anayasa mahkemesi khk iptal kararı bilgi90’dan bulabilirsiniz
AYM’den KHK iptali
AYM’den KHK iptali
AYM, AKP’nin kritik OHAL düzenlemesini iptal etti. Yüksek Mahkeme, örgüt üyeliği kararı yerine “mensubiyet” bahanesiyle memuriyetten ihracı, pasaport ve unvan iptallerini Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti. KHK’lerle kapatılan kuruluşların hak arama yolları ise yeniden açıldı.
Hüseyin ŞİMŞEK
CHP, OHAL düzenlemesinin Anayasa’nın başlangıç kısmı ile 25 maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. 7092 sayılı OHAL KHK’sinin Kabul Edilmesine Dair Kanun’un iptalini isteyen CHP’ye AYM’den olumlu yanıt geldi.
15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal (OHAL) kapsamında yayımlanan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) AYM önüne gelmeye devam ediyor. Yüksek mahkeme, iktidarın keyfi nitelikteki düzenlemeleri hakkında bir bir iptal kararı alıyor.
7092 Sayılı KHK kapsamında, “terör örgütleri ile mensubiyetleri bulunması” kişilerin memuriyetten kesin ihraçlarına gerekçe olarak gösterildi. Bu kararın yürürlüğe girmesinin ardından vatandaşların mahkeme kararı olmadan, soyut gerekçelerle memuriyetten atılmalarının önü açıldı. Aynı düzenleme kapsamında ayrıca bu kişilerin pasaportlarının iptal edileceği, varsa kaldıkları lojmanlardan çıkarılacakları, silah ve pilotluk ruhsatlarının da yok sayılacağı hüküm altına alındı. İktidar partisinin tartışmalı düzenlemeleri bunlarla da sınırlı kalmadı. Rütbesi alınan TSK personelini de hedefe alan AKP, bu kişilerin pasaportlarının iptal edileceğini hüküm altına aldı. CHP’nin bu düzenlemelere yönelik itirazlarını görüşen AYM, iptal kararı verdi.
KAPATILAN KURULUŞLARIN HAK TALEBİ
AYM’nin iptal kararı verdiği bir diğer düzenleme, terör örgütleri ile “bağlantısı” bulunduğu öne sürülen kurum ve kuruluşların kapatılması hakkında oldu. AKP, kapattığı kuruluşların mallarını Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne devretti. Ayrıca bu kişilerin Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden herhangi bir hak talep edemeyeceği hüküm altına alındı. AYM, bu düzenlemeyi de Anayasa’ya aykırı bularak iptal etti.
DENKLİK VE UNVAN İPTALİ
Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanun, iktidarın itiraza konu KHK ile ele aldığı bir başka düzenleme oldu. Bu kapsamda, milli güvenliği karşı faaliyette bulunduğu öne sürülen kanun kapsamındaki öğrenci ve akademisyenlerin gördükleri eğitimlere ilişkin olarak denklik işlemlerinin yapılamayacağı, söz konusu eğitim kapsamındaki akademik unvan ve derecelerine bağlı haklardan yararlanamayacakları vurgulandı. AYM, bu başvuruya da olumlu yanıt vererek düzenleme hakkında iptal kararı verdi.
Yazı kaynağı : www.birgun.net
ANAYASA MAHKEMESİ İPTAL KARARININ İADE EDİLEN OHAL KHK MAĞDURLARINA ETKİSİ
Anayasa Mahkemesi 12/1/2023 tarihli RG de yayımlanan E: 2018/137, K: 2022/86 sayılı kararında OHAL döneminde çeşitli Kanun Hükmünde Kararnamelerle ihraç edilen kimseleri doğrudan ilgilendiren bazı hükümleri iptal etti.
Bunlardan biri de 7075 sayılı Kanunun 10. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan, OHAL KHK’sı ile kamu görevinden çıkarıldıktan sonra görevine iade edilenlerin kamu görevinden çıkarılmaları dolayısıyla tazminat talebinde bulunamayacaklarına ilişkin hükümdür. Yazımızda bu iptal kararına dayanılarak maddi ve manevi tazminat davası açılıp açılmayacağına ilişkin görüşlerimize yer verilecektir.
Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararlarının Etkisi
Temel ilke, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının derdest olan davalara derhal etki etmesi, uygulanmasıdır. Bu kaidenin istisnası ise kazanılmış haktır.
