perihan mağden biz kimden kaçıyorduk anne özet bilgi90’dan bulabilirsiniz
Biz Kimden Kaçıyorduk Anne kitap özeti kaç sayfa, sonu nasıl bitiyor?
Netflix’in TOP 10 listesinde daha ilk günden giren dizisi Biz Kimden Kaçıyorduk Anne Anne seyirciden tam not aldı. Perihan Mağden’in aynı adlı kitabından uyarlanan dizi 2017 yılında basıldı ve 184 sayfa. Peki Biz Kimden Kaçıyorduk Anne kitabının özeti nasıl, kitap nasıl bitiyor?
Netflix’in TOP 10 listesinde daha ilk günden giren dizisi Biz Kimden Kaçıyorduk Anne Anne seyirciden tam not aldı. Melisa Sözen ve genç yıldız Eylül Tumbar’ın başrolünde olduğu dizi anne-kızın geçmişken kaçışını konu ediyor. Dizi Perihan Mağden’in 2017 yılında yazılan kitabından uyarlanma. Kitap 184 sayfadan oluşuyor. Peki Biz Kimden Kaçıyorduk Anne nasıl bitiyor, özeti nasıl?
Biz Kimden Kaçıyorduk Anne kitabı özeti
Küçük bir kızı kovası yüzünden aşağılamayı öğrenmiş çocuklar düşün,” diyecek Annem yıllar sonra. “O gün orda onların annelerine babalarına derslerini vermek için nasıl yanıp kavrulduğumu düşün. Gözyaşların göğsümü yaktı. Kalbimin tam üstünde ağladın. Ağlattılar seni, boş yere. Öyle çocuklarla oynamana izin vermedim bir daha. Kalbini kırmalarına izin vermedim Bambim.”
Annemin beni hiç kimselerin ağlatmasına tahammülü yok. Yalnız ve yalnızca Annem ağlatabilir beni. Ben Annemi ağlatabilirim. Başkalarının bizi üzmesine tahammülü yok Annemin.
“Bizi üzenler cezasını bulurlar Bambim. Bulmaları gerekir. Annen bunun için var. Burada kaldı. Seni üzenlere günlerini göstermek için. Kabalığın ve kötülüğün cezasını vermek için.”
Biliyorum Annecim. Onlara cezalarını vermek zorunda kaldığını biliyorum.
“Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?” dizisinin konusu nedir?
Dizi, bir anne kızın travmatik hikâyesini takip ediyor. Sürekli birilerinden kaçan ve şatafatlı otellerde kalan bir anne ve küçük kızı Bambi, geride cesetlerden iz bırakarak yollarına devam ederler. Ancak şatafatlı otellerin yerini sıradan motellerin almasıyla, peri masalının düşünüldüğü gibi olmayacağı ortaya çıkar. Bu heyecanlı kaçış hikayesinde anne av değil de acaba avcı mı?
Perihan Mağden’in aynı isimli kitabından uyarlanan dizinin senaristliğini Ertan Kurtulan, yönetmenliğini ise Umut Aral ve Gökçen Usta üstlendi. Dizide Melisa Sözen’e, Eylül Tumbar, Birand Tunca, Deniz Karaoğlu, Buçe Buse Kahraman, Musa Uzunlar, Hakan Boyav gibi isimler eşlik ediyor.
Melisa Sözen.
Eylül Tumbar.
Birand Tunca.
Deniz Karaoğlu.
Buçe Buse Kahraman.
Musa Uzunlar.
Hakan Boyav.
Dizideki diğer karakterler
Anne ve kızdan başka şahıslar da bulunmaktadır. Bunlar fon şahıs durumundadır. Pek etken değillerdir, sadece romanın bazı bölümlerini anlatmaktadırlar ya da kızın gözünden okuyucuya anlatılmaktadır. Cenin adı verilen bir köpek, Bambi kitabındaki ceylan yavrusu, Anne Karga diye belirtilen karga da romandaki şahıs kadrosunda yer almaktadır. Diğer şahıslar şöyledir;
Bambi kitabı, romanda anne-kız ilişkisinde önemli bir tutmaktadır.
