sarı akıntı orucu bozar mı diyanet

sarı akıntı orucu bozar mı diyanet bilgi90’dan bulabilirsiniz
Kahverengi Akıntı Orucu Bozar Mı? Diyanet’in Açıklaması… Oruçluyken Sarı Leke gelmesi!
Kahverengi akıntı veya sarı leke gelmesi orucu bozar mı? Oruç tutmak bireylerin, Allah rızası için kötü alışkanlıklardan ya da yiyecek ve içecekten kendini alıkoymasıdır. Oruç tutmak İslam dini açısında en önemli ibadet şekillerinden bir tanesidir. Bu nedenle oruç tutma sırasında nelerin haram ya da oruç bozucu olduğunu bilmekte fayda vardır. Adet dönemi durumu da en çok merak edilen ve hemen her Ramazan ayında insanlar tarafından sorulan bir konudur.
Kahverengi akıntı Orucu Bozar mı?
Oruç, ülkemizde daha çok Ramazan ayında ya da üç aylarda tutulmaktadır. Bireysel olarak tutulmamış oruçlarda değişik zamanlarda kişiler tarafından tutulabilmektedir. Oruç tutarken kişilerin aklına takılan sorulardan birisi de kahverengi ya da sarı lekenin gelmesinin orucu bozup bozmayacağıdır. Oruçluyken sarı leke gelmesi birçok sebebi olabilmektedir.
Adet lekesi, kadınların adet sürelerinin dolmasının ardından meydana gelen kahverengi akıntılardır. Bu akıntıların orucu bozup bozmadığı kadınlar tarafından merak edilir. Bu konu ile ilgili fıkıhlarda yer alan açıklamalarda adet lekesinin de adetin devamı olduğunun kabul edildiği görülmektedir. Bu yüzden adet lekesi olan kadınların oruç tutması ya da abdest alması mümkün değildir. Ancak 10 günün ardından adet lekesi görülür ise bu lekeler özür kanı olarak kabul edilir. Bu yüzden kişiler oruç tutamasa da abdest alarak namaz kılmaya devam eder.
Yazı kaynağı : www.cnnturk.com
Adet lekesi orucu bozar mı? Oruçluyken adet öncesi ve sonrası gelen kahverengi akıntı oruç bozar mı, kaza gerekir mi?
Düzenli âdeti olan bir kadının adet dönemi öncesinde gördüğü lekelenmeler adet hükmünde kabul edilir ve o andan itibaren âdet günü sona erene kadar adetli sayılır. Dolayısıyla lekelenmelerin olduğu günlerde de namaz kılamaz ve oruç tutamaz. Ancak 10 gün geçtiği hâlde akıntı devam ediyorsa 10 günden sonraki akıntılar âdet değil özür kanıdır. Akıntısı 10 günden fazla devam eden bir kadın, “özür sahibi” kimselerin yaptığı şekilde abdest alır ve namazını kılar (Mevsılî, el-İhtiyâr, I, 99).
Fıkıh kaynaklarında yer alan genel hüküm bu olmakla birlikte, âdet döneminden önce görülen lekelenmelerin âdet öncesi hormonal değişikliklerden kaynaklandığı bilinir ve doktor kararıyla bunların âdet kanaması olmadığı tespit edilirse, âdet günleri sabit olan kadınların bu günlerinden önce ve sonra görecekleri renkli akıntılar özür kanı sayılır.
Âdet görmesi gecikmiş kızlar ne zaman mükellef olurlar?
Dinî hükümlerle mükellef olma, ergen olmakla başlar. Kızlar âdet görmekle büluğa ermiş yani ergen sayılırlar.
15 yaşına kadar ergenliğe ulaşmamış bir kız, 15 yaşını bitirdiği tarihten itibaren hükmen ergen ve mükellef sayılır (Mevsılî, el-İhtiyâr, II, 234-235; Tahtâvî, Hâşiye, 108; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, IX, 226).
Kadınlardan gelen beyaz ve kokusuz akıntı abdesti bozar mı?
Kadınlardan gelen; âdet, lohusalık ve özür kanı dışındaki akıntıların abdesti bozup bozmadığına dair Hz. Peygamber’den (s.a.s.) nakledilen bir bilgi bulunmamaktadır. Fıkıh kaynaklarında ise, erkek kadın ayırımı yapılmaksızın iki yoldan (önden ve arkadan) gelen her şeyin abdesti bozduğu ifade edilmektedir (Merğînânî, el-Hidâye, I,106; İbn Kudâme, el-Muğnî, I, 230; Nevevî, Ravda, II, 102; Kâsânî, Bedâî’, I,24; İbn Cüzey, el-Kavânîn, 89).