Anayasa Mahkemesi kararları kural olarak yürürlüğe girdikleri tarih itibariyle derhal etki göstermektedir. Genel ilke iptal kararlarının Resmî Gazetede yayımlandıkları tarih itibariyle derhal yürürlüğe girmesi ve henüz kesinleşmemiş tüm hukuki durumlara derhal uygulanmasıdır. Yani bu kapsamda, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının yürürlüğe girdiği andan itibaren hem idari makamların hem de yargı organlarının Anayasa’ya aykırı normu uygulamaya derhal son vermesi gerekmektedir.
Kısaca Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının derhal etki kuralının uygulama alanını şu şekilde özetleyebiliriz: İptal kararları yürürlüğe girmeden önce kesinleşen hukuki durumlar pek tabii bu kararlardan etkilenmeyecektir. Ancak kesinleşmemiş hukuki durumların bu karardan etkilenmesi derhal etki kuralının sonucudur. Bu durum kazanılmış haklara zarar vermezken, iptal kararlarının geriye yürümezliği ilkesine de aykırı düşmemektedir.
İptal kararlarının derhal etki doğurması kuralı sadece açılmış davaları değil, İdari Yargılama Usulü Kanunu madde 10 kapsamında yapılan başvurular için de uygulanmaktadır. Bu kapsamda genel olarak iptal kararlarının kesin hükme bağlanmamış tüm işlemlere uygulanacağını belirtebiliriz.
Genel Kaide: Anayasa Mahkemesi İptal Kararlarının Geri Yürümezliği İlkesi
Hem 1961 Anayasasında hem de 1982 Anayasasında Anayasa Mahkemesi kararlarının geri yürümeyeceği ilkesine açıkça yer verilmiştir.
Anayasa’nın 153. maddesinde Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının geri yürümeyeceği açıkça düzenlenmiştir. Yine aynı maddede iptal edilen hükümlerin iptal kararının Resmî Gazete’de yayımlanmasından itibaren yürürlükten kalkacağı da düzenlenmiştir. Ancak Anayasadaki bu açık hükme rağmen iptal kararlarının geriye yürüyüp yürümeyeceği hem öğretide hem de yargı kararlarında ikiliğe neden olmuş ve mahkemeler bu konuda birbirinden farklı ve birbiri ile çelişen kararlara hükmetmiştir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 30.10.2013 tarihli ve 2010/2292 E., 2013/366 K. sayılı kararında “(…) Anayasa’nın 153. Maddesinde yer alan ve iptal karalarının geriye yürümezliğine ilişkin bulunan kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek amacıyla kabul edilmiş olup bu kuralın mutlak anlamda anlaşılıp uygulanmayacağı; özellikle bir davaya bakmakta mahkeme tarafından itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürülen konularda uygulanmasının mümkün olmadığını, aksi halde Anayasa’nın 152 maddesinde düzenlenmiş olan “Anayasa’ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi (itiraz) yolunun hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı…” belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi İptal Kararlarının Geri Yürümezliği İlkesinin İstisnası
Yazımızın asıl amacı Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının geriye yürümezliği kuralının istisnasının olup olmadığı ve bunun özelinde ihraç edildikten sonra iade edilen memurları ve yükseköğretim elemanlarını ne açıdan etkileyeceği hususudur.
Aşağıdaki yapacağımız açıklamalar hem göreve iade edilen OHAL KHK mağdurlarının maddi ve manevi tazminat taleplerine hem de yükseköğretim elemanlarını ihraç edildikleri üniversitelerine dönmeleri için geçerlidir.
Bu açıklamalar nihayetinde akıllara şöyle bir soru getirmektedir: “OHAL komisyonunun iade kararı veya iade ret kararlarının idare mahkemelerinden iptali ile iade edilen memurların Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının geriye yürümezlik ilkesi karşısında durumu farklı bir durum mudur?”
Bu sorusuna verilecek olumsuz bir cevap elbette hakkaniyetli ve hukuka uygun olmamak ile şu anki durum ve mevzuat beraber değerlendirildiğinde maalesef farklı bir yol görülmemektedir.
