ismail demir savunma sanayi başkanı

ismail demir savunma sanayi başkanı bilgi90’dan bulabilirsiniz

Prof. Dr. İsmail DEMİR

Prof. Dr. İsmail DEMİR

Konsey Başkanı

İsmail Demir, 1960 yılında Elazığ’da doğdu. İlköğrenimini Ankara ve Eskişehir; orta ve lise öğrenimini Eskişehir’de tamamlayarak 1982 yılında İTÜ’den Uçak Mühendisi olarak mezun oldu. Uludağ ve İstanbul Teknik Üniversitelerinde birer yıl Araştırma Görevlisi olarak çalıştıktan sonra 1985 yılında MEB bursu ile Yüksek Lisans ve Doktora öğrenimi için ABD’ye gitti.

Michigan Üniversitesi’nde Uygulamalı Mekanik, Purdue Üniversitesi’nde ise Uzay ve Havacılık dalında Yüksek Lisans derecesini aldı. 1989 yılında doktora eğitimi kapsamında katı cisim mekaniği, çatlak mekaniği ve malzeme konularında çalışmaya başladı. En iyi Lisans Üstü Araştırmacı ödülünü aldığı bu bölümde çeşitli konularda Araştırma Görevlisi olarak da çalıştı. Ayrıca, doktora sırasında Livermore ve Pasifik Kuzeybatı Laboratuvarları gibi araştırma kurumları bünyesinde yürütülen araştırmalarda görev aldı. 1992 yılında Washington State Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümünden Doktora derecesi ile mezun oldu. 

Mayıs 1992’de; Kanada, British Columbia ve Victoria Üniversitelerinde Doktora Sonrası Araştırmacı olarak yarı iletken tekil kristal büyütme (Single Crystal Growth) konusunda çalışmalar yaptı. 1993 yılında Suudi Arabistan Kral Suud Üniversitesi Makina Mühendisliği bölümünde Yardımcı Doçent olarak göreve başladı.

1997 yılında İTÜ Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesinden Uçak Elemanları ve Malzemesi dalında Doçentlik unvanı aldı. Bu süre zarfında kısa dönemlerle çeşitli araştırma projelerine katılmak üzere ABD’ye giderek Livermore, Kuzeybatı Pasifik Milli Laboratuvarları, Washington State Üniversitesi Malzeme Araştırma Merkezi ve Makina Mühendisliği bölümlerinde kısmi zamanlı araştırmacı olarak malzeme, nümerik modelleme, mikro ve mezomekanik ile Nanoteknoloji konularında araştırmalar yürüttü.

2002 yılında araştırmacı olarak Washington State Üniversitesi Malzeme Araştırmaları Merkezinde çalışmaya başlayarak DARPA projelerinde görev aldı ve Mikroelektromekanik sistemler üzerine araştırmalar yaptı.

2003 yılı sonunda yeni yönetimin daveti üzerine Türkiye’ye dönerek Türk Havayolları Anonim Ortaklığı bünyesinde Eğitim Başkanı olarak göreve başladı. Nisan 2005 tarihinde THY’de Teknikten Sorumlu Genel Müdür yardımcılığı görevine getirildi. Görevi süresince THY’nin uzmanlık alanlarına göre alt şirketler oluşturulması ve hisselerinin çoğunluğunun halka arz edilerek özelleştirilmesi süreçlerine etkin olarak katıldı.

Mayıs 2006’da THY Bakım Onarım biriminin başındayken bu birimin THY’den ayrılarak ayrı tüzel kişiliği olan bir şirket olarak yapılanmasını sağladı ve THY Teknik A.Ş.’nin ilk Genel Müdürü oldu. Bu görevi yürüttüğü sırada THY Teknik (Turkish Tecnic) markasını oluşturmakla kalmayıp THY Teknik’i, THY dışındaki şirketlere de hizmet veren dünya çapında bir uçak bakım onarım şirketi konumuna getirdi. Bu çabalar neticesinde THY Teknik kısa sürede en iyi 10 Uçak Bakım Onarım şirketi (MRO) arasına girmeyi başardı ve nihayetinde Avrupa’nın en iyi uçak bakım-onarım şirketi (MRO) seçilme başarısını gösterdi.

