gazi yaşargil hangi alanda çalışma yapmıştır

gazi yaşargil hangi alanda çalışma yapmıştır bilgi90’dan bulabilirsiniz

Gazi YAŞARGİL (1925)

T.C. Üsküdar Üniversitesi

Altunizade Mh. Üniversite Sokağı No: 14

PK:34662 Üsküdar / İstanbul / TÜRKİYE

bilgiuskudar.edu.tr

+90 (216) 400 22 22

Google Maps ile görüntüle

Yazı kaynağı : uskudar.edu.tr

Gazi Yaşargil

Mahmut Gazi Yaşargil (d. 6 Temmuz 1925; Lice, Diyarbakır), Türk bilim insanı ve tıp hekimi.

Beyin ve sinir cerrahisi alanında uzmandır.[1] Beyin cerrahisi pratiğinde, mikroskop kullanımının (mikrocerrahinin) hayata geçirilmesinde ve yaygınlaştırmasındaki katkılarıyla tanınır.[1] 1999 yılında Amerikan Nörolojik Cerrahlar Kongresi’nde Neurosurgery Dergisi tarafından “1950-2000 Yüzyılın Beyin Cerrahı” unvanı verilmiş ve Avrupa Nörolojik Cerrahlar Birliği onur madalyası ile onurlandırılmıştır.[2][3]

Yaşamı[değiştir | kaynağı değiştir]

Ailesi ve çocukluğu[değiştir | kaynağı değiştir]

Gazi Yaşargil, 6 Temmuz 1925 tarihinde babasının kaymakam olarak görevi yaptığı Diyarbakır’ın Lice ilçesinde Sehavet Hanım ile Azmi Bey’in oğlu olarak doğdu.[4] Doğduğu yıl ailesi ile beraber Ankara’ya taşındı. Yaşamının ilk 18 yılını Ankara İçcebeci’de geçirdi.[4] İkisi kız ikisi erkek olmak üzere dört kardeşi vardı. Ablası Selma hanım, Ankara Gazi Lisesinde 40 yıl İngilizce öğretmenliği yaptı. Kimya mühendisi olan kardeşi Tomris hanım Makine ve Kimya kurumunda kimya mühendisi olarak çalıştı. Abisi Erdem bey Basel’de Genel Cerrahi Profesörü, Günay bey ise Zürih‘de Fizyoloji Profesörü oldu.[5]

Yaşargil geçmişini şöyle özetlemektedir;

Eğitimi ve akademik kariyeri[değiştir | kaynağı değiştir]

1943 yılında Ankara Atatürk Lisesi‘ndeki lise eğitimini tamamladı Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi‘ne başladı. Kendisinin ve iki erkek kardeşinin tıp tahsili almasında komşuları ve aile dostları olan nöroloji profesörü Yusuf Şükrü Sarıbaş etkili oldu.[7]

Tıp eğitimine 1944 yılından itibaren iki dönem Almanya‘daki Friedrich Schiller Üniversitesi’nde[8], ardından on dönem Basel Üniversitesi’nde devam eti.[7] 1949 sonbaharında Basel Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Beyin cerrahisi alanında uzmanlaşmaya başlamadan önce, bu alanda uzmanlığın ön şartı olarak üç yıl süreyle başka dallarda çalışması gerekiyordu.[7] Anatomi Enstitüsü’nde beyin anatomisi üzerine Josef Klingler’in yanında çalıştı; ardından 1950-1953 yılları arasında nörolojipsikiyatri, iç hastalıkları ve genel cerrahi asistanlığı yaptı. Ocak 1953’te Zürih Üniversitesi’nde uzmanlık eğitimine başladı. Beyin cerrahisi kliniğinde Hugo Krayenbühl ve Gerhard Weber ve E. Zancler’in yanında uzmanlık eğitimini aldı.[5]

Zürih Üniversitesi Beyin Cerrahisi Kliniği’ndeki çalışması sırasında ilk 12 sene (1953-1965) beyin ve orbita anjiyografisi alanına yoğunlaşıp çok sayıda hastada anjiyografi uygulaması yaptı. 1957-1965 yılları arasında ise stereotaktik teknikle Parkinson hastalığı ve diğer hareket bozukluklarının tedavisine yönelik ameliyatlar yaptı. Zürih Üniversitesinde Fizyoloji profesörü Oscar Wyss ile ilk defa yüksek-frekanslı koagülasyon (kanama durdurma amaçlı) tekniğini kullandı ve bu teknik sonrasında cerrahi pratiğinde yaygınlaştı.[5]

1965-1966 yıllarında ABD’de Vermont Üniversitesi bünyesindeki hayvan laboratuvarında Raymond Madiford Peardon Donaghy ve ameliyat hemşiresi Jackie Robert’ın yanında mikrovasküler cerrahi (mikroskop eşliğinde yapılan damar ameliyatları) öğrendi ve bu tekniği ilk defa hayvanların beyin damarlarında uyguladı.

