sürekli aynı şeyi düşünmekten kurtulmak

sürekli aynı şeyi düşünmekten kurtulmak bilgi90’dan bulabilirsiniz
Tekrarlayıcı, Rahatsız Edici Düşüncelerle Nasıl Başa Çıkılır?
Teşvikiye Mah. Hasan Cevdet Paşa Sok. Engin Konak Apt. No:2/6 Nişantaşı – Şişli – İstanbul
Telefon
+90 212 213 13 33
Cep Telefonu
0 543 627 0989
E-Posta
Yazı kaynağı : www.ozguroner.dr.tr
Aşırı Düşünmeden Kurtulmak için 12 Öneri
Aşırı Düşünmeden Kurtulmak için 12 Öneri: Aklımıza her gün binlerce anı, çağrışım ve düşünce gelir. Bunların çoğu bizim için önemsizdir. Fakat bunlardan bazılarının peşine takılır ve bu düşünceleri sürekli tekrar edersek ve bundan dolayı endişelenirsek o zaman sorun yaşarız. Bu durum defalarca tekrar edince de sanki otomatik oluyormuş ve bizim kontrolümüzün dışındaymış gibi bir düşünceye kapılırız. Tahmin edeceğiniz üzere bu aşırı düşünme daha çok olumsuz düşüncelerden oluşmaktadır. Aşırı düşünen kişiler genellikle iki yol izlerler. Ya geçmişteki olayları sürekli düşünüp ‘keşke’ ile başlayan cümleler kurarlar ya da ‘ya … olursa’ gibi cümleler kurarak geleceğe dair endişeler yaşarlar. Bu düşünceler bizim kontrolümüzün dışında değil dedik ama geçmişteki olaylar ve geleceğe dair kurgular bizim kontrolümüzün dışındadır. Yani aşırı düşünen insanlar kontrol edemedikleri konular üzerine kafa yorarlar.
Hepimiz zaman zaman bir şeyleri düşünüp durabiliriz. Fakat kimi insanlarda bu düşünmeler adeta bir bombardıman gibi hissedilmektedir. Bu bombardıman o kadar şiddetlidir ki aşırı düşünme nedeniyle gündelik işlerde bile sorunlara sebep olur. Aşırı düşündüğümüzde genellikle derin düşüncelere dalarız ve endişeleniriz. Genellikle aşırı düşünme depresyon ve anksiyetenin yan ürünü olabilmektedir. Eğer böyle bir durum söz konusuysa depresyon veya anksiyeteyi bir kenara bırakıp aşırı düşünmekten kurtulmaya odaklanmak işimize yaramaz. Önce kaygınızı veya depresyonunuzu aşmalısınız ki bu konuda destek almanızı öneririm.
Başarılı insanlara baktığımızda onların, düşüncelerini kendilerine yardımcı olacak şekilde organize edebildiklerini görürüz. Bu insanlar işlevsiz düşüncelerine nasıl karşı koyabileceklerini ve bu düşünceleri nasıl işlevli düşüncelerle değiştirebileceklerini bilirler.
Aşırı düşünmek, doğuştan getirdiğimiz, genetik bir şey değildir. Buna bizi sevk eden çeşitli yaşam deneyimlerimizdir. DOlayısıyla öğrendiğimiz bu durumdan kurtulabiliriz de. Ayrıca kadınlarda daha fazla görülme olasılığı yüksektir.
Aşırı Düşünmek Nedir?