2014 yılına kadar THY Tekniğin Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkan Vekili olarak devam ettirdiği bu görevi sırasında; Amerikalı Pratt&Whitney Motor şirketi ile 150 milyon ABD doları sermayeli Turkish Engine Center adlı uçak motorları bakım onarım şirketi, Amerikalı Goodrich AeroStructures firması ile uçak motor kaportası ve ters tepki ünitelerinin bakım onarımı için Goodrich Turkish Tecnic Service Center (GTTSC), Zorlu Enerji ile TURKBINE adlı Uçak Motorları ve Gaz Tirbünleri Bakım Onarım Şirketi, TUSAŞ ile Uçak Kabin içi Ekipmanları İmalat şirketi (Turkish Cabin Interior TCI), Kibar Holding ile Uçak Koltuk İmalat şirketi (Turkish Seat Industries-TSI) gibi ortaklıkların kurulmasını sağlayarak ilgili şirketlerde Yönetim Kurulu Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptı.

Türk hava Yolları Şirketinde görev yaptığı dönemlerde, 2004 yılında Sabiha Gökçen Havalimanı civarında 80’li yıllarda rahmetli Turgut Özal’ın İleri Teknoloji Parkı (ITEP) alanı olarak adlandırdığı bölgeye katma değer sağlamak amacıyla dünya klasmanında bir bakım onarım merkezi kurma ideali ile SSB’den arazi tahsisi ve kiralanması görüşmeleri ile başlayan HABOM projesi çeşitli handikaplara, inşaat ve zemin problemlerine rağmen başarı ile tamamlanan ilk proje oldu. 300 milyon doların üzerinde bir inşaat ve 100 milyon doların üzerinde bir ekipman maliyetiyle kurulan 370 bin metrekarelik kapalı alana sahip havacılık bakım onarım merkezi, mimari ve inşaat teknikleri açısından Türkiye’de ve Avrupa’da ilk denilebilecek uygulamaların hayata geçirildiği yerdir.

Aynı dönemde Ankara Esenboğa havalimanında bir Hangar yapılması ve Atatürk Havalimanında özel bir şirketin işletmekte zorluk çektiği devasa iki yeni hangarın THY Teknik bünyesine katılması gibi hamleler yaptı. Ayrıca teknisyen yetiştirme programları ile kabiliyet ve kapasite açısından THY Tekniğin bir marka olarak Dünya MRO pazarında yer almasını sağladı. Göreve başladığı 2005 yılında yıllık 200 milyon ABD doları ciro, %10 üçüncü parti müşteri ve 2500 kişi ile THY’nin bir birimi olarak faaliyete başlayan THY Teknik şirketini; 850 milyon ABD doları cirolu, %28 üçüncü parti müşterili ve 5 bin kişilik bir şirket olarak bıraktı.
Nisan 2014’te Savunma Sanayi Müsteşarlığına atandı. Savunma Sanayii müsteşarı olarak Türkiye’de birçok savunma sanayii projesinin tamamlanmasını ve yeni projelerin başlatılmasını sağladı. Savunma Sanayii Müsteşarlığı, 2017 yılında gerçekleştirilen düzenleme ile Cumhurbaşkanı’na bağlanmış, Temmuz 2018’de ise T.C. Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı olarak yeniden yapılandırılmış olup, Prof. Dr. İsmail Demir Savunma Sanayii başkanı olarak görevine devam etmektedir.

18 Ocak 2019 tarihinde Sn.Cumhurbaşkanımız tarafından 6742 sayılı kanun ile onaylanması uygun bulunan Türk ve Japon hükümetleri arasında imzalanan Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Kurulmasına Dair Anlaşmanın 5.maddesi gereğince Türkiye’yi temsilen konsey üyesi olarak atanmış, 02 Ağustos 2019 tarihinde düzenenlenen ilk Konsey Toplantısında ise oybirliği ile Konsey Başkanı olarak seçilmiştir. Halihazırda Savunma Sanayii Başkanlığının yanısıra Türk Japon dostluğunun eğitim alanındaki önemli ayaklarından biri olacak olan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji alanında ülkemize yeni bir soluk ve model getirmesini beklediğimiz Türk-Japon Bilim ve Teknoloji Üniversitesinin faaliyete geçirilmesi için çalışmalara özverili bir şekilde devam etmektedir.