Resepsiyondaki Kız
Havuza bakan çocuk
Konuşkan kadın
Altn saçlı oğlan
Müdüranım
Kat görevlisi
Ofisteki sekreter
Kominin gözü
Müdür bey
Yazı kaynağı : www.internethaber.com
Çocuğunuzu korumak için ne kadar ileri gidersiniz: ‘Biz Kimden Kaçıyorduk Anne’
‘Biz Kimden Kaçıyorduk Anne’ Perihan Mağden’in aynı adlı romanının esnek bir uyarlaması ve iki günde Netflix Türkiye’nin bir numarası.
“Bütün karaca yavruları gibi Bambi de doğar doğmaz ayağa kalktı. Gördüğü ilk canlı annesiydi ve harika biriydi. Annesinin sevgisi ve rehberliğiyle kısa sürede orman hakkında her şeyi öğrenmişti…”
Bambi, 1922 yılında Felix Salten tarafından yazılmış ve bugün hâlâ ne akla hizmet yapıldığını anlayamadığım bir şekilde 1942 yılında çizgi film olarak çekilip yayınlanmış ve o günden itibaren annesi avcılar tarafından öldürülen küçük karaca yavrusunun acıklı hikayesi küçük çocukların yüreklerini söküp erken yaşta travmaya maruz kalmalarına sebep olmuştur.
Perihan Mağden’in sıkı bir okuru olduğum için ve bu konuları sık sık köşesine taşıdığı için kendisinin de hem bir kız çocuğu olarak annesi ile hem de bir anne olarak kendi kızı ile yaşadığı ‘anne-kız’ meselelerinin şahidiydim.

‘Biz Kimden Kaçıyorduk Anne’ romanını da yayımlanır yayımlanmaz okumuştum. Romanın Netflix’e dizi olarak çekilmekte olduğunu duyunca hafıza tazelemek açısından tekrar okudum. Dolayısı ile şunu gönül rahatlığı ile söyleyebilirim ki Mağden’in romanı ile dizi birbirinden oldukça farklı. Senarist Ertan Kurtalan kitabı Netflix için uyarlarken Perihan Mağden’le birlikte mi çalıştı bilmiyorum ama dizi uyarlaması yapılırken roman adeta yeniden yazılmış.
Mağden’in romanındaki anne, Melisa Sözen’in canlandırdığı ve dizi boyunca adını öğrenemediğimiz anneden çok farklıdır. Romandaki anne çirkin, ağır nevrotik, tehditkar ve çok hastadır. Kızının istediklerini yapması için onu ‘kendi gözünü çıkartmakla’ tehdit edecek derecede ruh durumu bozuktur.
Hikayeyi küçük kızın dilinden, son derece üstü kapalı bir şekilde dinleriz ve anlatım düz bir çizgide ilerlemez. Cinayetler de çoğunlukla sadece ima edilir. Mağden’in derdi bir cinayet romanı yazmak değildir. Cinayetlere odaklanmak yerine travmatik bir annenin kızının üzerinde nasıl baskı kurabileceğini anlatmak, dünyadan izole ‘özel bir ünite’ olan anne-kızın hastalıklı bağlarını irdelemek ve annenin acısını deşip bu acıyı kızını kontrol edebilmek için nasıl kullandığını ortaya sermek ister. Cinayetleri bir fon olarak kullanıp üç kuşaktır devam eden bir anne kız dramını anlatmaya odaklanmayı tercih eder.
Dizi ise bu psikolojik romanı alıp ondan müthiş bir seri katil hikayesi çıkartmış. Bunu yaparken hikayeyi bir zaman çizelgesine oturtmuş, işin içine anne kızı takip eden polisleri katmış, anneye bir aile geçmişi, kıza bir baba yaratmış, çoğunlukla yurt dışında geçen olayları Türkiye’ye taşımış, cinayetleri görünür kılmış, son derece kanlı bir hale dönüştürmüş ve bütün bunları yapmakta son derece başarılı olmuş.
Seyirciye katili, hele de seri katili sevdirmek oldukça zordur; seyircinin katili sevebilmesi, onunla özdeşleşebilmesi için katilin ya çok ‘anlaşılabilir’ bir motivasyonu olması gerekir (Dexter) ya da çok büyük bir karizması (Hannibal Lecter, Becerikli Bay Ripley)…
(Dikkat! Biraz sonra dizinin ikinci bölümünde ortaya çıkacak bir ‘spoiler’ var). Dizi de bizi en hassas yerlerimizden birinden, ‘anne evlat bağından‘ yakalıyor. Melisa Sözen’in son derece başarılı bir şekilde canlandırdığı; Bambi diye seslendiği kızı (Eylül Tumbar) ile beraber sürekli otelden otele kaçarak yaşayan ve çılgın gibi para harcayan, tuhaf, gizemli, dışarıya tamamen kapalı ve ağır bir travması olduğu her halinden belli olan anne, bizi de; hem kaçmaları gerektiğine hem de korunmaları gerektiğine ikna ediyor ve bir noktadan sonra izleyici kızını korumak için her şeyi yapabilen bu annenin işlediği cinayetlere hak verir ve polisten kurtulmalarını ister hale geliyor.