Aşırı düşünmek, bir şeyi çok fazla veya çok uzun süre düşünmektir. Bu aşırı düşünme, endişe ile birlikte ortaya çıkan ve neredeyse kişiyi durma noktasına getiren bir düşünmedir. Normalde insanlar pek çok konuda yoğun bir konsantrasyonla birlikte düşüncelere kapılırlar. Fakat bu tür bir düşünme daha çok bir sorunu aşma niyetiyle çözüm arayışları içeren işlevsel bir düşünmedir. Aşırı düşünme ile kastedilen şey, hiçbir çözüm stratejisi içermeyen ve sadece yersiz endişeleri körükleyen, sorun odaklı düşünmedir. Bu şekilde düşünen birisi hem bir karara varamaz hem de eylemde bulunamaz. Aşırı düşünmenin belirtilerine de bu gözle bakmamız gerekmektedir. Aksi halde aşırı düşünme belirtilerine baktığımızda hepimizde bu belirtilerin bir kısmı vardır. Önemli olan bu belirtiler nedeniyle çözüm stratejisi geliştirebiliyor muyuz, geliştiremiyor muyuz? Bir karar veremiyor, eylemde bulunamıyor ve çözüm üretemiyorsak bu belirtilere aşırı düşünme belirtileri diyebiliriz. Aksi durumda diyemeyiz.
Aşırı Düşünmenin 7 Belirtisi
Çok düşünmenin normal olduğu 2 durum;
Aşırı Düşünme Nedenleri
Yapılan araştırmalar, eleştirel ve otoriter ebeveynlik ile çocuklarda aşırı düşünme gelişimi arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Ayrıca aşırı düşünme mükemmeliyetçi kişiliğin ve pek çok psikolojik problemin sonucu olarak da ortaya çıkabilmektedir. Örneğin depresyon veya anksiyete sorunu yaşayan bir kişi için aşırı düşünme söz konusu olabilmektedir. Yaşanan travmalar ve stres de aşırı düşünme sebepleri arasında gösterilebilir.
Aşırı Düşünmenin 4 Etkisi
Aşırı Düşünmeden Kurtulmak için 12 Öneri
1- Aşırı Düşünmeyi Fark Edin
Aşırı düşünmek bazen o kadar yaygın bir hal alır ki aşırı düşündüğünüzün farkında bile olamayabilirsiniz. Bu nedenle ilk yapmanız gereken iş aşırı düşündüğünüzü fark etmek olmalıdır. Bunun için de yapmanız gereken şey nasıl düşündüğünüze dikkatinizi vermek olacaktır. Fark edeceksiniz ki sürekli olayları düşünüyor ve endişeleniyorsunuz. Düşünmek, olumlu eylemlere yol açan bir faaliyetken bu şekilde aşırı düşünme ise olumsuz sonuçlara ve yaşam kalitesinde ciddi düşüşlere yol açmaktadır.
2- Soruna Değil Çözüme Odaklanın
Aşırı düşünmeden kurtulmak için sorun üzerine düşünüp durmak size yardımcı olmaz. Sorunun çözümüne odaklanarak alternatifler geliştirmeye çalışmak ise yardımcı olur. Enerjinizi kontrol edebileceğiniz şeylere odaklayın. Çözüme değil soruna odaklanırsanız sadece durumu dramatize etmiş olursunuz.
3- Bir Adım Geri Atıp Düşünün
Ne hikmetse çoğumuz olumlu düşünceler ve hayallere kapıldığımızdan çok daha hızlı ve yoğun bir şekilde olumsuz düşüncelere kapılıyoruz. Adeta olumsuz düşüncelere kapılmak çok daha basit ve kolaymış gibi geliyor. Sonuçta da istenmeyen duygulara kapılırız. Yoğun duygularımızın olaylara objektif bakabilme yeteneğimizi engellediğini unutmamalıyız. Özellikle olumsuz düşüncelerinizle ilgili kanıta dayalı bir sorgulamaya girerseniz çoğunun kanıtsız olduğunu göreceksiniz. Bu nedenle bir adım geri atıp düşünmeniz sizin yararınızadır.
