını toplayarak ısı veya elektrik üretimini sağlamaktadırlar. Güneş enerjisi ışık, ısı ve elektrik şeklinde değerlendirilmektedir.
Güneş enerjisi sistemleri toplanan enerjiyi direk olarak elektriğe dönüştürmektedir ve bina çatılarına, cihazlara, arabalara yerleştirilebilir. Konsantre güneş enerjisi santralleri ayna ve lens düzenekleri ile güneş ışınımlarını nispeten küçük bir alana yansıtma esasına göre çalışarak elektrik veya ısı üretimi için kullanılabilir.
Rüzgar Enerjisi:
Rüzgar enerjisinin kaynağı aslında güneş enerjisidir. Güneş enerjisi karaları ve denizleri aynı oranda ısıtmadığından oluşan basınç farkı rüzgarı meydana getirir. Rüzgarın etkisinin fazla hissedildiği bölgelere kurulan rüzgar tribünleri rüzgarın var olan kinetik enerjisini önce mekanik enerjiye, daha sonra elektrik enerjisine dönüştürür. Rüzgârdan elde edilen enerji rüzgarın o anki hızına ve esme süresine bağlıdır.
Rüzgâr enerjisi günümüzde Dünya’nın elektrik ihtiyacının %2’sini karşılamaktadır. Rüzgâr tribünü teknolojilerinin diğer elektrik üretimi teknikleriyle kıyasla çevreye zararlı etkisi çok azdır.
Biyoenerji / Biyokütle Enerjisi:
Bu enerji çeşidi tükenmez bir kaynaktır, her yerde elde edilebilir, özellikle kırsal alanlar için sosyo-ekonomik gelişmelere yardımcı olması nedeniyle uygun ve önemli bir enerji kaynağı olarak görülmektedir.
Biyokütle için mısır, buğday gibi özel olarak yetiştirilen bitkiler, otlar, yosunlar, denizdeki algler, hayvan dışkıları, gübre ve sanayi atıkları, evlerden atılan tüm organik çöpler (meyve ve sebze artıkları) kaynak oluşturmaktadır.
Fosil yakıtların (kömür vb) tükenmesi ve yarattığı çevre kirliliğine karşın, biyokütle kullanımı enerji sorununu çözmek için giderek önem kazanmaktadır.
Jeotermal Enerji:
Jeotermal, yer ısısı anlamına gelmektedir. Doğa olayları ve özellikle yağışlar sonucu oluşan sular yer kabuğu çatlaklarından magma tabakasına ulaşır. Magma tabakasındaki bu ısınan sular sıcak su ve buhar olarak yeryüzüne ulaşır. Yeryüzüne ulaşan bu su ve buhar tribünler sayesinde birçok enerji türüne dönüştürülebilir. Genel olarak baktığımızda yer kabuğunda depolanmakta olan ısıl enerji, jeotermal enerjiyi oluşturmaktadır.Yeryüzüne çıkarılan bu enerji kurulan elektrik santralleriyle elektrik enerjisine dönüştürülür. Ayrıca ev ve iş yerlerinde kullanılan merkezi ısıtma ve soğutma sistemlerinde, hastaların tercih ettiği birçok fizik tedavi merkezinde ve turistik merkezlerde de kullanılabilirler.
Hidroelektrik Enerjisi:
Hidroelektrik enerjinin temelinde, akan suyun enerjisini kullanmak ve bu enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürmek vardır. Hidroelektrik enerji santralleri yenilenebilirdir. Doğa için temiz bir enerji kaynağı konumundadırlar. Yükseltinin fazla olduğu yerlerde suyun akış hızı fazla olacağından, bu santraller bu bölgelerde daha kullanışlı olacaklardır. Hidroelektrik santrallerde akan suyun enerjisi baz alındığından balıkçılığı geliştirmede, ulaşımı kolaylaştırmada, sulamada ve en çok da enerji üretiminde kullanılmaktadır.