Konunun doğası gereği anne kız sürekli turistik bölgelerde ve genellikle en lüks otellerde konakladıkları için otellerin bulunduğu bölgelerin güzel manzaraları sinematografik açıdan diziye büyük bir avantaj kazandırıyor.
Hikayede bazı boşluklar olmasına ve maalesef repliklerin çoğu inanılmaz derecede gerçeklikten uzak, uzun ve teatral olmasına rağmen; hikayenin sürükleyiciliği, aksiyon dozunun ve temponun hiç düşmeyip giderek yükselmesi, ana hikayenin gizeminin yavaş yavaş çözülüyor oluşu, Deniz Türkali, Suna Yıldızoğlu ve Wilma Elles gibi konuk oyuncuların varlığı diziyi rahatlıkla izlenir kılıyor.
Sektör yeni şeyler deniyor ve ‘Biz Kimden Kaçıyorduk Anne‘, altından kalkılması oldukça zor bir tür olan ‘seri katil‘ alt türünü gayet başarılı bir şekilde ekrana taşıyor. Perihan Mağden, 2007 yılında Radikal Gazetesinde romanı ile ilgili verdiği bir söyleşide, “İnsanlar okuyunca ‘Ben de yapardım’ diye hissetsinler istiyorum” demiş. Romanda bu hissi tam olarak verebildiğini düşünmüyorum ama dizi seyirciye tam da bunu dedirtmeyi başarabiliyor.
Netflix izleyicisi tarafından da ilgiyle karşılanan ‘Biz Kimden Kaçıyorduk Anne’yi, değişik bir türü işleme cesaretini gösterdiği için de önemli buluyorum. Ben tek oturuşta ve sonuna dek ilgiyle izledim size de tavsiye ederim.
Yazı kaynağı : www.diken.com.tr
Biz Kimden Kaçıyorduk Anne?
Biz Kimden Kaçıyorduk Anne? Kitap Açıklaması
Sonra birden sırtüstü bırakıyor kendini.
Kafasını güm diye taşlara çarpıyor.
“Annecim! İyi misin? İyi misin Annecim?”
Annemin başını kucağıma yerleştiriyorum. Kış güneşi birtakım bulutların arkasına gizleniyor.
Sanki kış güneşi bile bize iyi gelmek istemiyor.
“Burda her şey kötü gidiyor,” diyor Annem.
“Güneşli bir yere gidelim Annecim. Sıcak bir yere.
Rüzgârdan kurtulacağımız bir yer olsun.”
“Rüzgâr kafama kafama sokmak için uğraşıyor:
Büyüyorsun. Büyüyeceksin.”
“N’olur Annecim.” Ağlamaya başlıyorum. Annem kafasını yattığı taşlara vuracak diye korkuyorum. Korkumdan ağlamaya başlıyorum.
“N’olur Annecim, n’olur bir şey yapma.”
Annem doğruluyor. Beni kendine doğru çekiyor.
“Seni bu kadar korkutuyor muyum? Affet beni Bambim.
Benim güzel bebeğim, bağışla anneni.”
Ayağa fırlayıp beni de kaldırıyor. Otele kadar koşuyoruz.
Annem rüzgârı yendi! Büyümemden de korkmuyor artık.
Annem kendine geldi. Bir daha Bambi’yi okumayacak bana.
Ben de büyüyorum artık. Büyüyebilirim. Annemi hiç üzmeden.
Annemi üzmeden rahat rahat büyüyebilirim.
“Kırık bir kalbin romanı; aynı zamanda tekinsiz bir gerilim…”
Neue Luzerner Zeitung, İsviçre
(Tanıtım Bülteninden)
Yazı kaynağı : www.dr.com.tr
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.
kim kimdir ne zaman nasıl nelerdir nedir ne işe yarar tüm bilgiler
dünyadan ilginç ve değişik haberler en garip haberler burada
enteresan haberler