Günümüzdeki tıbbî verilere göre sağlıklı her kadından beyaz ve kokusuz bir akıntı (rutûbetü’l-ferc) salgılanması normal bir durum olarak kabul edilmektedir. Bu akıntı rahimden değil, daha aşağıdan gelmekte, herhangi bir necis madde ile de karışmamaktadır. Bu nedenle temiz kabul edilen akıntı abdesti bozmadığı gibi çamaşıra bulaşması da namaza engel değildir (Kâsânî, Bedâî’, I, 24; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, I, 305).
Yazı kaynağı : www.milliyet.com.tr
Hayızdan önceki, hayız sırasındaki ve hayızdan sonraki sarılık ve bulanıklığın hükmü
Allah’a hamd olsun.
Birincisi:
Hayızdan önceki sarılık veya bulanıklık: Eğer bu sarılık veya bulanıklık, hayız zamanında ise veya hayızdan kısa bir süre önce gelmişse, bu akıntıyla birlikte hayızın elem ve sancısı varsa ve hayız kanı bu akıntıyla birleşmişse yani bu akıntının hemen akabinde hayız kanı gelmişse, bu durum, kadın için onun âdetinden bir bölüm sayılır. Bu süre içerisinde namaz kılmaktan ve oruç tutmaktan uzak durur.
Örneğin bir veya iki gün bulanıklıkla birlikte hayızın elem ve sancısının olması, ardından üçüncü günde hayız kanının gelmesidir. Bu sebeple bu üç günlük sürenin hepsi hayız sayılır. Bu meselede doğruya en yakın olan âlimlerin görüşü bu şekildedir. Nitekim değerli âlim Abdulaziz b. Baz -Allah ona rahmet etsin- bu görüştedir. Fakat Abdulaziz b. Baz, bulanıklıkla birlikte hayızın elem ve sancısının olmasını şart koşmamış, aksine sadece bulanıklıktan sonra hayız kanının gelmesini şart koşmuştur. Muhammed b. Salih el-Useymîn’in -Allah ona rahmet etsin- ilk görüşü de bu doğrultudadır. Fakat son görüşüne göre sarılık ve bulanıklığa, kesinlikle hayız kanı olarak itbar edilmemesi gerektiği yönündedir.
(131869), (50430), (37840) ve (171945) nolu soruların cevaplarında iki değerli âlim Abdulaziz b. Baz ve Muhammed b. Salih el-Useymîn’den bu meselede birtakım nakiller mevcuttur.
Bu meselede Muhammed b. Salih el-Useymîn’in -Allah ona rahmet etsin- “Semerâtu’t-Tedvîn”; s: 24’de bulunan şu görüşüne bakabilirsiniz:
“Son olarak bana görünen ve gönlümün mutmain olduğu görüş o ki, hayız, sadece kanın gelmesi ile olur. Sarılık ve bulanıklık meselesine gelince, beyaz akıntıdan önce olsa bile bu hayız değildir (âdetten sayılmaz).
Yine de en doğrusunu Allah Teâlâ bilir.”
Yine aynı kitapta şöyle geçmiştir:
“7 gün bulanıklık gören, ardından ay boyunca devam eden açık kan gelen, daha sonra da 3 aya kadar devam eden bir temizlik süresi gören bir kadında bu kanın ve bulanıklığın hükmü nedir?”
Diye sorulmuş, bunun üzerine o şöyle cevap vermiştir:
“Bu kadından gelen kanın hepsi hayız kanıdır. Bulanıklık ise bir şey değildir (âdet kanı sayılmaz).” (“Semerâtu’t-Tedvîn”; s: 24-25)
Sarılık ve bulanıklığı, hayızdan önce hayız kanı diye tercih etmemizin sebebi; sarılık ve bulanıklığın âdet (hayız) zamanında olması, hayız kanıyla birleşmesi (yani hemen akabinde hayız kanının gelmesi) ve hayız sancısının olmasıdır. Sarılık ve bulanıklık, fakihlerin çoğunluğuna göre âdet kanının renklerinden sayılmaktadır. Zirâ hayız kanı, içinde kan ve bezelerin bulunduğu rahim duvarının çökmesi, bunun akabinde farklı renklerdeki kanın, genel olarak güçlü bir şekilde siyah renkte veyahut da koyu renkte gelmeye başlaması, sonra da bulanık veya sarıya yakın bir renkte hafifçe gelmesidir. Bunun tersi bir durum da sözkonusu olabilir. Örneğin kan, sarı ve bulanık bir hâlde başlar, sonra âdet kanı olur. Nitekim sarılık ve bulanıklığın âdetten temizlenmeden önce hayız sayıldığına dâir Âişe’nin -Allah ondan râzı olsun- hadisi gelecektir. Hakikatte sarılık ve bulanıklığın, âdetten temizlenmeden önce gelmesi ile âdet zamanında, hayızın elem ve sancı belirtileriyle birlikte âdet kanından önce gelmesi arasında hiçbir fark yoktur.