Çeşitli uluslararası dergi ve konferanslarda kompozit malzemeler, çatlak mekaniği, teorik ve nümerik elastik modellemeler, mikro elektromekanik konularında çok sayıda makalesi yayımlanan DEMİR, 2013 yılında Profesörlük unvanını almış olup evli ve dört çocuk babasıdır.

Yazı kaynağı : tju.edu.tr

JavaScript is not available.

We’ve detected that JavaScript is disabled in this browser. Please enable JavaScript or switch to a supported browser to continue using twitter.com. You can see a list of supported browsers in our Help Center.

Help Center

Terms of Service
Privacy Policy
Cookie Policy
Imprint
Ads info
© 2023 Twitter, Inc.

Yazı kaynağı : twitter.com

MMU ve ANKA-3 ne zaman uçacak? Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir açıkladı!

MMU ve ANKA-3 ne zaman uçacak? Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir açıkladı!

Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir, CNN Türk ekranlarında Hakan Çelik İle Hafta Sonu programında önemli açıklamalarda bulunuyor. SSB Başkanı İsmail Demir açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Aslında biz bunları savunma amaçlı geliştirdiğimiz teknolojilerdi. Çubuk kameralar, duvar arkası radar, termal kameralar… Konular çalışılırken bunların bazı elimizde olanların prototip olanları da deprem sahasına gönderdik. Belirli sayıda kullanıldı, kendilerini gösterdiler. Teknolojiler canlı tespitlerinde kullanıldılar.

Deprem bölgesinde savunma sanayi canların kurtarılmasında önemli bir güce sahip oldu. Havadan operatörlere iletişim sağladık. 

Aslında sahaya verdiğimiz ANKA’ydı. Aksungur üzerinde platformlar çalışılıyor. Amacımız harekat sahasında kesintisiz iletişimi sağlayacak iletişimi oluşturmaktı. Kapasiteler genişletilerek çok sayıda ürünün havada olmasıyla üzerinde oluşturulacak kapasitelerle iletişim sağlanabildi. ULAK A.Ş. idi. Aselsan, Havelsan şirketimiz. Turkcell, Türk Telekom uyduları kullanılarak girişim yapıldı. Geniş bant anlamında veri olacak. Geleceğe yönelik İHA üzerinde düşük alçak görünümlü uydularla sağlanacak iletişimde ipuçları taşıyor.

DEPREM BÖLGESİNE TEKNOLOJİ ÜSSÜ!

Deprem bölgesinde belirli yerlerde teknoloji üsleri oluşturmak için projeler hayata geçirmek için kolları sıvadık. Bu bizim önceden de düşündüğümüz savunma sanayi teknolojilerinin Anadolu illerine yayılması stratejisindeyiz. Bu Türkiye için vazgeçilmez politika olarak hayata geçirilmeli.

Etkin olarak insan kaynağının kullanılması, büyükşehirlerdeki yığılmanın dağılması da olabilir. Hayat şartlarının getirdiği stresle beraber performanslarının düşebileceğini düşünüyorum. Türkiye’nin uzun vadeli teknoloji yolculuğunda çok faydalı olacaktır.

F- 16 MODERNİZASYONUNDA SON DURUM NE?

Yapısal sistemler TUSAŞ’ın büyük yetkinliği olan modernizasyon süreciydi. Bizim için çok önemli olan aviyonik sistemler ve bilgisayarın yerleştirilmesi diyelim. Görev bilgisayarından bahsediyorum. Kendi silahlarınızın entegre olmuş sistemler anlamına geliyor. F16 Block 30’larda uygulanmaya başlandı. Nihayet başarılı 2 prototip çıkarıldı. 40-50’lere uygulanacak sistemi ortaya çıkarmış durumdayız.