Ancak şunu çok net bir şekilde söyleyebiliriz ki OHAL dönemi KHKları ile yapılan ihraçlar zaten olağanüstü hâl durumunda verilmiş kararlardır yani bu durum bile başlı başına onların durumunu asıl mevzuattan ayırmaktadır. Bunun için yasa koyucu bu konuda yeni bir yasal düzenleme ile sorunu çözerek bu karışıklığı kesin olarak çözüme kavuşturmalıdır.
Aksi halde birçok mağdur kimsenin yeniden idareye başvurmaları ve idareden alınacak ret cevapları akabinde açılacak davalar ve davalarda verilecek farklı kararlar ile durum daha da çetrefilli bir hal alacaktır. Zira Anayasa Mahekmesinin İptal kararını geriye yürümezliği ilkesi içtihatlar ile delinmiştir. İçtihatlar ile yapılan bu istisnai durumların oluşması sırasında da bir çok kişi farklı kararlar ile mağdur olmuştur. Aşağıda buna ilişkin içtihat kararlarını sizler ile paylaşacağız. Şu an birçok sendikalar ve avukatlar, üye ve müvekkillerine dava yolunu tercih etmelerini önermektedirler. Kanaatimizce dava sürecinde yaşanabilecek her türlü ihtimali göze alan müvekkillerimiz de dava yolunu tercih edebilirler.
Konunun daha iyi anlaşılması için birkaç emsal karara yer vermekte fayda görmekteyiz.
Danıştay 11. Dairesi’nin 17.02.2016 tarih ve 2016/223 E., 2016/583 K. sayılı kararında belirtilen: “Anayasa’nın 153. maddesinde yer alan, Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararlarının geriye yürümeyeceği kuralı, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan, doğumu anında hukuka uygun olarak tamamlanmış ve böylece kişiye özgü, lehe sonuçlar doğurmuş, daha sonra mevzuat değişikliği veya işlemin geri alınması gibi nedenlere rağmen, hukuk düzenince korunması gereken haklara yönelik olup, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş bir düzenlemeyle ilgili uyuşmazlıkların, Anayasaya aykırılığı saptanmış hükümler dikkate alınarak çözümlenmeleri Anayasa’nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırılık teşkil edecektir” şeklindedir.
Bu hususu daha basit bir tabirle şu şekilde ifade edebiliriz. Kamu tüzel kişiliğine yönelik kesinleşmiş ve kazanılmış bir hak söz konusu olmaz bu hak ancak kamu tüzel kişiliği haricindeki gerçek ve tüzel kişiler için söz konusudur. Zira Anayasanın 153. maddesinden anlaşılması gereken husus da budur. Her iptal kararından sonra vatandaşların kamuya açacakları her türlü idari davada yeni başvuru hakkı doğacaktır.
Anayasa Mahkemesinin bu iptal kararına benzer gibi 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu 89. maddesi 4. fıkranın birinci cümlesindeki “verilecek emekli ikramiyesinin hesabında 30 fiili hizmet yılından fazla süreler (dikkate alınmaz)” ibaresinin iptali sonrası yaşanan hukuki gelişmeleri akla getirmektedir.
Anayasa Mahkemesi bu ibareyi iptal etmiştir. Emekliler bunun üzerine İYUK 10. madde kapsamında idareye başvuru yapmışlar ve başvuruların reddi üzerine açılan davalarda yukarıdaki gerekçe ile kabulüne ilişkin kararlar verilmiştir. Yukarıda belirttiğimiz mağduriyetler bu süreçte de yaşanmıştır. Kanaatimizce yaşanmaya da devam edecektir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, 08.06.2006 tarih ve E:2006/231 ve K:2006/542 sayılı kararını özeti: Davacının Anayasa Mahkemesi kararının doğurduğu sonuçlardan yararlanmak amacıyla 2577 sayılı Kanunun 10. maddesine göre idareye başvurarak bu yeni hukuki duruma göre off-shore hesabından mevduat hesabına aktardığı parasının ödenmesi talebinde bulunabileceği ve bu başvurusunun reddi üzerine dava açabileceğinin kabulü gerektiğinden işin esasının incelenmesi gerekmektedir.