4- Aşırı Düşünmeden Kurtulmak için Kaçmayın, Zamanı Belirleyin
Kendinizi aşırı düşünmenin insafına kalmış hissedebilirsiniz. Bu durumdan kurtulmak için kaçmanız işe yaramaz. Hatta kaçmaya çalışmanız ters teper. Günlük yaklaşık 20 dakikayı bu düşüncelerinize ayırabilirsiniz. Bu süre içerisinde istediğiniz kadar endişelenip düşünme konusunda kendinize izin verin. Süre bittiğinde ise başka bir işe koyulun. Eğer hala aklınıza bu düşünceler gelmeye devam ederse kendinize bir sonraki zaman diliminde nasıl olsa bunlara zaman ayıracağınızı hatırlatarak yolunuza devam edin.
5- Farkındalık Kazanmaya Çalışın
Aşırı düşünmenin içeriğine baktığımızda çoğunlukla an’ı değil geçmişi ve geleceği içeren düşünceler bulacaksınız. Bu nedenle anı deneyimlemek, an’da kalabilmek için şimdi ve burada’nın farkındalığına sahip olmanız gerekmektedir. Farkındalık, öğrenilebilen bir şeydir ve pratik gerektirir. Bu konuda pek çok yayından ve videodan faydalanabilirsiniz.
6- Aşırı Düşünmeden Kurtulmak için Karşı Koymayın
Aşırı düşünmeyi engellemeye çalışmak işe yaramayacaktır. Beynimize göndereceğimiz olumsuz komutlar, beyin tarafından engellenemez. Bu nedenle mümkün olduğunca böyle bir düşünme şekli ortaya çıktığında dikkatinizi ve etkinliklerinizi değiştirmek çok daha fazla işe yarayacaktır. Odaklandığınız şeyi değiştirmek size düşünce bombardımanına karşı avantaj sağlayacaktır.
7- Mükemmeliyetçi Düşüncelerinizi Tanıyın
Mükemmeliyetçi bir yapınız varsa aşırı düşünmeye eğilimlisiniz diyebiliriz. Kendinize hata yapma hakkı tanımıyor ve her şeyi dört dörtlük yapacağım düşüncesine sahipseniz bu durum sürekli en iyisini yapmak için düşünmenize sebep olur. Sonuçta ise sadece hesap yapıp hiçbir şey yapamamanız gibi bir eylemsizlik ortaya çıkar. Bu durum da uzun vadede depresyona girme ihtimaliniz yüksek demektir.
8- Aşırı Düşünmeden Kurtulmak için Otobiyografinizi Yönetin
Her insanın kendi geçmişine baktığında bir hikayesi vardır. Kiminin hikayesi başarısızlık ve değersizlik temalıyken kimininki de başarılı ve değerli temalar içerir. Hikayenin temasını değiştirmek sizin elinizde. Olumsuz temaları olumluya çevirebilme potansiyelinizi kullanmalısınız. Geçmişinize nasıl baktığınız bugününüzü belirler. Bu hikayenin hem başrol oyuncusu hem yönetmeni hem de senaristi olduğunuzu unutmayın. Bu farkındalık size aşırı düşünmeden kurtulmak için avantaj sağlayacaktır.
9- An’ı Yaşayın
Zihninizdeki olumsuz duygu ve düşüncelerin izini sürmekten vazgeçmenin anahtarı an’ı yaşamaktır. Fakat an’ı yaşamak öyle bir butona basıp bir anda becerebileceğiniz bir şey değildir. Bunun için mümkün olduğunca pratik yapmalısınız. Nefes egzersizleri ve çeşitli gevşeme tekniklerinden yardım alabilirsiniz.
10- Olumlu Anılara Odaklanın
Aşırı düşünen kişilerin geçmişte yaşanan onca olumlu anı varken olumsuz anıların peşine düştüğünden bahsetmiştik. Mümkün olduğunca olumlu anıları seçerek bu anılara odaklanmak çok büyük fayda sağlayacaktır.
11- Aşırı Düşünmeden Kurtulmak için Kendinize Zaman Ayırın
Aşırı düşünmeden kurtulmak için özbakımınıza zaman ayırın. Sağlıklı beslenerek, düzenli uyuyarak ve egzersizler yaparak sağlığınıza yatırım yapın. Günlük yapacağınız bu tür aktivitelerle aşırı düşünmenin önüne geçebilirsiniz.