“YÖNETİM TARAFINDAN DESTEK VAR”

Radar ve diğer sistemlerin modernize edilmesiyle birlikte viper dediğimiz onlardan daha iyi özellik taşıyacak. Kendi silahlarımızı sorgusuz sualsiz kullanabileceğimiz konfigürasyon. Yetenek kadar uygulama açısından kendi milli sistemlerimizin üzerinde rahatça kullanılabilir olması bir adım daha öteye geçiyor olacak. Hazır alınana sistemlerde uygulama zorlukları taşıyabilirsiniz. Kendi geliştirdiğiniz modernizasyonda özgür olabilirsiniz. Bu 30’larda bu başarıldı, 40-50’lerde devam edecek bir süreç. 2029’u bulacak bir süreç. Aslında şu anda hepimiz aynı konudayız.

Yönetim tarafından destek var. Kongrede çatlak sesler çıkma ihtimali var. Sizler ve bizler aynı bilgiye sahibiz, bakalım… SSB olarak ilgi alanım milli teknoloji geliştirmek. Biz kendi işimize bakıyoruz. İkna edilmek istenen bir taraf yok karşınızda. Burada suyu bulandırma meselesi. Suyun yukarı aşağı tarafı nasıl bulanıyor kestirip atmak gibi bir şey.

MMU İÇİN İŞ BİRLİĞİ OLACAK MI?

Bizim tekrar söyleyeyim, bizim gündemimiz teknoloji geliştirmek. Belki Türkiye’nin alternatifsiz olmadığı bir gerçek olarak masaya konmalı. Tempest’e gelince şu anda gündemimizde yok. O kendi içinde bayağı bir proje. Biz MMU projesine ilk başladığımız günlerde daha böyle bir proje masada yokken AB’de yeni bir savaş uçağı projesi olmadığını, bu projenin ortak proje olabileceğini söylediler, ilgi duymadıklarını söylediler. Bu da bizim açımızdan samimiyetti, o testten kaldılar. Belki samimiyet testi firma bazında kalmış gibi görülüyor. İngiltere tarafında güçlü irade var. Gerek motorlar olsun gerek MMU safhalarında olsun, iş birliği iradesi mevcut. Samimi şekilde gösteriliyor. Kendi parametrelerimizi millilik ve yerlilik projeleri için iş birliğinden yanayız. Karşı taraftan da irade söz konusu. Kapıyı kapatmadığımız, sürekli konuşulmasından rahatsızlık duymadığımız konular.

Bizim çalışma yöntemimiz şöyle, herhangi bir ihtiyaç olur mu olmaz mı meselesinde değerlendirme kullanıcılara ait. Hava kuvvetleri değerlendirir, yeni ihtiyaç olduğunu düşünürse gündeme getirebilir. Şu anda mevcut uçaklarımız yeterli ve kullanılıyor. Biz de devamlı çalışırız. Gündemde böyle bir konu yok, olur olabilir biz karışmıyoruz. Bizim çalışmalarımız Cumhurbaşkanlığına bağlı birim olarak devam ediliyor. Proje üretimi yapan bir birim gibi düşünülebilir. Bence bu fonksiyonu devam edebilir. Daha başka çerçeve oluşursa devlet büyüklerinin kararıdır. Kendi fonksiyonunu görecek boyutta.

Üst düzeyde estirilen olumlu hava diğer firmalar bazında harekete dönüşmesini beklersiniz. Bu pek olmadı. Geçmişteki görüşmelerimizde Eurosem ortaklığı tarafından kapı sık sık çalınırdı. Belli bir çerçeve projesi yaptık. Ondan sonra hareket yok. Teknolojide daha üst birim olarak kavramdaydılar. Teknolojilerimizin üstüne koya koya gidiyoruz. Gidip bize şunu verin diye bir teşebbüsümüz yok. Öyle bir projemiz de yok. Ortak ürün çıkarılmasına yönelik kapımız açık görüşebiliriz.

İyi niyetli iş birliği bizim süreçlerimizi hızlandırır. Bu bir yolculuk, katman katman giden hava savunma sistemi kuruyoruz. Yüksek irtifa sistemi oluşturmak için daha vaktimiz var. Katman katman giden bir yolculuk, yolculuk bir menzile varmadı. Bilinen teknolojilerin seviyesine gelmek için 5-6 yıl daha yolculuğumuz devam edecek.