Danıştay 2. Dairesinin 2004/2513 Esas ve 2004/1601 sayılı kararın da ise:
Bu itibarla, Anayasa Mahkemesinin 22/10/2002 günlü, E:2002/138, K:2002/96 sayılı kararıyla iptal edilen, ancak davacının açıktan atanmak suretiyle göreve başladığı 27/9/2002 tarihinde yürürlükte bulunan 2002 Mali Yılı Bütçe Kanununun 6. maddesinin ( g ) fıkrası uyarınca, göreve başladığı tarihten itibaren bir aylık süre içerisinde harcırah bildiriminde bulunması hukuken mümkün olmayan adı geçenin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesine göre yaptığı 17/4/2003 günlü başvurusunun reddi üzerine 16/5/2003 tarihinde açtığı davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiğinden davalı idarenin bu iddiasına itibar edilmemiştir.
Bu üç karar 1982 anayasası döneminde verilmiş istisnai kararlardır. Her üç karar da İYUK madde 10’a göre yapılan başvuru üzerine dava açma süresinin yeniden başlayacağını kabul etmiştir.
Bu durumda kişilere önerimiz:
OHAL komisyonu kararı sonrasında iade edildikten sonra mali haklarını almak üzere dava açmak isteyen kimselere de belirtmek isteriz ki: Bu durumda olanlar için tazminat ödenmesi hakkaniyetli ve hukuka uygun olduğunu yukarda belirtmiştik. Fakat gerek yürürlükteki mevzuat gerekse bu konudaki yerleşik içtihatlara göre kesinleşmiş dava ve işlemler için AYM’nin iptal kararı, doğrudan bir tazminat başvuru hakkı vermediğini vurgulayalım.
Yukarda örneğini verdiğimiz bazı istisnai kararlar da ise AYM’nin iptal kararı sonrası geriye yönelik bir tazminat kabul etmiştir. Bu istisnalardan yola çıkarak açılacak yeni tazminat davalarının büyük oranda lehe sonuçlanacağını söylemek zordur. Bu anlamda dava açacak kişilerin olası davanın kaybı sonucunda katlanıcakları yargılama giderini göze alması gerekir. Hatta olası red kararların sonrası AYM/ AİHM önünde bireysel başvuru süreçleri ve masraflarını da beraber göz önünde bulundurmaları faydalı olacaktır. Aksi halde yeni hayal kırıklıklarının yaşanması muhtemeldir. Son olarak bu başvurular İYUK madde 10 kapsamında ele alındığında süreler konusunda mağduriyetlerin yaşanmaması için süreci avukatlar vasıtası ile takip edilmesinde fayda vardır.
Av. Mehmet Rauf ÇİÇEK & Av. Evin Şeyma ÇAKAN
Yazı kaynağı : andishukuk.com
Rütbelerin Geri Alınması Konusunda AYM İptal Kararının Değerlendirilmesi
Rütbelerin Geri Alınması, kişilerin uhdelerinde taşımış oldukları mesleki unvan ve sıfatları kullanamaması ve yine bu unvan ve sıfatların sağladığı haklardan yararlanamaması sonucunu doğuran bir tedbirdir.
Rütbelerin geri alınması, olağanüstü hal (OHAL) döneminde hukukumuza giren bir kavramdır. OHAL KHK’ları ile emekli olan, meslekten ya da Devlet memurluğundan çıkarılan veya müstafi sayılan kişilerin rütbeleri, bu kişilerin terör örgütlerine irtibatı veya iltisakı iddiasıyla alınmıştır.
OHAL sonrası dönemde çıkarılan 7145 sayılı Kanun ile ilgili Kanun ve KHK’lara eklenen maddelerle de rütbelerin geri alınması işlemleri devam ettirilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin konusuna göre yer vereceğimiz iptal kararında, rütbelerin geri alınması konusunda iki değerlendirme yapılmıştır:
Birincisi, 7145 sayılı Kanun’un 21.maddesiyle 6749 sayılı Kanun’un 4.maddesinin 2.fıkrasına eklenen 3.cümlesi (Asker kişilerin askeri rütbelerinin alınması),
İkincisi ise, 7145 sayılı Kanun’un 26.maddesiyle 375 sayılı KHK’ya eklenen Geçici 35/D maddesidir.
Yazımızı, Anayasa Mahkemesi kararında yer alan sıraya bağlı olarak, yukarıda belirttiğimiz iki rütbelerin geri alınması hali açısından oluşturacağız.