12- Aşırı Düşünmeden Kurtulmak için Kontrolcülüğü Bırakın
Her şeyin kontrolünüzün altında olamayacağını bilin. Her şeyi kontrol etmeye çalışmak aşırı düşünmeye davetiye çıkarmaktır.
Aşırı düşünmek bir hastalık değildir. Fakat yaşamınızda ciddi işlev kayıplarına yol açabilecek önemli bir sorundur. Bununla birlikte aşırı düşünmek depresyon ve anksiyetenin göstergesi olabilmektedir. Bu durumda yardım almak önemlidir.
Hem evet hem de hayır. Aşırı düşünmek başlı başına sizi hasta etmez. Fakat strese neden olduğu için özellikle bağışıklık sistemi üzerinden sizin hastalıklara açık hale gelmenize neden olur. Dolayısıyla aşırı düşünmek stres dolayımından sizleri hasta edebilmektedir.
Kulağa hoş gelse de bu durum geri tepecektir. Sürekli tetikte olduğunuzda ister istemez sürekli alarm durumuna geçersiniz. Bu durum da kendinizi güvensiz hissetmenize neden olur.
Sürekli güvence aramak da aşırı düşünen insanların hataları arasındadır. Gündelik hayatımızda pek çok konuda güvence aramamız kadar doğal bir şey yok. Fakat bu güvence arayışı kendimizi sakinleştirmenin tek koşulu haline gelmişse o zaman ciddi bir sorun halini alır. Belirli konularda endişelerinizin azalması için tutunduğunuz bir dal gibiyse güvence aramak çözüme değil soruna hizmet eder.
Tüm hayatımız aslında belirli planlar dahilinde ilerler. Planlı olmak, düzenli olmak demektir. Fakat bu planlar aşırı detaylı, ayrıntılı planlar yapmak sakinleşmek şöyle dursun, endişelerimizin artmasına neden olur. En ince ayrıntısına kadar yapılan plan aynı zamanda ciddi bir zaman kaybıdır. Ayrıca hayat her türlü planın önündedir ve plana uymayan şeylerle karşılaşıldığında endişe yine ortaya çıkar.
Bu yazımın da sonuna geldim. Eğer aşırı düşünen biriyseniz ve bu yazıda verilen önerileri yapmanıza rağmen sorun devam ediyorsa yardım almanızı öneririm. Muhtemelen psikolojik kökenli bir problemin sonucu olarak böyle bir sorun yaşıyorsunuz. Her türlü görüş ve önerilerinizi benimle paylaşmanızdan mutluluk duyacağımı bilmenizi isterim. Selamlar.
Yararlanılan Kaynaklar:
https://www.themuse.com/advice/6-easy-ways-to-stop-overthinking-every-little-thing-and-just-enjoy-your-life
https://psyche.co/guides/how-to-stop-overthinking-with-help-from-metacognitive-strategies
https://ipb.ac.id/news/index/2022/09/frequently-overthinking-know-the-cause-and-how-to-overcome-it-from-ipb-university-lecturers/9bde180f3f2bae535522513a7dedc12c#:~:text=Traumatic%20events%20in%20the%20past,them%20is%20declining%20physical%20health.
Yazı kaynağı : www.hakantokgoz.com.tr
Psikiyatri Bursa – Obsesif Kompulsif Bozukluk
Düşünmek istemediğiniz halde tekrar tekrar zihninize gelen düşünceleriniz varsa ya da aynı şeyi tekrar tekrar yapıyor ve yapmaktan kendinizi alamıyorsanız obsesif kompülsif bozukluğunuz olabilir.
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir?