Denilse ki:
Sarılık ve bulanıklığın âdet zamanında olması şartıyla, âdet kanından hemen önce veya sonra gelmesi şart olmasa bile bu, güçlü bir görüş olurdu. Nitekim Abdulaziz b. Baz’ın -Allah ona rahmet etsin- görüşü böyledir.
Hanefî ve Hanbelî fakihlerinin görüşleri şöyledir:
“Âdet zamanındaki sarılık ve bulanıklık, âdet kanıdır. Bu zikredilen durum, yani sarı ve bulanık akıntının gelmesi -yine de en doğrusunu Allah Teâlâ bilir- hayızın başlangıcını da kapsar.”
Mâlikîler ve Şâfiîler gibi başka âlimlerin görüşleri ise şöyledir:
“Sarılık ve bulanıklık, mutlak olarak hayız sayılır veyahut da hayız vukû bulduğu zamanda sarılık ve bulanıklık hayızdan sayılır. Sarı ve bulanık akıntının gelmesi, açıkça belli olduğu üzere hayızdan önceki durumu da kapsar. “
Daha faydalı bilgi edinmek için bkz: “Ebu Umer ed-Dubeyyân; “Mevsûatu Ahkâmi’t-Tahâra”; c: 6, s: 281-299. “el-Mevsûatu’l-Fıkhiyye”; c: 18, s: 296. “el-Muğnî”; c: 1, s: 202. “el-Mecmû'”; c: 2, s: 422)
İkincisi:
Âdet kanından sonra ve temizlenmeden önce gelen sarılık ve bulanıklık, hayızdır.
Nitekim Ümmü Alkame’den rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
کَانَ النِّسَاءُ یَبْعَثْنَ إِلَی عَائِشَةَ أُمِّ الْـمُؤْمِنِینَ بالدُّرْجَةِ فِیهَا الْکُرْسُفُ فِیهِ الصُّفْرَةُ مِنْ دَمِ الْـحَیْضَةِ یَسْأَلْنَهَا عَنِ الصَّلاةِ فَتَقُولُ لَهُنَّ: لاَ تَعْجَلْنَ حَتَّی تَرَیْنَ الْقَصَّةَ الْبَیْضَاءَ، تُرِیدُ بذَلِکَ الطُّهْرَ مِنَ الْـحَیْضَةِ.
رواه مالک وصححه الألبانی فی إرواء الغلیل ورواه البخاری معلقًا
“Sahâbe kadınları, (âdet zamanında) ferclerine sıkıştırdıkları, üzerinde hayız kanından sarılık bulunan pamuğu küçük bir kabın içinde mü’minlerin annesi Âişe’ye gönderirler ve ona namaz hakkında sorarlardı.
Âişe de onlara:
-Beyaz akıntıyı görünceye kadar namaz kılmak için acele etmeyin’ derdi.
Âişe -Allah ondan râzı olsun- beyaz akıntı ile hayızdan temizlenmeyi kast ederdi.” (Mâlik rivâyet etmiş ve Elbânî, “İrvâu’l-Ğalîl”de hadisin sahih olduğunu belirtmiştir.Buhârî’ de hadisi muallak olarak rivâyet etmiştir. Hayız kitabı; hayızın başlangıcı ve bitişi bâbı)
Üçüncüsü:
Âdetten sonra görülen sarılık ve bulanıklık bir şey sayılmaz.
Nitekim Ümmü Atiyye’den -Allah ondan râzı olsun- rivâyet olunduğuna göre o şöyle demiştir:
کُنَّا لاَ نَعُدُّ الْکُدْرَةَ وَالصُّفْرَةَ بَعْدَ الطُّهْرِ شَیْئًا.
رواه البخاری وأبو داود والنسائی وابن ماجه واللفظ لأبی داود
“Bizler, (hayızdan sonraki) sarılıkla bulanıklığı bir şey saymazdık.”( Buhârî; hadis no: 320. Ebû Dâvûd, hadis no: 307.Nesâî; hadis no:368. İbn-i Mâce; hadis no:647. Lafız, Ebu Dâvud’a âittir.)
Allah Teâlâ en iyi bilendir.
Yazı kaynağı : islamqa.info
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.
kim kimdir ne zaman nasıl nelerdir nedir ne işe yarar tüm bilgiler
dünyadan ilginç ve değişik haberler en garip haberler burada
enteresan haberler