Hidrojen Enerjisi:
Günümüzde kullanılmakta olan teknoloji ve üretim zorluğu nedeni ile kullanımı henüz çok yaygın değildir. Ancak teknolojinin ilerlemesi ile birlikte temiz bir enerji kaynağı olarak dünyanın enerji ihtiyacını karşılamada en önemli adaylardan biridir. Gelecekte elektrik, ısı ve yakıt pili üretiminde hidrojen enerjisinin kullanılacağından bahsedebiliriz.
Dalga/Okyanus Enerjisi:
Okyanusları aslında iki ayrı enerji kaynağı olarak düşünebilir. İlki güneş ısısına bağlı termal enerji, ikincisi ise dalgalardan ve gel-gitlerden beslenen mekanik enerjidir.
Dünyanın yüzeysel olarak %70’lik bölümünü kaplayan okyanuslar aynı zamanda, dünyanın en büyük güneş toplayıcılarını da oluştururlar.
Okyanusların yüzeyindeki fazla ısına su ile derinlerdeki serin suların sıcaklık farkı, doğal bir termal enerji oluşturur. Yeterince yararlanılabildiği takdirde, bu enerjinin küçük bir bölümü bile tüm dünyanın enerji ihtiyacını karşılamaya yeterlidir.
Yazı kaynağı : fbe.bingol.edu.tr
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Nelerdir? – Aydem Perakende
Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de nüfus giderek artmaktadır. Bu artışa paralel olarak evlerde, iş yerlerinde ve endüstriyel tesislerdeki elektrik kullanım oranı yükselme eğilimi gösterir.
Artan enerji ihtiyacını etkili şekilde karşılamanın en pratik yolu olarak yenilenemez enerji kaynakları ön plana çıkar. Ancak çevreye olan etkileri ve daha birçok nedenden dolayı bu kaynakların yerini hızla yenilenebilir enerji almaktadır.
Bu yazımızda, günümüzde giderek çok daha popüler hale gelen yenilenebilir enerjinin ne demek olduğu, hangi kaynaklardan temin edildiği ve Türkiye’deki kullanım oranları hakkında bilgi edinebilirsiniz.
Yenilenebilir Enerji Ne Demek?
Yenilenebilir enerji, doğal kaynaklardan elde edilen enerji türlerine verilen genel isimdir. Adından da kolayca anlaşılabileceği gibi bu tarz enerji kaynakları, kendilerini devamlı olarak yenileyebilme özelliğine sahiptir.
Dolayısıyla petrol gibi zaman içerisinde tükenme durumu söz konusu değildir. Bu yüzden artan nüfusun ve endüstriyel faaliyetlerin ihtiyaç duyduğu enerji, yenilenebilir kaynaklardan kolaylıkla sağlanabilir.
EPDK’nın yayınladığı Elektrik Piyasası 2021 Yılı Piyasa Gelişim Raporu’na göre; yenilenebilir enerji kaynaklarının 2020 yılı sonu itibarıyla toplam kurulu güç içerisindeki payı %48 oranlarında seyrederken 2021 yılında %50,02’ye yükselmiştir.
Tüketim konusunda ise 2018 yılında Yenilenebilir Enerji kaynaklarının toplam enerji tüketimine oranı %11.9 civarında olmuştur.
Lisanslı elektrik üretiminde ise yenilenebilir enerji kaynaklarının toplam payı 2020 yılında %40,3 olarak kaydedilmiştir. 2021 yılına gelindiğinde ise bu oran %33,31’e gerilese de yapılan yatırım ve artan kurulu güç oranları ile yükselen grafiğin devam ettirileceği ön görülmektedir.
Yenilenemez Enerji Ne Demek?
Yenilenemez enerji, yeniden oluşturulması mümkün olmayan kaynaklardan elde edilen türleri ifade eder. Bu tarz enerji kaynaklarının yeniden kullanımı ve doğanın üretim hızının günümüzdeki tüketim ihtiyaçlarını karşılayabilmesi mümkün değildir. Yenilenemez enerji kaynakları, fosil yakıtlar ve nükleer enerji olmak üzere iki farklı kategoriye ayrılır.