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB), kimi zaman istenmeden gelen ve uygunsuz olarak yaşanan ve belirgin kaygı ya da sıkıntıya neden olan, yineleyici ve sürekli düşünceler, dürtüler ya da düşlemlerin olmasıdır. Bu düşünce takıntılarının getirdiği sıkıntıyı azaltmak için tekrar tekrar bazı hareketleri yapma ve bunları yapmaktan kendini alıkoyamadığı yineleyici davranışlarda (örn. el yıkama, düzene koyma, kontrol etme) ya da zihinsel eylemlerde (örn. dua etme, sayı sayma, birtakım sözcükleri sessiz bir biçimde söyleyip durma) bulunma şeklinde ortaya çıkan bir ruhsal bozukluktur.
Bu takıntılar (obsesyonlar) ya da zorlantılar (kompulsiyonIar) belirgin bir sıkıntıya neden olur, zamanın boşa harcanmasına yol açar (günde 1 saatten daha uzun zaman alırlar) ya da kişinin olağan günlük işlerini, işle ilgili (ya da eğitimle ilgili) işlevselliğini ya da olağan toplumsal etkinliklerini ya da ilişkilerini önemli ölçüde bozar.
OKB’nin Belirtileri Nelerdir?
Obsesyon (takıntı-saplantı): Devamlılık gösteren, tekrar tekrar zihninize giren istenmeyen düşünceler, hayaller, istekler veya sık sık ortaya çıkan rahatsız edici endişelerdir. Siz özellikle istemeden hatta bazı durumlarda özellikle aklınıza gelmemesi için uğraşmanıza rağmen aklınıza kendiliğinden gelirler veya belli durumlar ve ortamlarda kendiliğinden ortaya çıkarlar ve sıklıkla sıkıntıya neden olurlar. Örneğin: bulaşma oldu mu?, … kir var mı? Acaba kapıyı kapattım mı? ütünün fişini çektim mi? … zarar verebilir miyim?, farkında olmadan … yapmış olabilir miyim?, hata yaptım mı?, eksiklik var mı? … istedim mi? …. istiyor muyum? Cinsellik, kazaya ya da bir kötü olaya neden olma ve dini konularda şüphe, hayal veya düşünceler.
Bu takıntılar, istenmedik ve uygunsuz bir nitelik taşımalarından ötürü, benliğe yabancı (ego-distonik) olarak adlandırılırlar. Bu terim, takıntının kişiye yabancı geldiğini, kendi denetiminde ortaya çıkmadığını ve kişinin sahip olmak isteyeceği bir düşünce olmadığını gösterir. Ancak yine de, kişi bu takıntıların kendi zihninin bir ürünü olduğunu ve dışarıdan kendisine yüklenmiş olmadığını bilir.
Obsesyon (takıntısı-saplantı) adını verdiğimiz bu endişelerin içeriği kişiden kişiye değişmekle beraber ana temalar şunlardır:
Bazı kişilerde akla gelen düşünce istek veya hayallerin bizzat kendisi, yani akla gelmesi bile sıkıntı verici, korkutucu veya utandırıcıdır. Bu düşüncelerin, istek, hayal ve endişelerin aklınıza gelmesi size sorumluluk da yükler; aklına böyle bir şey gelmiş olması nedeniyle önlem almadıkça içiniz rahat etmez. Giderek bütün hayatınız endişeleri düşünme, temizleme veya kontrol etme ile geçmeye başlar.
Zorlantılar (Kompulsiyon) veya ritüeller: Çoğu kere aşırı veya mantıksız bulmanıza rağmen yapmaktan kendinizi alamadığınız tekrarlayıcı davranışlar. Böyle yapmanın amacı kaygıdan ya da sıkıntıdan korunmak ya da bunları azaltmaktır. Çoğu kez kişi, takıntıya eşlik eden sıkıntıyı azaltmak için, belirli bir kompulsiyonu yerine getirmeye doğru itildiğini duyumsar. Ancak bunlar giderek bütün vaktini işgal etmeye başlar.