1967’de Zürih’e döndü, Ekim 1967’de üç atardamarı tıkalı bir hastaya yeni bir atardamar bağlama operasyonunu ilk kez gerçekleştirdi.[5] Zürih Kliniği’nde mikrovasküler cerrahi tekniğini tüm beyin ve omurilik cerrahisinde kullanmaya başladı. Bu teknik; beynin anevrizma, AVM, kavernom gibi damarsal kökenli problemlerinde, beyin-omurilik tümörlerinde ve temporal epilepsi cerrahisinde rutin olarak kullanılır oldu; böylece modern nöroşirürjide yeni bir dönem başladı. Zürih’te kurulan mikrocerrahi laboratuvarı, 1968-1993 yılları arasında tüm dünyadan gelen nöroşirürjiysenlere bir eğitim merkezi haline geldi. Yaşargil bu dönemde mikronöroşirürji üzerinde sekiz kitap yayınladı.[5]

Zürih Üniversitesi Nöroşirürji kliniğindeki şeflik görevinden Ocak 1993’te emekli oldu. O dönem bilim dünyasınca tanınmış bir cerrah olan 68 yaşındaki Yaşargil, İstanbul’dan gelen bir teklifi kabul edip Türkiye’ye dönme hazırlıklarını yaparken yasalara göre bir asker kaçağı[6] olması nedeniyle Türkiye planını gerçekleştiremedi. Bu nedenle 1994’te Yaşargil, Amerika’da Little Rock şehrindeki Arkansas Tıp Bilimleri Üniversitesi’nden gelen teklifi kabul etti. Orada nöroşirürji kliniği şefi Profesör Ossama Al-Mefty ile Amerika’da ilk mikronöroşirürji merkezini geliştirdi. Bu hastanede ameliyatlar yaptı, dersler verdi, yayımlar yaptı, mikronöroşirürji laboratuvarı kurdu ve mikronöroşirürji kursları hazırladı.[9] Ekim 2013’te Arkansas Üniversitesinden emekli oldu.

Yaşargil Kasım 2013’ten sonra Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim dalı kadrosunda yer aldı. 2012’de Azerbaycan’da kurulan Avrasiya Akademiyası adlı uluslararası derneğin kurucu üyelerinden biridir.[10]

Vatandaşlıktan çıkarılması ve geri kabulü[değiştir | kaynağı değiştir]

27 Mayıs darbesinden sonra askerî yönetimin ülke idaresine el koyması esnasında Yaşargil yurt dışında eğitimine devam etmekteydi. Doçentlik sınavına gireceği günlerde Türkiye’den askerlik vaktinin geldiğine dair celp ulaştı. O sıralar liseden arkadaşı olan Ömer İnönü, Gazi Yaşargil’i ziyaret etmişti. Ömer İnönü’ye babası olan İsmet İnönü‘ye eğitimi bittikten sonra ülkeye döneceğini iletmesini istedi. Ancak bu girişim sonuç vermedi ve Bakanlar Kurulu kararı ile Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Vatansızların taşıdığı “haymatlos” pasaportuyla yaşamaya başladı.[11]

Turgut Özal döneminde Yaşargil’in yeniden vatandaşlığa alınması için işlemler başlatıldı. Türkiye’ye gelmekten hâlâ çekinen Yaşargil’e pasaportunu dönemin Sanayi Bakanı Şükrü Yürür götürdü. 18 yaşında ayrıldığı ülkesine 45 yıl sonra yeniden dönme imkânına erişti. Ankara‘ya dönüşünde çok duygulandığını belirtmiş ve otomobilden inmeyerek 3 saat boyunca otomobille Ankara’yı gezmiştir. Sonrasında İstanbul‘a geçip eski dostu Can Yücel‘le buluştu.[11]

Keşifleri[değiştir | kaynağı değiştir]

Unvanları[değiştir | kaynağı değiştir]