Günümüzde ulaşımdan çeşitli sanayi dallarına kadar birçok alanda yoğun biçimde kullanılan petrol, kömür, doğal gaz gibi enerji kaynakları fosil yakıtlar sınıfına girer. Nükleer enerjinin kullanım ömrü, fosil yakıtlara göre çok daha uzun olsa da, yenilenebilir olmadığı için sürdürülebilir olmayanlar sınıfında yer alır.
Sürdürülebilir olmamaları, yenilenemez enerji kaynaklarının en önemli özelliğidir. Fosil yakıtlar ayrıca yandıklarında atmosfere büyük miktarlarda karbon salınımı gerçekleştirdiği için küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliğinin en önemli kaynağı olarak görülür.
Nükleer enerji ise karbon salınımına neden olmaz. Ancak kullanım ömrünü tamamlayan atıkların çevreye ve insan sağlığına zarar vermesini engellemek için ciddi miktarda bütçe harcanması gerekir.
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Özellikleri
Yenilenebilir enerji kaynaklarının en önemli özellikleri, karbon nötr olmalarıdır. Yani daha yalın bir ifadeyle, ideal tekniklerle elde edildikleri ve kullanıldıkları sürece karbon salınımına neden olmazlar. Kullanım sonrasında kömür cürufu gibi herhangi bir atık ortaya çıkmaz. Bu özelliklerinden dolayı temiz enerji kaynakları ismiyle de anılırlar.
Güneş, rüzgâr ya da akarsu aracılığıyla elde edilen enerjinin depolanması ve dağıtımı son derece kolaydır. Müstakil bir evde yaşıyorsanız ya da iş yerinizin çatısında uygun alan varsa, güç toplama ve depolama sistemi kurabilirsiniz. Böylece elektrik ihtiyacınızın bir kısmını bu sistem aracılığıyla karşılayabilirsiniz.
Yenilenebilir Enerji Kaynakları Nelerdir?
Yenilenebilir enerji kaynakları, 5 farklı kategoriye ayrılır. Bu kategorileri şu şekilde sıralamak mümkündür:
1. Güneş Enerjisi
En büyük yenilenebilir enerji kaynağı konumundaki güneşten elde edilen enerjidir. Elektrik üretimi için gerekli güneş ışınları, paneller yardımıyla toplanır.
2021 yılının ocak ve temmuz ayları arasındaki zaman dilimini kapsayan dönemde, ülkemizde güneş enerjisinden elektrik üretimi için kurulu güç 7.325 megavata erişmiştir.
2. Rüzgâr Enerjisi
Güneş enerjisi ile birlikte en yaygın kullanıma sahip türlerden biridir. Rüzgâr enerjisinden yararlanmak için en çok kullanılan araçlar; yel değirmeni pervaneleri, dev boyutlu türbinleri ve yelkenlerdir.
Anadolu Ajansı’nın haberine göre ülkemizde, rüzgâr enerjisinden elektrik üretimi 2021 sonu itibarıyla 10,750 megavata çıkmıştır.
3. Hidrolik Enerjisi
Suyun akış gücünden faydalanılarak elde edilen enerji çeşididir. Rüzgâr enerjisine benzer şekilde türbinler yardımıyla mekanik güç elektriğe dönüştürülür. Türkiye’de, 2022 mayıs ayı itibari ile toplam elektrik üretiminde hidrolik enerjinin payı %34,3 olmuştur.
4. Jeotermal Enerji
Üst manto tabakasının farklı derinliklerindeki sıcak su, buhar ve gazın yüzeye çıkartılarak işlenmesi sonucunda elde edilir. Elektrik üretiminin yanı sıra ısınma ihtiyacını gidermek için de kullanılır.
Türkiye, jeotermal potansiyeli ile dikkat çeken bir ülkedir. Bu açıdan Avrupa’da birinci, dünyada dördüncü sırada yer alır. Jeotermal enerjinin elektrik üretiminde payı ise %3’tür.