A) OHAL Döneminde Kamu Görevinden Çıkarılan Asker Kişilerin Rütbelerinin Geri Alınması
15 Temmuz 2016 tarihli darbe girişimi sonrasında 21 Temmuz 2016 tarihinde olağanüstü hal ilan edilmiştir. Bu çerçevede 23 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazetede 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname yayımlanmış, bu KHK’da kişilerin ne şekilde kamu görevinden çıkarılacağına ilişkin ilke ve kurallar belirlenmiştir.
667 sayılı KHK daha sonra kanunlaşarak 29 Ekim 2016 tarihli Resmi Gazetede, 6749 sayılı Kanun olarak, yayımlanmıştır.
6749 sayılı Kanun’un “Kamu görevlilerine ilişkin tedbirler” başlıklı 4.maddesinin 1.fıkrasında hangi kamu görevlisinin hangi usullere bağlı olarak kamu görevinden çıkarılacağı ifade edildikten sonra;
2.fıkrasında;
“(2) Birinci fıkra uyarınca görevine son verilenler bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemez, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; görevinden çıkarılanların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır. Bu fıkrada sayılan görevleri yürütmekle birlikte kamu görevlisi sıfatını taşımayanlar hakkında da bu fıkra hükümleri uygulanır.” Hükmüne yer verilmiştir.
OHAL sonrası dönemde 31 Temmuz 2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 7145 sayılı Kanunun 21.maddesi ile yukarıda belirtilen 2.fıkraya “Birinci fıkra uyarınca kamu görevinden çıkarılan asker kişilerin askeri rütbeleri, mahkeme kararı aranmaksızın karar tarihinden geçerli olmak üzere geri alınır.” Hükmü eklenmiştir.
1)Düzenlemeye İlişkin İptal Talebi
OHAL döneminde kamu görevinden çıkarılan asker kişilerin rütbelerinin alınmasını düzenleyen 6749 sayılı Kanun’un 4.maddesinin 2.fıkrasına eklenen 3.cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu düşünen milletvekilleri, maddenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapmışlardır.
İptal talebinde, dava konusu kuralla;
Kuralın Anayasa’nın 2., 6., 35., 38. ve 118. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2) Anayasa Mahkemesinin Konuyla İlgili İptal Kararı ve Kararın Gerekçesi
Anayasa Mahkemesi, 12.01.2023 tarihli ve 32071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 30.06.2022 tarihli ve E: 2018/137; K: 2022/86 sayılı kararıyla iptale konu Kanun maddesinden ve madde kapsamından bahsettikten sonra;
Belirterek kuralın, Anayasa’nın 13. ve 20.maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.
B) OHAL Sonrası Dönemde Kamu Görevinden Çıkarılan Kişilerin Rütbelerinin Geri Alınması
OHAL döneminin sona ermesiyle birlikte 31 Temmuz 2018 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ve Anayasa Mahkemesine bazı maddelerinin iptali istemiyle başvurulan 7145 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye Geçici 35.madde eklenmiştir.
Yazımızın konusu itibariyle bizi ilgilendiren kısım 375 sayılı KHK’nın Geçici 35/D maddesidir.
375 sayılı KHK’nın Geçici 35/D maddesinde;
herhangi bir sebeple ayrılmış; emekli olmuş, istifa etmiş veya çıkarılmış olanlardan terör örgütlerine veya MGK’ca devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilenlerin rütbelerinin ilgili bakanın onayıyla alınacağı öngörülmüştür.
1)Düzenlemeye İlişkin İptal Talebi
6749 sayılı Kanunla ilgili yukarıda yer verdiğimiz taleplerin birçoğuna burada da yer verilmiştir.
Ayrıca TSK, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Teşkilatından emeklilik, istifa, disiplin, sözleşmenin feshi gibi nedenlerle ayrılan ve terör örgütü veya benzeri yapılarla bağlantısı olduğu değerlendirilen kişilerin rütbelerinin alınması bunların sağladığı haklardan ve statüden yararlanma gibi birtakım kazanımlarının ortadan kaldırılması sonucunu doğurduğu belirtilmiştir. Bu açıdan kuralda öngörülen tedbirin Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı gösterilmesini isteme hakkına sınırlama getirdiği ifade edilmiştir.