En sık karşılaşılan kompulsiyonlar şunlardır:
Obsesif Kompulsif Bozukluğu Olan Bireylerin Ortak Özellikleri
1. Endişeler ve Takıntılar (Obsesyonlar) kötü bir şeyler olacağı kaygısıyla ilgilidir: Takıntılara hemen daima eşlik eden sıkıntı size ya da sevdiklerinize gelecek bir zarardan korkmakla ilgilidir. Örneğin kapıyı pencereyi kontrol eden bir hastada “kapıyı pencereyi kontrol ediyorum çünkü açık kalırsa birisi girip çocuklarımı öldürebilir, paramızı çalabilir. Eğer bu olursa benim hatam olur ve suçlanmayı hak ederim.” şeklinde ya da yıkanma kompülsiyonu (zorlantısı) olan bir hastada “eğer temizlenmezsem hastalanabilirim, çocuklarıma hastalık bulaştırabilirim” şeklinde düşünceler ve korkular olabilir.
2. Kişinin takıntısının akıldışı olduğunu bildiği anlar olur: Belirtiler olmadığı anlarda çoğu obsesif birey takıntılarının gereksiz olduğunu bilir. Endişeler başladığında ise bunu unutabilir ve takıntılarından dolayı çok korkuya kapılabilir.
3. Takıntılara direnmeye ya da bunları unutmaya çalışmak sadece durumu daha da kötüleştirir: Takıntı şeklindeki düşünceler ve hayaller çok fazla sıkıntı verdiği için kişi bunlardan şiddetle kurtulmak ister. Ama ne yazık ki bu mücadele unutulmak istenilen düşünceyi canlı tutar. Kişi ne kadar çok mücadele ederse o düşünceyi zihninden atması da o kadar zorlaşır. Düşünce takıntılarının sürmesini sağlayan şeyler:
4. Zorlantılar geçici bir rahatlama sağlar: Takıntının yarattığı şiddetli sıkıntıyla kişi kendisini rahatlatacak bir şeyler arar ve sonuçta yaptığı bazı eylemlerle rahatlar. Örneğin kirlilik takıntısı olan birinin elini yıkayarak rahatlaması gibi. Ama bu etki geçicidir. Bir süre sonra yeniden sıkıntı başlar.
5. Tekrarlayan eylemler (ritüeller) genellikle özel bir sırada gerçekleştirilir: Zorlantı davranışları belli bir sıra dahilinde kurala uygun gerçekleştirilirse sıkıntıyı azaltır. Eğer bu kural bozulursa yeni baştan aynı sırayla tekrar gerçekleştirilirler. Kirlilik takıntısı olan bireyin yıkama esnasında belli bir sayıda yıkıyorsa yıkama sırasında yaptığı bir işlemi hatırlayamazsa işi tekrar baştan başlatması gibi.
6. Kişi zorlantılara da direnmeye çalışır: Zorlantı şeklindeki hareketler kişiyi geçici olarak rahatlatsa da bunları tam yapmanın zorluğu ve aldıkları zaman yüzünden kişi bunlara direnmeye çalışabilir ya da bunların zahmeti nedeniyle bunlara başvurmasına yol açacak nesne ve durumlardan kaçabilir. Temizlenme ritüellerinin sıkıntısı nedeniyle kişinin ayda bir banyo yapması, haftada bir büyük abdeste çıkması gibi.
7. Kişi bir takım koruyucu davranışlar için başkalarından da yardım alır: Temiz mi kirli mi diye birine sorma, yıkarken başkasına da izletme, kendisi yerine temizlemeyi ya da kontrolü birine yaptırma gibi. Bu hem kaçınmaya hem de sorumluluğu paylaşarak biraz rahatlamayı sağlar.
OKB Alttipleri Nelerdir?
OKB’deki çeşitli obsesyonlar ve kompulsiyonlar nedeniyle değerlendirme ve tedavi kolaylığı açısından yaşanan belirtilere göre OKB alttiplere ayrılabilir, bazen bir hastada birden fazla belirti grubu olabildiği gibi bazen de yıllar içinde belirtiler birinden diğerine değişebilir. Belirti türlerine göre başlıca alttipler:
OKB Neden Olur?