Mikrosinir cerrahisinin kurucusu olan Gazi Yaşargil “Beyin ve Sinir Cerrahı” ve “Profesör Doktor” gibi akademik unvanlarının yanında “Yüzyılın Beyin Cerrahı”[3] unvanına sahiptir. Avrupa Nöroşirürji Derneği’nin 19 – 24 Eylül tarihleri arasında düzenlediği kongrede yine aynı derneğin onur madalyasına layık bulunan Yaşargil, bu ödüle hak kazanan ilk Türk olmuştur. Yaşargil’e ödülü, binden fazla beyin cerrahının katıldığı törenle Tivoli Kongre Merkezi’nde verilmiştir.[1][4][14]

Harvey Cushing ile beraber 20. yüzyılın en önemli nöroşirürjisyenlerinden sayılmaktadır.[15][16]

2000 yılında Cumhuriyet Gazetesi tarafından son bin yıl içinde Türk tarihinin Atatürk ve İbn Sina gibi 10 Türk büyüğünden biri olarak seçildi.[12]

Özel yaşamı[değiştir | kaynağı değiştir]

İki kez evlenen Yaşargil’in, ilk evliliğinden Leyla ve Ceylan adında iki kızı ve Can adında oğlu bulunmaktadır. Oğluna, ismi arkadaşı Can Yücel’in hatırası nedeniyle verilmiştir.[4][11]

Eşi Diane’i bir röportajında şöyle anlatmaktadır;

Görüşler[değiştir | kaynağı değiştir]

Medya[değiştir | kaynağı değiştir]

Yönetmenliğini Atıl İnanç’ın yaptığı ve Gazi Yaşargil’in kendi anlatımına dayanan “Master of Brains, Gazi Yasargil” adlı belgesel Mayıs 2021’de ABD’de gösterime girdi.[19]

Onurlandırmalar[değiştir | kaynağı değiştir]

Fahri doktora[değiştir | kaynağı değiştir]

Fahri üyelik[değiştir | kaynağı değiştir]

Ödülleri[değiştir | kaynağı değiştir]

Yayınları[değiştir | kaynağı değiştir]

Yaşargil, cerrahi deneyimlerini 330 makale ve 13 kitapta yayınlamıştır. Microneurosurgery kitabı (1984–1996, Georg Thieme Verlag Stuttgart-New York) 6 cilttir ve geniş mikro cerrahi deneyimlerinin kapsamlı bir derlemesidir. Beyin cerrahisi literatürüne büyük bir katkı sağlamıştır ve halen başucu kitabı niteliğindedir.[27][28]

Dış bağlantılar[değiştir | kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir | kaynağı değiştir]

Yazı kaynağı : tr.wikipedia.org

Prof. Dr. Gazi Yaşargil | Yeditepe Üniversitesi Hastanesi

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Copyright © 2015. Yeditepe Üniversitesi Hastanesi. Tüm hakları saklıdır.

Tıp Fakültesi

Yazı kaynağı : www.yeditepehastanesi.com.tr

Prof. Dr. Aziz Sancar ve Prof. Dr. Gazi Yaşargil Yeditepe Üniversitesi’nde buluştu

DNA Onarımı alanındaki çalışmalarıyla 2015 Nobel Kimya Ödüllü bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar ile Yüzyılın Beyin Cerrahı ve Dünya Tıp tarihine geçen 50 hekimden biri olma unvanını kazanmış olan Prof. Dr. Gazi Yaşargil Yeditepe Üniversitesi’nde özel bir etkinlikle bir araya geldi.

Prof. Dr. Sancar’ın konferansına Yeditepe Üniversitesi öğrencileri ve akademisyenlerinin yanı sıra İstanbul ve çevresinden de öğrenci ve öğretmenler izleyici olarak katıldı. Prof. Dr. Sancar, eğitim yaşamını, bilim çalışmalarını ve Nobel ödülüne uzanan başarısını espri dolu bir sunumla gençlerle paylaştı.

Prof. Dr. Sancar’ın eşi Gwen Sancar’ın da katıldığı konferansta Yeditepe Üniversitesi Kurucu Başkanı Bedrettin Dalan, Yeditepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Canan Aykut Bingöl, İSTEK Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Altay Burak Dalan, ünlü Kalp Cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Organ Nakli ve Çocuk Cerrahisindeki başarılarıyla dünya çapında tanınan Prof. Dr. Münci Kalayoğlu da izleyiciler arasında yer aldı.

Konferansın açılış konuşmasını yapan Bedrettin Dalan, Prof. Dr. Sancar’ı Yeditepe Üniversitesi’nde ağırlamaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Prof. Dr. Sancar’ın kazanmış olduğu Nobel ödülünün Türk milletine verilmiş büyük bir onur olduğunu söyleyen Dalan, bu ödülle Türklere karşı oluşan önyargıyı kırdığı için de Prof. Dr. Sancar’a teşekkür etti.