2) Anayasa Mahkemesinin Konuyla İlgili İptal Kararı ve Kararın Gerekçesi
Anayasa Mahkemesi, 12.01.2023 tarihli ve 32071 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 30.06.2022 tarihli ve E: 2018/137; K: 2022/86 sayılı kararıyla iptale konu Kanun maddesinden ve madde kapsamından bahsettikten sonra;
Belirterek kuralın, Anayasa’nın 13., 20., 36., 38. ve 118. maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.
C) Anayasa Mahkemesi Kararının Anlamı ve Mevcut Davalara Etkisi
Yukarıda yaptığımız açıklamalar doğrultusunda Anayasa Mahkemesi;
OHAL dönemi sonrasında çıkarılan bir Kanunla 6749 sayılı Kanun’un 4.maddesinin 2.fıkrasına eklenen 3.cümlesinin, kuralın geçmişe yürütülerek uygulanmasıyla birlikte kamu görevinden çıkarılan kişilerle ilgili bireyselleştirme yapılmadan rütbelerin geri alınması tedbirinin uygulanmasının Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
375 sayılı KHK’nın Geçici 35/D maddesi çerçevesinde ise, herhangi bir şekilde savunma hakkı tanınmadan rütbelerin geri alınması tedbirinin uygulanmasının Anayasa’ya aykırı olduğunu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin yukarıda yer verdiğimiz kararıyla, rütbelerin geri alınması konusundaki Kanun ve KHK maddeleri iptal edildiğinden, gerek 6749 sayılı Kanun gerekse de 375 sayılı KHK’nın Geçici 35/D maddesi uyarınca rütbeleri geri alınan ve davaları devam eden kişiler yönüyle olumlu kararlar verileceği açıktır.
Kesinleşen davalar için ise Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu kullanılmak suretiyle, derece mahkemelerince verilen kararların temel hak ve özgürlükleri ihlal ettiğini ileri sürmek mümkündür.
Yine rütbelerin geri alınması tedbiri nedeniyle uğranılan zararların, özellikle parasal hakların iadesi, ilgili kurumlara başvurularak talep edilmesi de mümkündür.
D) Anayasa Mahkemesi Kararının OHAL Döneminde Rütbeleri Alınan Kişileri Etkilemesi Mümkün Müdür?
Anayasa Mahkemesi kararı incelendiğinde, kararın OHAL sonrası dönemde Resmi Gazetede yayımlanan 7145 sayılı Kanunun bazı hükümlerine yönelik olduğu, bu çerçevede OHAL sonrası dönemde rütbelerin geri alınması tedbiri uygulanan kişileri kapsadığı açıktır.
Ancak bilindiği üzere rütbelerin geri alınması tedbiri yalnızca OHAL sonrası dönemde değil; OHAL döneminde de, özellikle 675 ve 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle, uygulanmıştır.
675 ve 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde, ekli listelerde yer alan ve emekliye sevk edilen, kendi isteğiyle emekli olan veya Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre meslekten veya Devlet memurluğundan çıkarılan ile müstafi sayılan Emniyet teşkilatı personelinin rütbeleri geri alınmıştır.
Bu kişilerin de Anayasa Mahkemesi kararında belirtildiği şekilde herhangi bir bireyselleştirme yapılmadan ve savunma hakkı tanınmadan rütbeleri geri alınmıştır.
Bu haliyle Anayasa Mahkemesi kararında, OHAL döneminde KHK’larla rütbeleri alınan kişilerle, özellikle Emniyet teşkilatı personeli ile, ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmamış ise de, Anayasamızın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10.maddesi çerçevesinde, aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanması gerektiği kanaatindeyiz.
Bu durumda olan kişilerin, belirtilen Anayasa Mahkemesi kararına yönelik değerlendirmelerini dava dosyalarına sunmaları ve yine rütbelerinden kaynakları hakların iadesi yönünde ilgili idarelere başvuru yapmaları yerinde olacaktır.
“Araştırma Merkezine Atanma Konusunda AYM İptal Kararının Değerlendirilmesi” başlıklı makalemize buradan ulaşabilirsiniz.
Yazı kaynağı : or.av.tr
Yorumların yanıtı sitenin aşağı kısmında
Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.
kim kimdir ne zaman nasıl nelerdir nedir ne işe yarar tüm bilgiler
dünyadan ilginç ve değişik haberler en garip haberler burada
enteresan haberler