Birçok insan kendilerinde OKB’ nin nasıl geliştiğini merak ederler. Bununla ilgili birçok bilimsel varsayım ortaya atılmış olup, OKB’ yi tek bir nedenle açıklayamayacağımız görüşü en çok kabul gören varsayım olmuştur. Bu etkenler sırasıyla kişinin kalıtımının da etkisiyle şekillenen beyin özellikleri, içinde bulunduğu ortam koşulları ve yaşadığı olaylar, kişilik özellikleri ve düşünme biçimi, davranış tepkileri ve duygusal özellikleridir. Bunlardan bazıları kimi hastalarda diğerlerine göre daha ön planda olmakla beraber, gelişimin nasıl olduğuna ilişkin tatmin edici bir kuram yoktur. OKB si olan bireylerin yapılan beyin incelemelerinde beyinde, beynin orbitofrontal kortex ve caudate nukleus adı verilen bölgelerde aktivite artışı olduğu saptanmıştır (Şekil 2).
Bu bölgelerden caudat nukleus düşüncelerin sınırlanmasında rol oynar. Saptanan bu biyolojik değişiklikler OKB de hem bir neden hem de bir sonuç olabilir.
Günümüzde OKB nin psikolojik nedenleriyle ilgili temel açıklama biçimi bilişsel davranışçı modele dayalıdır. Davranışçı model, çocukluk dönemindeki yaşantılarla oluşan bazı koşullanmaların (örneğin kirlilikle ilgili ailenin olumsuz tepkileri -kirlendiğinde kızılması- ve titiz davranışları, buna karşılık yıkanma, silme davranışlarının beğenilmesi, desteklenmesi) OKB gelişiminde etkili olduğunu öne sürer. Bu koşullanmaların etkisiyle normalde herhangi bir özellik taşımayan ve dolayısıyla da sıkıntı doğurma gücü olmayan bazı uyaranlar (örneğin evin zemini, kapı kolu vb) ve durumlara (örneğin kirlilik, bulaşma) karşı öğrenilmiş bir korku ve kaçınma davranışı gelişir. Ayrıca birey kompülsiyonlara başvurdukça kısa süreli ve geçici olarak rahatladığı için kompülsiyonlar (yıkanma, temizlenme, kontrol vb gibi) yerleşik hale gelir.
Bunun yanı sıra çocukluk döneminin bazı düşünsel özelliklerinin ve o dönemde oluşan bazı inançların yetişkinlikte de sürdürülmesi (“bir eylemle ilgili düşünmek onu yapmak gibidir”, “kendine ya da başkasına gelebilecek bir zararı önleyememek (ya da önlemeye çalışmamak) o zarara neden olmak demektir”, “sorumluluk bir olayın olasılığının az olmasıyla azalmaz”, “Kişi düşüncelerini kontrol edebilmelidir –etmelidir” gibi inançlar) bir diğer etkendir.
OKB ne sıklıkta görülür?
Çoğu obsesif hastanın bu durumunu saklayıp doktora başvurmaması nedeniyle eskiden nadir görülen bir rahatsızlık olduğu zannedilirken yapılan toplum çalışmaları en sık görülen ruhsal rahatsızlıklardan birisi olduğunu ortaya çıkarmıştır. Görülme sıklığı %1-3 arasında değişir, bunun anlamı Türkiye’de 1,5-2,5 milyon kişide bu rahatsızlığın olmasıdır. Kadınlarda ve erkeklerde eşit sıklıkta görülür. Birinci derecede biyolojik akrabalarında böyle bir hastalık bulunanlarda daha sık görülür. Bu rahatsızlık belirtileri size çok garip gelse de yaygın bir durumdur ve deli olduğunuz ya da delireceğiniz anlamına gelmez.
OKB ne zaman başlar?
Genellikle ergenlik ya da genç erişkinlik dönemlerinde başlarsa da, çocukluk döneminde başladığı da olur. Erkeklerde daha çok 6-15 yaşları arasında, kadınlarda daha çok 20-29 yaşları arasında başlar.