“Kendimi popstar gibi hissediyorum”

Yoğun ilgi gören konferansta Prof. Dr. Sancar, hayatını ve bilimsel çalışmalarını samimi ve esprili bir dille anlattı. Konuşmasına teşekkür ile başlayan Prof. Dr. Sancar, “Kendimi popstar gibi hissediyorum” diyerek salonu kahkahalara boğdu. Seyirciler arasında yer alan Prof. Dr. Gazi Yaşargil’e olan hayranlığını dile getirerek sözlerine devam eden Prof. Dr. Sancar, sonrasında Nobel Ödülü ile ilgili hazırladığı sunumu izleyicilerle paylaştı.

40 yıldır bilime ve insanlığa hizmet ettiğini anlatan Prof. Dr. Sancar, “Atatürk ve Cumhuriyet’in bilimsel devrimlerine çok şey borçluyum. Ailemden büyük destek gördüm ve Türkiye’de harika öğretmenlerden çok iyi bir eğitim aldım. Bu ödül gökten inmiş bir ödül değildir, çok çalışmanın ve iyi eğitimin sonucudur. Nobel hem benim hem de Türk milleti için büyük bir ilham kaynağı oldu. Ödülü kazandığımı sabaha karşı gelen bir telefonla öğrendim. Bu uzun bir süreçti. Hayatımda verdiğim en güzel ders Nobel heyetine verdiğim ders oldu. Bu derste hem ülkemi hem de çalışmalarımı en iyi şekilde temsil ettim” dedi.

“Nobel’den sonra hayatım değişti”

Nobel ödülünden sonra hayatında pek çok şeyin değiştiğini anlatan Prof. Dr. Sancar, bu ödül sayesinde Türkiye’de Tom Cruise kadar ünlü biri haline geldiğini söyleyerek salondakileri kahkahaya boğdu. Ödül sonrasında pek çok kurum ve insandan plaket aldığını anlatan Prof. Dr. Sancar, aldığı en anlamlı ödülün İsveç’te çalışan Türk İşçilerinin kendisine verdiği plaket olduğunu da vurguladı. Nobel madalyasını Anıtkabir’e koymaya karar vermesini eleştirenlere espritüel bir dille cevap veren Prof. Dr. Sancar, “Bu madalya Cumhuriyetin bir halkasıdır, nereye koysaydım, cebime mi koysaydım?” diyerek salondan büyük bir alkış aldı.

“Amerika’da Türk Evi kurdu”

Nobel ödülünden kazandığı paranın bir kısmını 2007 yılında eşi ile birlikte Türk kültürünü Amerika’da tanıtmak amacıyla kurdukları “Carolina Türk Evi” için kullandıklarını anlatan Prof. Dr. Sancar, “Yaşadığınız ülkede Atatürk’ü tanımayan bir kişi bile varsa biz görevimizi yapmıyoruz demektir” dedi.

Gençlere en büyük tavsiyesinin çalışmak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sancar şöyle devam etti; “Ne yaparsanız insanlığa hizmet etmek için yapın, çok çalışmak başarının en önemli kaynağıdır. Nobel ödülünden sonra artık tek görevim bilim yapmak değil, gençliğe örnek olmak için elinden geleni yapacağım.”

“Hediye Atatürk Portresi”

Konferansın ardından sahneye çıkan Bedrettin Dalan ve Rektör Prof. Dr. Canan Aykut Bingöl, Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Gülveli Kaya imzalı Atatürk portresini Prof. Dr. Sancar’a hediye etti.

Üniversitenin hediyesini ise Prof. Dr. Sancar’a Prof. Dr. Gazi Yaşargil verdi. Prof. Dr. Yaşargil, konferansın yıllardır dinlediği derslerden çok daha samimi ve içten olduğunu, belirterek, Prof. Dr. Sancar’ın çalışma alanının hem insanlık hem de doğa için önemli olduğunu söyledi. Hatıra fotoğrafı çekimi sırasında Bedrettin Dalan; Prof. Dr. Sancar ve Prof. Dr. Yaşargil’e dönerek şöyle söyledi; “Atatürk’ün ruhu burada ve sizinle gurur duyuyor.”

Prof. Dr. Sancar’ın konferansı www.yeditepe.edu.tr internet adresinden canlı olarak yayınlandı.

Yazı kaynağı : yeditepe.edu.tr

Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

kim kimdir ne zaman nasıl nelerdir nedir ne işe yarar tüm bilgiler
dünyadan ilginç ve değişik haberler en garip haberler burada
enteresan haberler

Yorum yapın