DENİZ SAVUNMASINDA YENİ GELİŞME : ZAHA

Zırhlı Amfibi hücum aracı. Hem yüzen hem karada giden bir araç olacak. Hem kara hem deniz sistemlerimiz tüm dünyadan ilgi görecek. İHA ve SİHA’lar konusunda Türkiye ilk üç ülke arasında.

Deniz piyadelerinin güç aktarma süreçlerini kullanacakları sistemler. Bunun bir benzerini komşumuz bir ülkeden 260 milyon Dolar vererek almak. Biz bunları kendimiz yapıyoruz. Kimseye ihtiyacımız yok. Biz kendimiz çok rahatlıkla yapıp üstün kabiliyetlerle donatabiliyoruz. Silah sistemleri bir yere getiriyor. Ürünler kabiliyetler kendinizin teker teker üzerine koyduğunuz kabiliyetler oluyor. Bu da önemli bir çarpan olarak yüzen ve karada giden araç olarak envantere giriyor olacak.

“İHRACATIMIZ 4,2 MİLYAR DOLARI AŞTI”

Şu andaki toplam 11 milyar dolar cirodan bahsediyoruz. İhracatımız 4,2 milyar doları aştı. Önümüzdeki yıllarda bunun çok daha hızlı gelişeceğini umuyoruz, platformlarımız yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. İhracat olarak rakamları olacak ve algıyı değiştirecek. Kara ve deniz sistemlerimize önemli ilgi var. İHA’lar Türkiye’nin markası oldu. İHA ve SİHA’lar önde gelen kalemlerden birisi. Silahlarımızın çeşitlendirilmesi, kabiliyetlerinin artması burada önemli bir ilgi alanı oluşturacak.

TB3 HAKKINDA

TB3’ün çalışmaları hızla devam ediyor. Bazı değişiklikler var onlar yapılıyor. Entegrasyonlar yapılıyor. Bu yıl içinde TB3’ü göreceğiz. 

Benim bildiğim kadarıyla uçak gemisine uçaklar inip kalkıyor. SİHA indirip kaldıran ilk ülke Türkiye olacak. Türkiye’nin uzak bölgelerdeki operasyonlarında Libya’da gördünüz. SİHA’lar etkili oldu mu? Oldu. Elinizin uzandığı her yere SİHA gönderdiğinizde etkinsiniz. Bir jet uçağının havada kalma süresini düşünün aynı mesafeyi SİHA ile gidebilirsiniz. Jet uçağının yapacağı muharebeden farkı olmaz. Evet bir uçak gemisinin fonksiyonu değil ama çok daha etkin olacak fonksiyonlar olacak. Adet olarak çok fazla olacak, havada çok fazla kalınacak. Çok fazla unsur farkındalığı artıracak. TB3 bazlı düşünmeyelim. Kızılelma, Hürjet’i buradan iniş kalkış yaptığını gördüğünüzde farklı bir güç olacaksınız.

Takvim şöyle, kendi içinde adım adım gidiyor. Uçuş yapıyorsunuz, uçağınızdan çok sayıda veri almaya başlıyorsunuz, bunları değerlendiriyorsunuz, test uçuşları yapıyorsunuz. Platforma unsurlar entegre etmeye başlıyorsunuz. En uygun seviyeye getirmek için çalışmalar yapmaya devam ediyorsunuz. Bu uçuş süreleri devam edecek. Uçuş testlerinin bir bacağı da mühimmatı simüle eden unsurların konulması olacak. Silah entegrasyonunu modelleyen çalışmalar devam ediyor olacak. Bu kendi içinde bir bütün.