OKB’ye eşlik edebilen başka psikiyatrik bozukluklar var mı?
Obsesif-kompulsif bozukluk, majör depresiyona, diğer kaygı bozukluklarına, yeme bozukluklarına ve kimi kişilik bozukluklarına (obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu, çekingen kişilik bozukluğu, bağımlı kişilik bozukluğu) eşlik edebilir.
Bu hastalığın gidişatı nasıldır?
Çoğu kez, yavaş yavaş gelişir. Çoğu kişide, alevlenip yatışan, süreğen bir gidiş gösterir; hastalığın alevlenmeleri yaşamdaki zorlanmalarla ilişkili olabilir. Bu kişilerin yaklaşık % 15’inde toplumsal ve işle ilgili işlevsellikte, giderek ilerleyen bir düşme görülür. Yaklaşık % 5’inin, dönemler arasında hiç belirtisinin olmadığı ya da çok az belirtisinin olduğu, yineleyici dönemlerle giden bir hastalığı vardır.
OKB tedavisi nasıl yapılır?
Bu rahatsızlığı olan bireylerin bilmeleri gereken en önemli nokta bu rahatsızlığın etkili tedavileri olduğudur. Gerek ilaç tedavisiyle gerekse Bilişsel-Davranışçı tedavi adını verdiğimiz psikoterapi yöntemiyle yüz güldürücü sonuçlar alınmaktadır.
İlaç tedavisi:
Obsesif-kompulsif bozukluğun tedavisinde kullanılan başlıca ilaçlar antidepresan ilaçlardır. Bu ilaçların etkisinin az olduğu veya etkisiz olduğu durumlarda ise başka kaygı giderici veya antipsikotik denilen ilaçlar da kullanılabilir. İlaç tedavilerinde hastaların %60-70’inde yaklaşık 2-3 aylık bir süreçte belirtilerde %30’dan fazla azalma ortaya çıkmaktadır. Bu ilaçların bir psikiyatri uzmanın takibi ve tedavisi altında kullanılması önerilmektedir.
Psikoterapi:
Obsesif-kompulsif bozukluğun tedavisinde etkinliği kanıtlanmış ve başarı ile uygulanabilen psikoterapi yöntemi Bilişsel-Davranışçı Psikoterapidir. Bu terapide Obsesif-kompulsif bozuklukta sıklıkla karşılaşılan düşünsel çarpıtmaları değiştirmeye ve yapmaya zorlanılan törensel davranışlar gibi eylemleri ortadan kaldırmaya yönelik uygulanan “karşı karşıya gelme ve tepkiyi önleme” yöntemi kullanılır. Bilişsel davranışçı terapi ile de tedavi sürecini tamamlayanlarda yaklaşık %85’e varan oranda hasta düzelebilmektedir.
Bu hastalığın tedavisinde etkinliği ve başarı şansını arttırmak için çoğunlukla ilaç tedavisi ve psikoterapinin birlikte uygulanması en doğru seçenek olacaktır. Bundan dolayı Obsesif-kompulsif bozukluğun tedavisi hem psikiyatrik ilaç tedavisini iyi bilen, hem de psikoterapi eğitimi almış bir uzman tarafından yapılmasının uygun olacağını ve tedavide başarı şansını arttıracağını söylemek mümkündür.
Obsesyon ve Kompulsiyon durumunuzu test etmek için buraya tıklayın.
Kaynaklar:
1- Köroğlu E. Obsesif Kompulsif Bozukluk, Klinik Uygulamada Psikiyatri Tanı ve Tedavi Klavuzları, 2. cilt, HYB, Ankara 2009
2- Kognitif ve Davranış Terapileri Derneği web sitesi.
Yazı kaynağı : psikiyatribursa.com
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.
kim kimdir ne zaman nasıl nelerdir nedir ne işe yarar tüm bilgiler
dünyadan ilginç ve değişik haberler en garip haberler burada
enteresan haberler