5. Biyokütle Enerjisi
Henüz fosilleşmemiş canlı (biyolojik) kalıntılarından elde edilen enerji türüdür. Enerji elde etmek için genelde tarım ve hayvan atıkları ile kanalizasyon sularının arıtılması ile ortaya çıkan organik çökeltiler kullanılır.
Türkiye’de biyokütle enerjisinden elektrik üretimi artış eğilimindedir. 2020 sonu itibarıyla toplam üretimdeki payı %1,80 olmuştur.
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Faydaları
Günümüzde iklim değişikliğine bağlı olumsuz etkiler, insanlık tarihinin hiçbir döneminde olmadığı kadar yoğun biçimde hissedilmektedir. Bu durumun doğal bir sonucu olarak sürdürülebilirlik kavramı çok daha önemli hale gelmektedir.
Yenilenebilir enerji kaynakları, yenilenme hızlarının yüksekliği ve karbon nötr olmaları sayesinde bu kavramı destekler niteliktedir. Tesis kurulumundan dağıtıma kadar temiz enerji kaynaklarının kullanımının hiçbir safhasında tarım alanlarının işgal edilmesi, doğal yapının bozulması gibi sorunlar ortaya çıkmaz.
Yenilenebilir enerji kaynakları enerji temininde dışa bağımlılığı büyük oranda ortadan kaldırma potansiyeline de sahiptir. Coğrafi yapı sayesinde Türkiye’de temiz enerji kaynaklarından elektrik üretimi potansiyeli vardır.
Yerli üretim yapılarak ülke içerisindeki ihtiyacın önemli kısmı karşılanabilir ve fazlası dışarıya satılabilir. Haliyle bu durum, enerji ithalatına yüksek bütçeler harcanmasının önüne geçer.
Eğer uzun süredir aklınızda yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmiş elektriği tedarik etme gibi bir düşünce varsa İşte Yeşil Enerji Kampanyası’na hemen başvuru yapabilirsiniz.
İşte Yeşil Enerji Kampanyası, yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrik enerjisini almak isteyen kullanıcılar için hazırlanmıştır. Kampanyaya katılan müşterilere, I-REC Sertifikası sunmaktadır.
Bir yıl süreli bu hizmetten faydalanabilmek için kendi adınıza elektrik aboneliğinizin olması yeterlidir. İmzalanan sözleşmenin ardından portföye giriş tarihinize göre temiz enerji kaynaklı elektrik hizmetinden yararlanabilirsiniz.
I-REC Sertifikası Nedir?
I-REC Sertifikası, dünyadaki ilk yenilenebilir enerji sertifikasıdır.
Uluslararası REC Standartı (I-REC), International REC Standard Foundation tarafından dünyanın tüm ülkelerini kapsayan, yenilenebilir kaynaklardan üretilen enerjinin kaynağını ve tüketimini belgelemek için oluşturulmuş uluslararası yeşil enerji sertifikasıdır.
Sürdürülebilirliğe destek olmak isteyen işletmeler, üretimde kullandıkları enerji nedeniyle ortaya çıkan karbon salınımını azaltmak veya ortadan kaldırıp, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için uluslararası geçerliliğe sahip bu belgeyi almaktadırlar.
Bu sertifika ile yenilenebilir kaynaklar ile üretilen enerjiden ne kadar yararlanıldığı belgelenir. Şirketler, sürdürülebilirlik hedeflerine erişmek amacıyla I-REC Sertifikası alabilir.
Web sitemizi ve sosyal medya hesaplarımızı düzenli ziyaret ederek yenilenebilir enerji kaynakları hakkında güncel bilgilerden anında haberdar olabilirsiniz.
Siz de yenilenebilir enerji hakkında bildiklerinizi yorumlarda paylaşabilir ya da merak ettiklerinizi bize sorabilirsiniz!
Yazı kaynağı : www.aydemperakende.com.tr
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.
kim kimdir ne zaman nasıl nelerdir nedir ne işe yarar tüm bilgiler
dünyadan ilginç ve değişik haberler en garip haberler burada
enteresan haberler