“GÖKBEY YERLİ MOTORLA UÇACAK”

TUSAŞ önemli bir kuruluş. MMU gibi marka projelerle ilgili her ay yürütme kurulu yapıyoruz. Projenin her safhasını gözden geçiriyoruz. Tünelin ucu göründüğü için müthiş tempoya girdiler. Kamçılaya kamçılaya belli hıza erişti. Gökbey, Jandarma teslimatları olacak. İlk teslimatla ilgili küçük bir gecikme oldu ama 3 tanesi bu yıl verilecek. TEI motor sözü verdi, sözünü tutmasını bekliyoruz. İlk defa Gökbey’e yerli motoru entegre edeceğiz. Gökbey bu yıl yerli motorla uçacak.

İyi bir yürüyüşümüz var demek yetmiyor, koşmamız gerekiyor. Uçuş meselesinde muhafazakar tarafta kalmak istiyorum. Uçuşa elverişlilik denen kavram ince elenip sık dokunacak bir konu. Hangardan çıkış çok daha rahat konuşulur ama uçuşa gelindiğinde tedbirli olunması gerekiyor.

ANADOLU GEMİSİNDE SON DURUM NE?

Gemimiz deniz kuvvetlerine teslim edildi. Tamamlanmış bir geminin üzerinde çalışmalar olması gerekiyor. Aslında gemimiz o anlamda hizmete hazır. Kuvvetimiz çalışmalarına devam ediyor. Barış zamanında güç aktarma gemisi bu. Çeşitli kriz bölgelerinde ihtiyaç olan yerlerde insani ve hastane hizmetleri fonksiyonu görebilir. Üs olması açısından görebilir. Güç aktarımı üzerindeki hava ve kara platformlarıyla birlikte operasyon yapmak istiyorsanız operasyon yapabileceğiniz kabiliyete sahip. Gemimizin seyahat mesafeleri uzun. 50-70-100’e kadar İHA-SİHA taşıyabilecek havuz var. 30’un üzerinde SİHA olabilecek kabiliyete sahip. Personel çok geniş. 3000 kişiye kadar afet durumunda içine alabilir. ZAHA kadar olmasa bile içindeki havuzlu olan kara unsurları var. Tankınız olabilir, başka bir şey olabilir.

F35 için pist hazır, hangar hazır. Ama döner miyiz o başka hikaye. Operasyonel masrafları ve performansı açısından baktığımızda iki defa düşünmek gerekir. Her tür helikopter inebilir. Helikopterlerin denize yatkın olanlar diyelim. Deniz ortamındaki unsurlardan etkilenmeyecek tedbirlerin alınması gerekiyor.

HÜRJET HAKKINDA

Hürjet, jet eğitim uçağı. Hava kuvvetlerinin eğitim safhaları oluyor. Jet eğitim uçağı da gerekiyor. F5’lerimiz şu anda elimizde. Bu süreçte jet eğitim uçağı var, dünyanın da ihtiyacı var. Her ülke… Buna ihtiyacı olmayacak ülke yoktur. Hava kuvvetleri olan her ülkenin jete ihtiyacı olur. MMU uçağa giden yolculukta tecrübe bizim en önemli eksiğimiz. Uçak mühendislerinin kendilerini gösterecekleri alan olmadı. İlk defa jet uçağına kolları sıvadık, buradan buraya geçiş süreci olsun istiyorduk. İki sistem birden devreye girme potansiyeli taşıdı. Sadece eğitim uçağı olarak kalmayacak. Anadolu gemisine inip kalkacak bir Hürjet de planlanıyor. Buna belirli silah unsurlarını eklemek, yakın hava desteği oluşturacak bir uçak modeli ikinci adımı olacak. Motoru yerli değil. Buna yönelik motor geliştirilmesi masada. Motorlar yumuşak karnımızı teşkil ediyor. Motor geliştirme sürecine baktığımızda çok tecrübeli ülkeler bile bunu 10 yıldan aşağı yapamaz.

Biz Terramotor diye şirket kurduk. Zihnimizde birbirine yakın entegre çalışmasını istiyoruz. Yabancı ortak olmayan yerli unsurların olduğu yapı öngördük. Önceliğimiz MMU. Görünmezlik özelliği bir teknoloji. Bu çalışma devam ettikçe görünmezliği daha iyi olacak. Siber güvenlik, akıllı sistemler içinde olacak. Durumsal farkındalık. Yapay zeka ve akıllı sistem olacak. Tamamen akıllı olacak. 4.5 biraz motordan kaynaklanıyor. O amaçla motoru da yaptığımızda belki içimiz rahat ede ede 5 ve ötesi diyebileceğiz. 6. nesil dendiğinde tamamen elektronik, bir adım ötesi insansız olacak.

“MMU 2025’TE UÇACAK”

MMU için ilk uçuşta iddialı tarihler konuşuluyor. Uçuşun kuralları kanla yazılmıştır. Her birinden bir ders gelir. Temkinli taraftayım. 2025’te ilk uçuş. Çok öncesi de olursa hiç şaşırmayın. Kesinlikle maliyet olarak F35’ten çok daha düşük maliyetli olacak.

“ANKA 3, 40 GÜN İÇİNDE UÇAR”

ANKA 3 sürprizimiz. Jet motorlu SİHA’mız, çok yakında havada göreceksiniz. Hürjet’le birlikte büyük ihtimalle uçar. 40 gün içinde uçar.

Genelde helikopterler daha kolay hedef olabiliyor, hızları düşük, yere yakın. Bunun çaresi üzerine koyacağınız koruma sistemleri. Şu anda mevcut tehdit parametrelerine bakıyoruz. Kızılötesi roket olabilir, lazer güdümlü olabilir. Hepsine karşı koruma sistemleri üzerinde olacak.

“BACAKLI YÜRÜYEN ROBOTLAR YAPILACAK”

Yerleştirilmesi gereken sistem varsa ortaklık yapılır. Robotlar tabi şu anda kara araçlarında çok çeşitli çalışmalarımız var. Bunun bir bacağı da robotlar. Yürüyen bacaklı robotlar. Onlar bu anlamda bazı üniversitelerdeki hocalarla kolları sıvadılar. Bu iki kanalda yürüyoruz. Bacaklı yürüyen robotların da gündemde olduğunu söylemek mümkün. Boston Robotics’in yaptığı robotları yapacaklar.

“ATAK, APACHE’DEN UCUZ OLACAK”

ATAK helikopterleri için ihracat pazarları var. Alternatif sundukça değerli oluyorsunuz. Apache’nin fiyatlarının altında olacak.

Piri Reis denizaltı, Almanlarla işbirliğimiz var. Yerli sanayi kabiliyetler kazandı. İnşa ve teknoloji edinme süreci bizim için değer katan unsur oldu. Bunun kardeşleri de gelecek. Derya Gemisi aslında bir lojistik destek gemisi. Üzerinde giden filoya her türlü ikmali yapabilecek yeteneklere sahip. 200 metre bir gemi. Deniz filosu intikal ederken onlara her türlü lojistik desteği verebilecek bir gemi. Yakıt, su… Fırkateyn ise MİLGEM sınıfı gemilerin ilk örneği. Bu beşinci gemimiz ve diğer 4’ünden farklı unsurlar içeriyor olacak. İlk 3 geminin ihalesini yaptık. MİLGEM’lerimiz sınıf atlayacak. MİLGEM’lere hava savunma sistemleri konulacak. Üzerine roketli hava savunma sistemleri konulacak.

Yapay zeka konusu bir başlık ve içi bir derya, çok iyi çalışılması gerekiyor. Özellikle bizi ilgilendiren kısmı harekat anında düşünmek gerekiyor. Akıllı unsurun sahada olduğunda milyonlarca veri gelecek.

Altay Tankı’nda güç paketi bizi bekletiyordu. Aradığımız çözüm işbirliği çalışmıştık. Onun entegresi yapıldı, testleri yapıldı. İki tankımıza entegre edilip kuvvetimizin test uygulamasına verilecek. Birkaç aya olur.

Bor karbürün en önemli kullanım alanı savunma sanayi. Buna en baştan beri entegre olduk. Üretime başlandı, memnun eden bir gelişme.”

Yazı kaynağı : www.milliyet.com.tr

Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.



kim kimdir ne zaman nasıl nelerdir nedir ne işe yarar tüm bilgiler
dünyadan ilginç ve değişik haberler en garip haberler burada
enteresan haberler

Yorum yapın